ADEM YAVUZ ARSLAN | YORUM
Şimdi okuyacağınız ve ‘gerçek Türkiye’yi yansıtan’ üç haber de aynı gün çıktı. Bu haberlerin ne anlama geldiğini anlatacağım ama önce haberleri özetleyeyim. Çünkü Erdoğan rejiminin medya düzeninde bu tip haberlere ulaşmak mümkün değil. Saray medyası paralel bir evrenden haberler vermekle vazifeli.
Malum olduğu üzere son yıllarda, özellikle de son üç yılda yaklaşık 50 bin Türkiyeli, Meksika üzerinden ABD’ye sığındı. ‘Sığındı’ ifadesi aslında kibarcası, olup biten şey baskıdan zulümden nefes alamayan insanların ABD’ye kaçması.
Geçtiğimiz günlerde Velev.news’ten Mehmet Demirci Meksika sınırından çarpıcı bir haberle detayları paylaşmıştı. Türkiyelilerin akın akın Amerika’ya kaçıyor olması karşısında ABD makamları dün itibariyle yeni bir tedbiri uygulamaya koydular.
Normal de Meksika üzerinden ABD’ye girenler bir kaç gün gözaltı merkezinde bekliyor, kaydı alındıktan sonra iltica süreçleri başlıyordu. Ancak dün itibariyle Türkiye ‘special interest country’ statüsüne alındı. Bu şu demek; artık Türkiye’den gelenler detaylı güvenlik soruşturmasına alınacaklar. İlk etapta ülkeye kabul ve iltica süreçlerinin uzaması demek.
Ancak asıl problem statüsünün kendisinde…
Zira ‘Special İnterest Country’ statüsü ABD güvenlik sistemi içinde ‘terörün kaynağı, teröristleri koruyan -ihraç eden ülkeler’ için kullanılıyor. ABD’nin güney sınırından her gün binlerce insan ABD’ye iltica etmek için geliyor ama Türkiye için böyle bir statü getirildi.
Peki neden?
Suç örgütü liderleri akın akın Türkiye’ye gidiyor!
Cevap aslında Erdoğan rejiminin yıllardır sürdürdüğü politikalara dayanıyor. Herşeyden önce ‘Türkiyeli’ olmak için parayı vermeniz yetiyor. Basıyorsunuz parayı pasaportunuz evinize geliyor. Güvenlik soruşturması yok, inceleme yok. Paran varsa, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı oluyorsun. Nitekim dünyanın her yerinden suç örgütleri, terör grupları akın akın Türkiye’ye geliyor.
Eğer İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın tweetlerine bakarsanız durumun vehametini daha iyi görürsünüz. Dahası İŞİD militanlarına Türkiye’ye yerleşme ve eğitim görme imkanı tanıyan bir Erdoğan rejimi var. Onlara sadece devlet memurlarına verilen yeşil pasaport bile verdiler.
Yani ABD diyor ki, “Türkiye pasaportunuz var ama siz kimsiniz, bakmamız, araştırmamız lazım.” Bir bakıma Türkiye’nin pasaport vermeden önce yapması gerekeni bugün ABD makamları yapıyor.
Yaptırım listelerinde 16 Türk şirketi var
İkinci habere geçelim…
ABD, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin ikinci yılında yeni yaptırım listesi açıkladı. Hazine Bakanlığı’na bağlı OFAC (Office of Foreign Assets Control) tarafından açıklanan yaptırım listesinde 16 Türk şirketi var.
OFAC sürekli yaptırım listeleri açıklıyor ve son yıllarda Türkiye bu listelerin demirbaşı haline geldi. Özellikle ABD ve İngiliz medyasında yer alan detaylara göre Erdoğan, ekonomi bürokratlarına söz konusu şirketlerin ‘korunup kollanması için’ talimatlar veriyor. Bu tip yaptırım ve takiplerin Türkiye’nin başına ne tür belalar açtığını anlamak isteyenler için Reza Zarrab ve Halkbank örneğini hatırlatmam gerek.
Sınırları aşan suçlar, HRW’nin raporuna girdi!
Üçüncü habere geçelim.
New York merkezli saygın insan hakları örgütü İnsan Hakları Örgütü (HRW) son raporunda otoriter ülkelerin sınır aşan suçlarına yer verdi. “Seni Bulacağız” başlıklı raporda otoriter devletlerin yurt dışında yaşayan vatandaşlarına nasıl baskı uyguladığı örnekleriyle anlatılıyor.
Tahmin edilebileceği gibi Türkiye’ye hayli geniş bir başlık açılmış. Raporda Türkiye’nin işlediği suçları ‘övünerek’ anlattığı belirtiliyor. MİT ve Anadolu Ajansı’nın açıklamalarına atıf yapılıyor.
Bir ülke düşünün; pervasızca suç işliyor ve bunu övünerek anlatıyor!
Aslında başka haberler de var ama uzatmama adına burada bırakıp esasa geçelim.
Erdoğan rejimi tüm medyayı kontrolü altına aldığı için halkın gerçek dünya ile bağı koptu. Durumumuz Kuzey Kore’den bir tık daha iyi ama yakında onları da geçebiliriz.
Ekonomi çökük, güvenlik yerlerde sürünüyor, toplumsal barış kopmuş ve dahası kimsenin geleceğe dair umudu yok. Meksika sınırından ABD’ye kaçanlar içinde AKP’ye oy vermiş olanlar bile var.
En kötüsü bu çöküş sürecinin zirvesine çıkıyoruz. Tabiri caizse bardak doldu ve bundan sonra girişte alıntıladığım haberler artarak devam edecek. Erdoğan rejimi yalan haberlerle milyonlarca insanı uyuşturuyor ama gerçek Türkiye her alanda çöküşe koşarak gidiyor.