Yorum | Naci Karadağ
GORA’nın meşhur sahnesini hatırlayacaksınız, Arif Işık, her türlü halı kilim filan satarken uzaylılar tarafından kaçırılıyordu ve bir şekilde atmosfer çıkışında, uydu civarlarında gezinirken çeken telefonu ile dünyayı arayıp “Amerikan başkanı dâhil herkesi devreye sokun uzaylılar tarafından kaçırıldım. Evet, tarafından…”diyordu. İlginç olan Arif’in aradığı kişiydi; çizgili pijamasıyla evinde çoluk çocuk kafa dinleyen Tahtakale esnafı!
Muharrem İnce, hani rencide etmek de istemem ama Tayyip Erdoğan’ın “Laikus” versiyonundan başka biri değil gibi gelmiştir hep bana. Popülist söylemlerden yapılmış jargon buketi şahikasıdır politik geçmişi. Ancak “beni Amerikalılar aradı” deyince aklıma pijamalı esnafı arayan kilimci Arif geldi.
Yok, şöyle yapalım en iyisi; başka bir noktadan çıkıp Sayın İnce’ye gelelim.
Sirius diye bir kuruluş var bilir misiniz?
Uzay Bilimleri Araştırma Merkezi…
Acayip afili bir isim.
Hani insan okuyunca yüzlerce profesör, astronom, astronot oturmuş gece gündüz uzayın derinliklerin ellerindeki teleskoplarla bilimsel araştırma yapıyor zannediyoruz.
Öyle değil tabii.
Gerçi siteleri en son 2014’te güncellenmiş ama bu merkezin işi gücü, fotoğraflardaki lekelerden filan yola çıkıp “aha da işte uzay aracı” türünden spekülatif haberler yapmak.
Mesela Sirius’a göre 2014 yılının son üç ayında Türkiye’de olağanüstü yoğun şekilde uzaylı gelmiş.
Mürekkep Lekesi Testi gibi, gökyüzündeki her leke bir uzay aracı bu kuruluşa göre.
Bahsini ettiğim dönemde 2 binden fazla ihbar yapılmış ALO UFO İhbar Hattı’na…
En son 4.’sünü 2009 yılında yaptılar Uluslararası UFO Kongresi’ni sonra sessizliği gömüldüler nedense. UFO’ların bizi unutmasından olduğunu sanmıyorum bu nekahet döneminin, bütçesizlik olabilir.
Belki de bu sebeple Uzay Bilimleri Başkanı ‘bi tık’ sektör değiştirdi ve bu kez “Sirius Kuantum Enerji Dengeleme ve Uyumlama Merkezi” isimli bir yer kurdu.
Üniversitelerde konferans filan da verip ekmeğinde şimdilerde bu abimiz.
Meselemiz kişisel olmadığı için Uzay merkezi Başkanı Haktan Bey ile bir müşkülümüz yok elbette. Ancak Sirius sitesine girdiğinizde en çok kullanılan cümle kalıpları şunlar:
“Beni uzaylılar kaçırdı..”
“Uçağı uzaylılar mı kaçırdı?” (Burada hani ‘iyi saçmaladık soru işaretiyle objektivite katalım’ durumu söz konusu)
“Beni uzaylılar aradı!”
Muharrem İnce siyaset arenasına büyük gürültüyle girdi. Erdoğan baskısı ülkeyi o kadar nefes alamaz duruma getirmiş ki, değil Muharrem İnce, Kâhtalı Mıçı olsa bile toplumun can yangısıyla peşinde koşturup umut olarak göreceğinden eminim.
Ancak İnce de agresyon bakımından Erdoğan’dan aşağı kalır yanı olmayan bir siyasetçi.
Dahası, onun derdinin de demokrasi filan olduğunu düşünmüyorum.
Sadece Başkanlık seçimini değil, Meclisin tamamını da elde etse, demokrasiye filan geçmeyiz, geçemeyiz emin olun. Olsa olsa İslamcı Faşizm’den Laikçi Faşizm’e yumuşak bir geçiş yapar üç vakte kadar yeni 28 Şubat süreçlerinde gül gibi geçiniriz.
Ha, diyorsanız ki “Hiçbir rezil devir bu dinci hortumcular kadar berbat olamaz” siz de haklınız bittabi.
Bugünlerde esip gürlüyor, bol keseden özgürlük, anlayış, tebessüm dağıtıyor.
Kullandığı dil, siyasi rakibinki kadar berbat değil. En azından karşısındaki partiye “Tezek, çöplük” filan demiyor, yollarına gübre sermiyor.
Hepsine eyvallah.
Ama TV canlı yayınına telefonla bağlanıp “Beni Amerika’dan aradılar” diye konuşursan Ufo görmüş Siriuslu araştırmacıdan ne farkın kalır?
Sonra da troller seni makaraya dolarlar işte. Tarihin en vasat ve çapsız spikerinin karşısında zor duruma düşersin.
Kanalların sadece İnce’ye değil, Erdoğan dışında herkese engel koyması, kimseyi yanaştırmaması anlaşılabilir bir durum. Şaşırtıcı olan vaktiyle Kral TV’den başka yere canlı olarak katılamayan birinin (Gezegen Mehmet sevgisi nereden geliyor zannediyorsunuz) ülkenin tüm ekranlarını kendisi dışında herkese yasaklamasıdır.
Yoksa elbette İnce kolay kolay ekrana çıkarılmayacaktır. Çünkü karşısında normal bir rakip değil, başka hedefleri kitlenmiş, önüne engel olarak babası bile çıksa acımayacak bir zihniyet var!
Anneler Günü kurgulanmış klip ile halkın şefkat damarına seslenmek irite edici olsa da, Muharrem İnce’nin hakkını teslim edelim; benim diyen dinci faşistten daha insan gibi geliyor bana lakin, çok farkları olmadığını da tekrar ekleyeyim. Hele hele gücü eline geçirdiğinde nasıl canavarlaşabileceğini tahmin bile etmek istemiyorum.
Ama ekranda iki dakika görüneceğim diye abuk sabuk yalanlara başvurmak, birilerine yaranmak için hayatı çalınan yüzbinleri terörist olarak görmek bu ülkede bazı şeylerin kolay kolay değişmeyeceğinin göstergesi oluyor maalesef.
Bir de Akşener var ki, o hepsinden fena…
Bütün seçeneklerin berbat olduğu bir çağ olur mu yahu!
Varmış maalesef, ‘Uzaylılar tarafından arandım’ onlar söyledi!