Ana Sayfa Medya Amberin Zaman Lale Kemal’i yazdı: Hayati tehlikesi var, tutuklanması absürt ötesi…

Amberin Zaman Lale Kemal’i yazdı: Hayati tehlikesi var, tutuklanması absürt ötesi…

15 Temmuz sonrası gazetecilere yönelik cadı avı kapsamında tutuklanan 115 gazeteci neredeyse bir buçuk aydır demir parmaklıkların ardında. Şahin Alpay, Ahmet Turan Alkan, Ali Bulaç, Ali Ünal, Mümtazer Türköne gibi usta kalemlerle birlikte Lale Kemal ve Büşra Erdal, Nazlı Ilıcak ve Nuriye Akman da tutuklandı. Halen Bakırköy Kadın Tutuk Cezaevi’nde bulunan gazetecilere destek sürüyor. Diken Yazarı, Gazeteci Amberin Zaman, Türkiye’nin savunma ve dış politika alanında yetiştirdiği gazetecilerden Lale Kemal’I kaleme aldı. Amberin Zaman, Lale Kemal’in tıpkı diğer meslektaşları gibi sadece gazetecilik yaptığını hatırlatarak tutuksuz yargılanmasını istedi.
Zaman, Kemal’in cazevi şartlarında ciddi sağlık problemleri olan bir kişi olarak zorda olduğuna dikkat çekti: “Ancak başta belirttiğim gibi Lale’nin durumu kritik. Lale hasta. Hayati tehlikesi var. Lale’de uzun zamandır kan pıhtılaşması var. Birkaç yıl önce gözündeki pıhtı attı. Neredeyse kör oluyordu. Akabinde kolunda pıhtı attı. Neredeyse ölüyordu. Kız kardeşi Zeynep, “Lale’yi nörologlar sayesinde ayakta tutuyorduk. Kan pıhtısını kontrol altında tutmak çok zor. Kan sulandırıcı ilaçları fazla alsa beyin kanaması, az alsa felç geçirebilir,” derken, ablasının derhal özgürlüğüne kavuşmasını, en azından tutuksuz yargılanmasını istiyor.”

Amberin Zaman’ın kalemi aldığı yazının tam metni şöyle:

Mağduriyet müzesi
Bu ülke sürekli mazlum üretiyor. Nedeni basit. Hiçbir zaman yapılan kötülüğün hesabı sorulmuyor. Gerçek sorumlular asla yaptıkları kötülüğün cezasını çekmiyor.
Günün muktedirleri, ancak işlerine geldiği takdirde geçmişte işlenen suçların üzerindeki örtüyü kaldırıyor.
Nedeni, suçu o an düşman belledikleri kişi veya grubun üzerine yıkabilmek için. Adaletin yerini bulması için değil. Bu kin ve intikam döngüsünden bir türlü kurtulamadık. Bir türlü evrensel değerler etrafında birleşemedik. Kısacası, toplum olamadık.
Bu başarısızlığımızın faturası gün geçtikçe kabarıyor. İktidar adeta mağduriyet fabrikası gibi çalışıyor. Yeni kin ve intikam döngülerinin tohumlarını atıyor.
Ve mağdurlar arasında ilk kez bu kadar çok şahsi dostum bulunuyor. Etik açıdan tüm mağdurlara eşit durmak gerektiğinin farkındayım. Fakat haksız yere hapse atılan dostlarımdan birinin durumu gerçekten kritik.
Üç dönem CHP Adana milletvekilliği yapan, Adana eşrafından avukat Kemal Sarıibrahimoğlu’nun kızı, Türkiye’nin sayılı savunma uzmanlarından, kazancını tümüyle gazetecilik faaliyetinden elde eden, meslek hayatının önemli kısmını askeri vesayet mücadelesiyle geçiren, asla hiç kimsenin ‘adamı’ olmayan Lale Sarıibrahimoğlu…

Lale’nin 30 temmuz günü ‘terör örgütü üyeliği’ iddiasıyla tutuklanması absürt ötesi bir durum.

Suçlamanın ‘dayanağı’, Lale’nin kapatılan Zaman gazetesinin eski yayın yönetmeni ve bir zamanlar AKP’nin baştacı Ekrem Dumanlı hakkındaki tutuklama kararı sonrasında Zaman’da yazmaya devam etmesi.
Anadolu Ajansı, Hürriyet, Tempo ve Cumhuriyet gibi Türkiye medyasının önde gelen yayınlarında çalışan Lale, 1991 yılından beri savunma sektörünün en prestijli yayınları arasında anılan Jane’s Defence Weekly’nin Türkiye temsilciliğini sürdürüyordu.
The London School of Economics’ten ön lisansı olan Lale, Zaman grubuyla var olmadı, cemaat kalıbında yoğrulmadı. Lale’nin ismi önceden beri Türkiye ve yurtdışında saygın bir yerde.
Lale, Zaman için haftada iki gün köşe yazıyordu. Onu da Kavaklıdere’de özel ofisinde yazıyordu. Zaman’daki yazıları işinin sadece bir parçasıydı. Gazeteye gitmiyordu. Gazetedekilerle sosyalleşmiyordu.
Gülen Cemaati’ne uzaktan yakından bulaşan herkesi kolektif cezalandırma yoluna girilince, Lale gibi ideolojik sebeplerden ötürü değil, sadece ekmek parası için emek verenler de oltaya takılıyor. Günün moda tabiriyle ‘kurunun yanında binlerce yaş da yanıyor’.
Ancak başta belirttiğim gibi Lale’nin durumu kritik. Lale hasta. Hayati tehlikesi var. Lale’de uzun zamandır kan pıhtılaşması var. Birkaç yıl önce gözündeki pıhtı attı. Neredeyse kör oluyordu. Akabinde kolunda pıhtı attı. Neredeyse ölüyordu.
Kız kardeşi Zeynep, “Lale’yi nörologlar sayesinde ayakta tutuyorduk. Kan pıhtısını kontrol altında tutmak çok zor. Kan sulandırıcı ilaçları fazla alsa beyin kanaması, az alsa felç geçirebilir,” derken, ablasının derhal özgürlüğüne kavuşmasını, en azından tutuksuz yargılanmasını istiyor.
Zeynep haklı. Lale eline silah mı almış? Ne yapmış?
Daha düne kadar iktidarla kol kola gezen ama bugün terör örgütü sayılan bir yapının gazetesinde yazdıklarından ötürü de değil, sırf yazdı diye demir parmaklıklar ardına kondu.
Kaldı ki, darbe sonrası kaleme aldığı yazılara bakılırsa, Lale’nin darbecileri sonuna kadar lanetlendiği görülür.
Cezaevinde internet yok ama ola ki bu yazıyı okuma fırsatın olursa, bilmeni isterim ki; sen tanıdığım en cesur, en titiz, en çalışkan ve en iyi gazetecilerden birisin Lale.
Bilmeni isterim ki; neredeyse her ağzıma yemek götürdüğümde, televizyonun karşısında gevşemeye çalıştığımda, başıma yastığa vurduğumda ve hayatın rutin akışında hep sen aklıma geliyorsun.
Ve vicdan azabı çekiyorum. Çünkü Türkiye’nin mevcut koşullarında ben de senin gibi cezaevinde olabilirdim. Oysa sen hapishanede yerde yatıyorsun, bense rahat yatağımda.
Her gece tez zamanda kurtulman için dua ediyorum. En kısa zamanda birlikte risotto yemek istiyorum. Ve bir kez olsun hesabı ben ödemek istiyorum.
Seni çok özlüyorum. Ve çok seviyorum Lale….

HENÜZ YORUM YOK