Amatör ruh, profesyonel yaklaşım

YORUM | Prof. Dr. ŞERİF ALİ TEKALAN

Canlı organizmalar, yeme, içme, korunma, üreme gibi fiziksel yanlarına ilaveten, düşünce, duygu, arzu, dürtü gibi ruhsal özelliklerin de bulunduğu ruh alaşımlarıdırlar. Sadece mekanik değildirler. Özellikle de insanda bu durum daha belirgindir. İnsanın da, fiziksel yani maddi yapısı yanında, ruhsal yapısı da vardır ve bu iki yön birbirlerini hem tamamlarlar, hem de etkilerler. Fiziksel olarak aç olan bir insanın, ruhi yöndeki duyguları ona göre şekil alır. Herhangi bir iş başardığında, ruhi yönü müspet anlamda etkilenir ki buna mutluluk denir. Aynı şekilde, ruhen rahat, huzur içinde olan bir insanın, diğer işlerinde başarısı daha çok olur, yani bu sefer mutlu veya mutmain olma hali başarıyı getirir, bu hal onun organik yapısını da müsbet yönde etkiler.

Bu çerçevede iyi niyetlerle başlatılıp, kimseden bir şey beklemeden legal ve ahlaki yollar kullanılarak, insanlık yararına fedakarlıklarla ve o andaki, o yerdeki, bilgi birikimi, görgü ve anlayışlarla tabir caiz ise kanının son damlasına kadar gayret edip geliştirilen ve güzel neticeleri alınan işlerdeki gayrete amatör ruh denir. Böyle samimi bir gayretle geliştirilen çalışmalar tek başına yapılabildiği gibi daha büyük ve daha güzel netice alabilmek için diğer insanlarla birlikte de yapılabilir. İnsanoğlu var olduğu günden beri buna benzer insani faaliyetler olmuştur, olmaktadır ve olmaya da devam edecektir. Daha sonraki nesiller de bu gibi insanları ve çalışmalarını hep takdirle anmışlar ve anmaya da devam etmektedirler. Bu insanlar bu güzel işleri takdir bekleyerek yapmamışlardır, o da işin ayrı bir yanıdır.

Çoğu zaman da bu gibi işler, hemen bütün dinlerde sadece Allah’ın rızasını kazanmak için yapılmıştır ve yapılmaya da devam etmektedir.   Günümüze gelince, bugün de bundan 50-60 yıl önce başlatılan bunların benzeri insani çalışmaların mükemmel neticelerini görüyoruz ve yaşıyoruz. Yani o günün zor şartlarında kendilerinden maddi ma’nevi fedakarlık ederek, her türlü zorluğa göğüs gererek, beklentisiz bir şekilde yapılan o çalışmalar, bugün meyvelerini vermiş ve vermeye de devam etmektedir.

Bugünün insanları bizler de bunlardan şimdi istifade etmekteyiz. Hatta o kadar devam etmektedir ki sadece başladığı yer ve ülke ile sınırlı kalmayıp dünyanın her yerine ulaşma niyet, azim, iman, kararlılık ve sabırla devam ettirilmektedir ve dünyanın hemen her yerine neredeyse de ulaşmıştır.   Bugün, rengi, dili, dini ne olursa olsun dünyanın her yerinde, insanlık adına yapılacak ve yapılması gereken bu benzer gayret ve çalışmaların neticeleri de gelecekte alınacaktır. Bir bakıma bu çalışmaların neticeleri sonraki nesillere bırakılabilecek en güzel mirastır. Devlet, hükümet ve büyük kuruluşların yardımı olmaksızın, ve onlardan böyle bir şey istemeden, beklemeden başlatılıp geliştirilen ve geliştirilmeye de devam eden bu çalışmanın başlangıcı, bu amatör ruhla olmuştur.

Halk arasında kendinden motorlu da denilen bu amatör ruhlu insanlar, Allah’ın kendilerine verdiği sağlık, kabiliyet ve bütün özellik ve güzelliklerini bu uğurda kullanmışlardır. Allah’ın rızasını kazanmayı esas gaye edinerek, bu işleri beklentisiz bir şekilde bu amatör ruhla yapmışlardır. İşte bu amatör ruhun asla bırakılmaması gerekir. Bu işin pratiğini yapanlardan, pratik olarak adeta staj görür gibi diğer insanların, özellikle de genç nesillerin bunları öğrenmesi gerekir. Hem onları dinlemek, hem de onların sahadaki çalışmalarına birlikte katılarak bu stajı tamamlamaları çok önemlidir.  Aynen bir çırağın ustasından o işi öğrenmesi, bir asistanın hocasından mesleğinin pratiğini öğrenmesi gibi böyle bir usta-çıraklık safhası geçirilmelidir.

ÖRNEKLER 

Ben üniversitede öğrenci iken, bulunduğum şehirde, bu şekildeki sivil toplum kuruluşlarında çalışan amatör ruhlu insanlardan çok şey öğrendim ve halen de benzeri insanlardan öğrenmeye devam ediyorum. Birisi, Allah rahmet eylesin, köse Mahmut adındaki iş adamı bir abimiz, kaldığımız eve ziyarete gelmişti. Bu evler, üniversite öğrencilerinin kaldığı evlerdi. Mahmut abi, “Benim kaldığım ev sobalı bir ev, ama biz öğrencilere ev tutarken, onlar derslerine odaklansınlar, sobayla uğraşmasınlar diye kaloriferli evler tutuyoruz” demişti. Hala bu sözü unutmuyorum. Bu insanların bundan maddi bir beklentisi yoktu. Ama bu işleri Allah rızası için yapıyorlardı.

Aynı şekilde, rahmetli Hacı Kemal abiden o kadar çok şey öğrendim ki, bu öğrendiklerimin, şimdi bugünkü izdüşümleriyle pratiklerini yapmaya çalışıyorum. İstanbul’da rahmetli Sakıp Sabancı’yı ziyarete gitmiştik. Sene 1977 idi. O günlerde özel okul faaliyetleri başlamamıştı. Öğrenci yurtları, evler, öğrenci bursları vardı. Kemal abinin, o nezaketle, karşıdakini rahatsız etmeden ve konuyu uzatmadan bu faaliyetleri nasıl anlattığı hala gözümün önündedir. Bunları anlatınca, Sakıp bey, “Biz de bir vakıf kurduk, Türkiye çapında 300 öğrenciye burs veriyoruz” dedi. Kemal abi, “Bir iş adamı arkadaşımız tek başına bize 300 burs veriyor” deyince Sakıp bey, sekreterine telefon açıp, “Bir daha telefon bağlama” dedi ve “Şu işi bir anlatın” deyince Kemal abi, o güne göre neler yapılıyorsa onları özetledi. Sakıp Bey, “Bana ülkem adına çok ciddi moral verdiniz, çok teşekkür ederim” dedi.

İşte bu şekildeki davranış ve söylemler, bir bakıma samimi amatör ruhları gayretleri idi ve yıllar sonra bunların güzel neticelerini şahsen ben gördüm, görmeye de devam ediyorum. Ben ve biz onlardan çok şey öğrendik, onlar da bizim yaklaşımlarımıza hep açık oldular. Onlara göre genç olan bizler, o zaman nezaket ölçüleri içinde karşılıklı görüş alış verişlerinde bulunduk. Yurt dışına ilk açılımlar başladığı yıllarda oralara giden genç arkadaşlar, eğitim konuları ile ilgili çok değişik yaklaşımları profesyonel anlamda hayata geçirdiler. Bunları yaparken de yine istişare ile, artılarını, eksilerini anlatarak gerçekleştirdiler. Halen de aynı yaklaşımlar devam etmektedir. Devri daim içinde şimdi biz onların yaşına geldik, bizim o zamanki yaşımızdaki gençlerle çalışıyoruz. İşte amatör ruh ve profesyonel yaklaşıma somut örneklerden birkaçı bunlar. Kimse bu yarışı terketmedi, kimseye de terkedin denilmiyor.

Herkes hayatının sonuna kadar, herkesin birinci olabileceği, herkesin kazanma kuşağında farklı bir yarışta olduğunun bilinci içinde olduğu bir hayatı yaşıyoruz. Tabii ki başladığı zaman ve mekandaki haliyle bu amatör ruhun, kendinden motorlu olması, beklentisiz olması, legal ve ahlaki olması, Allah rızasını hedefleme gibi temel prensip ve dinamikler asla ihmal edilmeden, her şeyin olduğu gibi bu amatör ruhun da zamanla ve özellikle günümüzde update ve upgrade edilmesi gerekir. işte buna da “Profesyonel yaklaşım” denilmektedir. Herhalde bugün, herkesin insanlık ve gelecek nesiller adına, dünyanın ve diğer gezegenlerin barış adacıkları haline döndürülmesi çok önemlidir. Bu açıdan, herkesin kendi konumunda kabul edilmesi, hiç kimsenin dininden, ırkın’dan, milliyetinden, renginden ve daha başka özelliklerinden dolayı dışlanmaması, insan olma ortak paydasından hareket edilerek, bu amatör ruha ve bu profesyonel yaklaşıma ihtiyaç vardır. Beraberlik Bu iki özellik yani amatör ruh ve profesyonel yaklaşım ille de ayrı ayrı iki ayrı yaş grubunda bulunur diye bir kaide yoktur. Yani amatör ruh denilen hadise, daha önceden bunların tecrübelerini yaşamış ve yapmış, yaşanmış güzel neticelerini görmüş yaşı biraz ileri insanlarda, profesyonel yaklaşım da bunlara göre daha genç günün dilini yaklaşımına zamanın ve mekanın dil ve yaklaşımını gayet iyi bilen ve uygulayan insanlarda bulunur diye düşünmemek gerekir.

Her iki özelliği de birden üstünde taşıyan insanlar da olabilir. Yani her iki gruptaki insanlar, kendilerini eski ve yeniye göre update ve upgrade(yenileme ve güncelleme) etme durumunda olabilirler, olmalılardır da. Güzel ve netice alınmış bir metodu eskidir diye almamak ne kadar yanlışsa, yeni yaklaşımları da dikkate almamak o kadar yanlıştır. İlk durumda olduğu gibi biraz daha yaşı ilerlemiş insanların eskiden edindikleri alışkanlık ve tecrübelerle oluşan amatör ruh ve gençlerin yaklaşımı ikisi yan yana olup istişare ile her iki tarafın özellikle güzelliklerini paylaşabilmeleri her zaman mümkündür, olabilir ve olmalıdır da. Her ne kadar bir insan hem amatör ruhu yakalamış hem de profesyonel yaklaşımı tam anlamıyla bilse de yine tek başına kendisine yetemez ve mutlaka ortak akla ve istişareye ihtiyacı vardır. Tek başına ne amatör ruhla, ne de sadece profesyonel yaklaşımla netice almak çok zordur.

GELENEK VE MODERNİTE    

Bu iki terim yani amatör ruh ve profesyonel yaklaşım, diğer iki kelime yani gelenek ve modernite ile paralel fonksiyonaları içerir. Faydalı olan geleneğin sadece eskiden olduğu için bırakılması ne kadar yanlışsa, yine faydalı olan modern şeylerin ihmali o kadar yanlıştır. Bir yandan globalleşmenin kabul edilmesi ama bir diğer yandan da lokal kalınması, yani örf, adet ve kültürlerin bırakılmaması anlamına gelen “glokalizasyon”, yani hem global olma, hem de lokal kalma anlamına kullanılmaktadır. Eskiden, “medeniyet sınır tanımaz, kültürler sınır tanımak zorundadır.” denilirdi. Yani fizik, kimya, tıp, mühendislik sınır tanımaz, ama adetler, gelenekler, sosyal bilimler sınır tanıma mecburiyetindedir denilirdi. Şimdi ise artık, küreselleşen dünyada kültürlerarası, adetler arası değiş tokuşlar, birbirlerinden karşılıklı olarak, zorlama olmadan iradi alışverişler de olmaktadır, olmalıdır da.

Sadece amatör ruh modundaki bir insan, “samimiyetle iyiniyetle beklentisizlikle bir art niyet olmadan bu güzellikleri insanlarla şu şekilde paylaşırdım, şöyle neticeler elde etmiştim, şimdi de aynen bunları yapıyorum ve yapmalıyım, siz de niye aynısını yapmıyorsunuz.” şeklinde bir ısrarda olmamalıdır. Profesyonel moddaki de “artık o devir geçti, şimdi anlayışlar değişti, ille de sizin de şöyle yapmanız lazım” ısrarında bulunmaması gerekir. Daima ortak akılla, birlikte makul yollar aranmalıdır.

EKİP ÇALIŞMASI 

En küçük meselelerde olduğu gibi, dünyanın en önemli ve en güzel işlerinden biri olan çevreye saygı ile birlikte insanca yaşama ve paylaşmasını bilme gibi hedefleri olan kişi, grup ve kuruluşlar açısından bu çalışmalar, çok büyük bir önem taşıyor. Mutlaka bu işte en güzel neticelerin alınması için birlikte bir ekip çalışmasına, genç ve yaşı ileri insanların kendilerini alıştırmaları gerekmektedir. Birinci gruptakiler, daha toleranslı olup nezaket ve tecrübelerini paylaşma yanında, artık zamanın ve mekanın çocuğu olan yani bir bakıma uzmanlaşmaya başlamış olan gençleri dinlemeleri de önemlidir. Bilen ve öğrenen, öğrenmiş olan insanlardan müteşekkil ikinci gruptakilere de düşen, insani saygı, usul, üsluba dikkat ederek bildiklerini yani günün dilini ve yaklaşımlarını da belli bir edep, erkan ve adap çerçevesinde söylemeleridir. Aynen “isyan ahlakı”nda olduğu gibi gençler, doğru bildiklerini dile getirmelidirer.

Zamanla ortam ikinci gruba kalır, onlar da belli bir süre bu iki özelliği yani hem amatör ruhu hem de profesyonel yaklaşımı üzerlerinde taşıyarak insanlığa hizmete devam ederler. Belli bir zaman sonra bu sefer bunlar da kendilerinden sonra gelen genç nesle göre yaşlanmış olurlar, bu sefer bunlar onlara göre ilk grubu teşkil ederler. Bu devri daim böyle devam eder gider. Art düşünce olmadan, iyi niyetli, istişareye riayet edilerek, herkesle yani yaşı pozisyonu kültürü ne olursa olsun, insan olma ortak paydasından hareketle konuşulabilirse, insanlık adına dünyada çözülemeyecek problem kalmayacaktır. Yeter ki bu niyet ve uygun makul aksiyonlar olabilsin. İşte o zaman yeni bir dünya, yeni bir medeniyetten bahsedilebilir ki bu da bu dünyada gelecek nesillere bırakılabilecek en iyi miras olacaktır. Biz bugün, sorumluluğumuzu her yönüyle hissedip, amatör ruhun özündeki samimiyet, ihlas, fedakarlık, Allah rızası gibi temel yapı taşlarını bozmadan, günün anlayışı, dili, bulunulan yerlerin adetleri, kültürlerini de gözardı etmeden, bilakis onları da dikkate alarak elde edilen profesyonel ruhu da devam ettirerek, konjonktür, şartlar ne olursa olsun, her şeye rağmen, hedefi Allah rızası olan, bu güzel yolda devam etmeye gayret edelim. Gayret bizden tevfik Allah’tan.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

2 YORUMLAR

  1. Bu is yapisi benimseyebilmek heva ve hevesden vazgecebilmek farkli bir yorungeye oturabilmek icin once buyuk bir degisim gecirmek gerekiyor , Rahmetli bediuzzmanin ifadesiyle hakiki bir mumin olmak gerekiyor, heva ve hevesi tatmin pesinde kosma motivasyonundan daha buyuk bir motivasyon allahi bulma bilme tanima sevme aska ulasmak.

  2. Amatör ruhla koşan: “samimiyetle bu güzellikleri şu şekilde paylaşırdım, şöyle neticeler elde etmiştim, şimdi de bunları yapıyorum ve yapmalıyım, siz de aynısını yapın” ısrarında olmamalıdır. Profesyonel moddaki: “o devir geçti, anlayış değişti, ille de sizin de şöyle yapmanız lazım” ısrarında olmamalıdır. Daima “ortak akılla”, birlikte “makul yollar” aranmalıdır.
    Çok mühim bir hakikati, ölçü haline getirmişsiniz; ağzınıza sağlık.
    “Böyle olmalı” ısrarı/dayatmacılığı çatışmalara -belki de- ayrılıklara yol açıyor. Dermanlardan biri “ortak akıl, makul yol arayışı, istişare, meşveret…

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin