Alman usulü

Yorum | Hakan Zafer

Bilgi ve değer üretememenin en belirgin göstergelerinden biri, başkalarına “benim gibi ol, yeter” teklifidir. Bu, kişinin inandığına güvenmesiyle sınırlı kalacaksa anlaşılabilir ama beraberinde getirdiği iki temel sorun var.

1- Kendisi gibi yapmıyorsun diye sizi bilmiyor zannettirebilir. Durduk yere aynılaştırma eğitimi alırsınız. Öğretmesi de sorunludur. Kendine benzemeden de beraber devam edebileceğini öğretme enginliği yerine, yeni doğan bebeğin hangi tarafı andırdığı tartışmasında yersiz alınganlık gösteren damat tavırları havada uçuşur. Biraz ileri götürünce iş, “ya benim gibi ya da karşımda düşmanım olursun” ayrışmasına varabilir. Karşısında sadece taklidini yapan birini meydana getirmiş olmanın garip bir hazzı var anlaşılan.

2- Aynı yol yöntemi izlemedin diye yoldan çıkmış zannettirebilir. İlginç olan bir süre sonra kendisinin basit bir taklidi olmak için eğitildiğiniz kimse(ler) gibi davranmadığınızı fark edince kendi kendinizi kınama, “ayağım kaydı” deyip yoldan çıkmış zannetmenin dönüş zorlaştırıcı değersizlik takıntılarına yakalanma ihtimaliniz yüksektir.

Kimseye eyvallah etmemek için deneme yanılmayla, tek başına yol yöntem öğrenme çabasının da kendine has inadı oluyor. Kendini kapatınca öğrenmek ve ilerlemek zorlaşıyor. Diğerlerini reddettiği için de git gide yalnızlaşıyor.

Kişiliksizleştirmeyen büyük kümelerde aynı olmak, kendi seyrinde kötü değildir bilakis hastalıklı olan aynılaştırmaktır. Farklılaşmak adına inadın savurup dağıttığı kişilikler her nerede oluyorsa yeni yerinde aynı olduğu kimseler yok değil mi sanki?

*****

Şahsen, insandaki değer kaybını beraberinde getiren taklide yatkınlığın, peygamber sünneti ile güvenli bir şekilde sonlanacağına inanıyorum. Allah, bizi el âlemin basit taklitleri olmaktan, elçisinde belirlediği yönlere benzememizi istemekle kurtarır.

Peki, maksadı taklitten kurtarmakken sünnette sıkça karşılaştığımız “bana uymayan benden değildir” nedir o halde?

Peygamber ya da çölde bedevi de olsan, insani yozlaştırmaya kapalı, Allah’a bakan dini alanda inanç ve pratikte aynılaşmadır. Burada akla önce Hz. Peygamber’in (sav) etrafındakileri kendine benzetme çabası varmış gibi geliyor ama işin aslı hiç öyle değil. Sonraki plana baktığınızda içinde olduğu topluluktan ipucu verilmediği sürece kolay kolay ayırt edilemeyecek kadar onları kendine değil, kendini onlara benzetmiş oluyor. Yükseklere bir yere kınayıcı, aşağılayıcı koltuğu kurup aradaki farkın kapanmasını asla istemeyen biri olsaydı böyle yapmazdı muhakkak.

Eğer insandan hepi topu altı tane iman şartından biri olarak, kimsenin kimseye faydasının dokunmayacağı, herkesin hesaba tek tek çağırılacağı bir güne erişeceğine inanması isteniyorsa (Enam 94, Bakara 166-167) bu, yaşadığın hayatı, hesabını tek verebilecek şekilde yaşa demekten başkası değildir. Çünkü oranın yalnızlığı, aidiyet ve etiketle giderilecek türden değil. Öyle olsa Resulullah (sav), henüz sekiz-on yaşındaki kızına bile “babana güvenme” der miydi?

Son Söz:

Ağır günler yaşıyoruz. Olandan bitenden kayıtsız ne bireyselcilik güzellemesi yapacak ne de derin sohbet ediyormuş edasıyla vahidî-ehadî tecelli arasına belirgin çizgiler çekecek değilim. Ama bu tek hesap meselesinin dağınıklığa çare olabileceğine inanıyorum. Ötesi, lokantada bir hışımla ayağa kalkarak “herkes ayrı ayrı masalarda, ne bu dağınıklık” diyerek komik duruma düşen adama benzemek olur.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

4 YORUMLAR

  1. Elma bitti armut verelim…

    Bu yalnızlaşma işi önemli bir nokta …
    Çok abes olmayacaksa şöyle söylenebilir .”Nerede 2 kişi varsa 3.sü Benim” Ayet ve sure numarasını bilemiyorum,
    Nerede tek başına biri varsa Allah kulunu unutmaz.

    Bazen bazı insanlar yalnızlığı seçmez Sevgili yazarın açıkladığı gibi çığırından çıkmış kemmiyetler ve zihniyetler kendilerine dahil edemedikleri canlıları yalnızlaştırmak gibi bir büyük gaflete düşerler…

    Aslında yaptıkları davranış canlının daha sağlıklı yaşamasına olanak tanır.Batının bakış açısı ile doğu felsefesinin gülümseyerek birbirine baktığı noktadır bu.Unutmamak gerekir ki güneş her zaman doğudan doğar ve batıda batar.Değişmeyecek değiştirilemeyecek devinim…

  2. Sevgili Zafer Bey,
    Öncelikle yorum yazınız için teşekkür ederim, aydınlatıcı ve içinde bulunduğumuz bu süreçte belki bazı eleştirilere pozitive katı sağlayabilir, özellikle yazınızın ilk kısmı.
    Peygamber sünneti bölümüyle özetlenebilecek 2. kısım ise tam olarak açıklanmadığı için tatmin edici değil. Elbette tek bir yazının yeterli olamayacağının farkındayım ve sizin de detaya girmeye çok istekli olmadığınızı düşünüyorum. Belki hasas bir konu olması, uzmanlık alanınız olmayışı veya farklı sebepler olabilir. Fakat bence önemli bir konu ve uzmanlarıyla birlikte bir kaç yazıyla konu açılabilir.
    Muvaffakiyetler dilerim.

  3. Zafer bey, herseyin en dogrusunu siz yapiyorsunuz, bireyselcilik baskasi yapinca güzelleme siz yapinca s.kirtlikten bireysel olmaya diye güzelce yazi döseniyorsunuz. siz ne yazarsaniz orjinal ve otantik.

    Bence siz kendinize bir cekidüzen verin. kendinizi bir dinleyin. Etrafa fena halde yukaridan bakan bir tavriniz var. ve cok konusuyorsunuz.
    Kendinize yapacaginiz kritikten sonra sizden daha fazla istifade edecegimize eminim. Suan degil.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin