Alman futbolunun unutamadığı ‘general’ hoca: Ottmar Hitzfeld

HABER-PORTRE | HASAN CÜCÜK

Bayern Münih’i Alman futbolunun tek tartışılmaz en büyük kulübü olmasının altında, yıllarca yürüttüğü ince bir transfer politikası yatıyor. Transferde amaç, sadece oyuncu almak değil şampiyonluk yolunda kendine rakip olacak takımların yıldızı almaktır. Bu politika sadece oyuncu transferinde geçerli olmuyor. Takımı teslim edilecek, teknik adamlarda aynı yöntemlerle seçiliyordu. Teknik adam transferi için Ottmar Hitzfeld ve Felix Magath örneklerini vermek mümkün.

Borussia Dortmund’u hem Bundesliga hemde Avrupa’nın zirvesine taşıyan Ottmar Hitzfeld, Bayern yönetimi tarafından 1998’de takımın başına getirildi. Keza Stuttgart’ta iyi işler yapan Felix Magath’a 2004’de takımın başına getirildi. Takımı 4 kez zirveye taşıyan Hitzfeld, 2004’de kulüpten pekte şık olmayan bir yöntemle gönderilirken koltuk Felix Magath’a verilmişti. 1 Şubat 2007’de ise Magath gönderilirken, yerine tekrar Hitzfeld getirildi.

Alman futbol tarihine en başarılı teknik adam olarak geçen Ottmar Hitzfeld, 12 Ocak 1949’da doğdu. Futbola 1960 yılında TuS Stetten takımında başlayan Hitzfeld, forvet hattında yeşil sahalarda boy gösterdi. 1967 – 71 yılları arasında FV Lörrach formasını giydikten sonra geleceğinin şekillenmesinde önemli bir yer tutacak olan İsviçre serüvenine 1971’de FC Basel takımıyla merhaba dedi. FC Basel ile 1972 ve 1973’de İsviçre şampiyonluğunu yaşayan Hitzfeld, 1972 Münih Olimpiyat oyunlarında ‘amatör statüde’ milli takımda yer aldı.

Doğu ve Batı Almanya’nın futbolda ilk kez karşılaştıkları ve Doğu Almanya’nın 3-2 galibiyetiyle biten maçta bir gol attı. Olimpiyat milli takımında 5 gol atan Hitzfeld, 1975’de Almanya 2. liginde oynayan Stuttgart’a transfer oldu. 55 maçta 33 gol atan Hitzfeld, bir maçta attığı 6 golle Alman futbol tarihine ‘bir maçta en çok gol atan oyuncu’ olarak geçti. 1978’de yeniden İsviçre’ye dönüp FC Lugano ile anlaşan Hitzfeld, 1983’de Lozan formasıyla 34 yaşında yeşil sahalara veda etti.

Kramponlarını rafa koyup, teknik patronluk gömleğini giyen Hitzfeld, başarılarla süsleyeceği kariyerine FC Zug takımıyla 1983’de başladı. 1984 – 88 arasında FC Aarau’yu çalıştıran Hitzfeld ilk büyük başarısını 1985’de İsviçre Kupası’nı alarak gösterdi. 1988 – 91 arasında 3 yıl çalıştırdığı Grasshopper ile 2 lig ve 2 kupa kazanarak ‘rüştünü ispat edip’ 1991’de Borussia Dortmund’un başına geçti.

Hitzfeld geldiğinde Dortmund Bundesliga’nın sıradan takımlarından biriydi. Son Şampiyonluğunu 1962-63 sezonunda elde eden Dortmund, 1966’da Kupa Galipleri Kupası’nı kazandıktan sonra kayıplara karışmıştı. Bu başarılarından sonra en büyük derecesi lig 10.luğu olmuştu. Bu şartlarda Dortmund’un başına geçen Hitzfeld, sıradan takımı 1994 – 95 sezonunda Bundesliga şampiyonu yaptı. Aynı başarıyı 1995 –96 sezonunda da gerçekleştiren Hitzfeld, 1993’de UEFA Kupası finalinde yenildiği Juventus’u 1997 Şampiyonlar Ligi finalinde yenerek Avrupa’nın zirvesine takımını taşıyıp ‘Dünyada yılın teknik adamı’ seçildi.

1972 Münih Olimpiyatları’nda aynı formayı giydiği Bayern Münih menajeri Uli Hoeness’in girişimleriyle 1998’de Bayern Münih’in başına geçen Hitzfeld’in lakabı artık ‘General’dir. Bayern Münih’i üst üste 3 yıl Bundesliga’nın zirvesine çıkaran Hitzfeld, 1999’da Şampiyonlar Ligi finalini son dakikada Manchester United’e kaybederek adeta yıkıldı. 1999 finali için “Kupa, kazanmamıza saniyeler kala elimizden uçup gitti” açıklamasını yapacaktı. 2001’de Valencia’yı penaltılarda geçip Bayern Münih’i Avrupa’nın zirvesine taşıyan Hitzfeld hem dünyada yılın teknik adamı seçildi hem de Ernst Happel’den sonra iki farklı takımda Şampiyonlar Ligi ( Şampiyon Kulüpler Kupası) kazanan 2. teknik adam oldu. 2003’te Bayern Münih’i tekrar Bundesliga’da zirveye taşıyan Hitzfeld, 2004’de şampiyonluğu Werder Bremen’e kaptırınca görevine son verildi. Yerine getirilen Felix Magath, takımı iki yıl üst üste şampiyon yaptı. 2006-07 sezonunda işler kötüye gidince şubat 2007’de Magath kovuldu koltuk tekrar Hitzfeld’e verildi.

Oyuncularla çok iyi diyalog kuran Hitzfeld, çalıştırdığı takımlarda oyuncu – teknik adam mesafesini kesin hatlarla çiziyordu. Hiçbir futbolcuyla arkadaş olmuyordu. Hiçbir oyuncu isminin başına sayın ifadesini koymadan Hitzfeld’e hitap edemiyordu. Dostluğu ve duygularını işine karıştırmıyor. Hitzfeld kanunlarına göre hiçbir oyuncu takım arkadaşına sözlü sataşmada bulunamazdı. Hitzfeld özellikle maç sırasında teknik adamın yüz ifadesinin oyuncuları etkilediğini belirterek, teknik adamın yüz görüntüsünün sahada mücadele eden oyuncuya güven vermesi gerektiğini söylüyordu.

Hitzfeld’i farklı kılan en büyük özelliği; sorunlu futbolcuları sorunsuz olarak takımın bir parçası haline getirmesidir. Sammer, Möller, Effenberg, Matthaus, Mario Basler ve Jesar Silva gibi sorunlu isimler Hitzfeld’le ikinci baharını yaşadı. Çok fazla oyuncu değiştirmeyen ve kadro yapısını koruyan Hitzfeld, sezon boyunca en fazla 15 oyuncuya şans tanıyordu. Oyun sisteminde 3’lü forveti tercih ederken, iki hızlı kanat ve bir tipik santroforu sahaya sürüyordu. Orta sahada hücuma dönük ve aynı zamanda libero oynayacak bir oyuncuya mutlaka kadroda yer veriyordu. Bunun en iyi örneği Matthias Sammer oldu. Tanınmamış bir ismide yıldız yapması adetiydi. Bu isme en iyi örnek ise Brezilyalı Elber’dir.

Almanların ünlü teknik adamı Ottmar Hitzfeld, yıllar önce “Bir teknik adamın en büyük hatası, daha önce başarılı olduğu kulübe ikinci kez gelmesidir” demişti. Bu hatayı kendisi Bayern Münih’e ikinci kez gelerek yaşadı. Şubat 2007’de geldiği Bayern’i 2007-08 sezonunda şampiyon yapıp, ikinci gelişinde de başarıyı yakaladıktan sonra görevinden ayrıldı. Temmuz 2008’de İsviçre milli takımını çalıştırmaya başlayan Hitzfeld, 2014’te emekliye ayrılıp kariyerine nokta koydu. Geriye unutulmaz başarılar bıraktı. Bayern Münih ve Borussia Dortmund’la 7 Bundesliga şampiyonluğu yaşayan Hitzfeld, 3 Almanya Kupası ve 2 Şampiyonlar Ligi kupasını kaldırdı.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin