Anayasa mı kaldı ki mahkemesi olsun!

AYM Başkanı Zütü Arslan

Yorum | Mehmet Yıldız

Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devletidir. (T.C. Anayasası 2. madde)

Türkiye Cumhuriyeti’nin tarifini yapan bu cümlede koyu renkli olarak yazılan, “huzur, dayanışma, adalet, insan hakları, demokrasi, laiklik ve hukukun” bizim ülkemizde olduğunu söyleyebilir misiniz? Bunlar olmayınca haliyle devletin varlığından da söz edilemez. 15 Temmuz’dan sonra tek kişinin iradesiyle çıkarılan KHK’larla devletin bütün kurumları kapatıldı, yok edildi. Devletten geriye kala kala tek adam ve hempalarından oluşan vahşi bir kabileden başka bir şey kalmadı.

AKP iktidarı, bugüne kadar kamu kurumlarından ihraç ettiği 125 bin kişinin yerine partilileri yerleştirdi, yerleştirmeye de devam ediyor. Asker, polis, hâkim ve savcılar büyük oranda AKP’li olduğunu saklamıyor artık. Hak, hukuk, adalet hiçbirinin umurunda değil. Hakimler önlerine gelen dosya muhtevasına göre değil yukarısının ne diyeceğine bakıp karar veriyorlar. En ücra yerdeki kamu görevlisi bile skor peşinde. Kimsenin işini doğru dürüst yapıp yapmadığına değil F..ö ile mücadele edip etmediğine bakılıyor çünkü. Bu uğursuz mücadeleyi kim daha iyi yapıyorsa ikbal basamaklarını o daha hızlı tırmanıyor. Savcı kaç kişiye soruşturma açtığıyla, hâkim kaç kişiyi zindana gönderdiğiyle övünüyor.

Hiçbir suçu olmadığı halde asılsız bir ihbar üzerine gözaltına alınıp tutuklandıktan sonra derdini anlatıncaya kadar 6 ayını hapiste geçiren o kadar çok örnek var ki. Bu tiplerin camiyle cemaatle bir ilgisi yok üstelik. Bir de ilgisi varsa… Çocuğunu cemaat okuluna gönderdiyse, bankasına para yatırdıysa gazetesini okuduysa vay haline… En hafifinden örgüt üyesi olmadığı halde örgüte yardım etmek suçundan 4,5 yıl, hakim “F..ö ile mücadele kotasını doldurmadıysa” örgüt üyesi olmaktan 10 yıla kadar hapis cezası alması işten bile değil.

Tam bir “Kâdı ola da’vâcıvü muhzır dahîşâhid / Ol mahkemenin hükmüne derler mi adâlet?” durumu söz konusu.

Anayasa Mahkemesi ne iş yapar?

2012’den itibaren getirilen bir düzenleme ile, yukarıda bahsedilen nedenlerle ilk derece mahkemelerinde haksızlığa uğradığını düşünenler Anayasa Mahkemesi’ne başvurabiliyor.

Bugüne kadar Anayasa Mahkemesine 191 bin 371 bireysel başvuru yapılmış. Bunların %27’si 2016 öncesinde, %73’ü 2016 sonrasında yapılmış.

191 bin 371 başvurunun 149 bin 613’ü karara bağlanmış. Başvuruların yüzde 98’i ya kabul edilmemiş ya reddedilmiş. Kabul edilip hak ihlali kararı verilen başvuru sayısı sadece 2 bin 740, yani yüzde 2!

15 Temmuz sonrasında Gülen Cemaatine karşı adeta sürek avı yaparcasına amansız bir mücadele başlatan Erdoğan, Balyoz paşalarına ait “acıma yok, tepeleme var!” sözünün hakkını fazlasıyla verdi, veriyor.

Cezaevlerindeki gasp, hırsızlık, yağma, uyuşturucu ve hatta seri katilleri bile çıkarıp yerine fakir öğrencilere burs vermek için sarma yapıp satan ev hanımlarından, yürümekte zorlanan 80 yaşındaki ihtiyarlara ve kundaktaki bebeklere kadar kim varsa hapse attı.

5000’e yakın hâkim savcı meslekten atıldı, yarısından fazlası 2 yılı aşkın bir süredir cezaevinde tutuluyor. Büyük bir kısmı da tek kişilik hücrelerde. Bazıları henüz hâkim karşısına bile çıkarılmamış.

Gülen cemaati mensuplarına yer açmak için 40 bine yakın adi suçlu zamanından önce tahliye edilmesine rağmen cezaevleri toplam kapasitenin 30 binin üstünde. Koğuşlarda çoğu zaman iki kişiye bir yatak düşüyor, tutuklular nöbetleşe yatıyor. Sular kirli ve sağlıksız akıyor. İnsanlar havasızlıktan bunalıyor, hastalıklar kol geziyor.Geçtiğimiz günlerde 16 kişilik koğuşta 25 kişi kalıyoruz diyerek şikayetini Anayasa Mahkemesine taşıyan tutuklu bir hâkimin başvurusunu AYM kabul edilemez buldu. Neyse ki Adalet Bakanı sonunda   2018 yılında 38 yeni cezaevi daha yapılacağı müjdesini verdi de tutukluları bir nebze olsun rahatlattı. (!)

İşte bu şartlarda cezaevlerinde kalan on binlerce tutuklu ilk derece mahkemelerinde sonuç alamayınca mecburen Anayasa Mahkemesi’nin kapısını çalıyor. 15 Temmuz sonrasında iki üyesi sorgusuz sualsiz tutuklanan Anayasa Mahkemesi Gülen Cemaatiyle bağlantılı olduğunu düşündüğü dosyaları ya gündeme almıyor ya da kabul edilmezlik kararı veriyor.

Son dönemde verdiği kararlara bakılırsa Anayasa Mahkemesi aşağıdaki hak ihlalleriyle ilgili kolayca “kabul edilmezlik” kararı verebiliyor.

 

  • Gözaltı ve tutuklama tedbirlerinin hukuki olmaması,
  • Savunma yapma imkânının kısıtlanması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlali,
  • Kamu görevinden çıkarma nedeniyle çalışma hürriyetinin ihlali,
  • Kuvvetli suç şüphesi ve tutuklama nedeni bulunmaksızın doğal hâkim ilkesine aykırı olarak kurulmuş, tarafsız ve bağımsız olmayan mahkeme tarafından tutuklama yasağı olan bir suçtan yeterli gerekçe içermeyen kararla tutuklanması,
  • Tutuklamaya itiraz üzerine verilen kararların gerekçelerinin ilgili ve yeterli olmaması,
  • Soruşturma dosyasına erişimin kısıtlanması,
  • Savunmanın hazırlanması için makul süre verilmemesi,
  • Tutuklama kararına karşı etkili başvuru yolu
  • Kanuna aykırı olarak elde edilen bulguların delil olarak kullanılması

 

(Kaynak: AYM Web Sitesi)

Bu yapılanlar hak ihlali değilse nedir? Gülen Cemaati mensupları insan değil mi ki bu yapılanlar insan hakkı ihlali sayılmıyor?

Anayasa’nın askıya alındığı bir ülkede Anayasa Mahkemesi ne işe yarar?

Ha, diyelim AYM sürpriz yaptı ve bu başvurularda hak ihlali olduğuna dair karar verdi. Bu defa kendisini dinleyecek, aldıkları kararı uygulayacak mahkeme kalmadı. Şahin Alpay ve Mehmet Altan hakkında verdiği hak ihlali kararını uygulayacak mahkeme bulamadı. AYM’nin kararını duyar duymaz hükümet cenahından gelen “çizgiyi aştınız” tepkisi üzerine mesajı alan İstanbul 13, 14, 26 ve 27. Ağır ceza mahkemeleri kararı uygulamamak için bin dereden su getirdiler.

Not: Gelecek yazıda AYM – AİHM paslaşmasını ele alacağız.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin