YORUM | ALPER ENDER FIRAT
Son bir hafta içinde Ahmet Taşgetiren, Deva Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Emin Ekmen ve Hayrettin Karaman’ın açıklamaları bir kere daha İslamcı mahallenin iflah olmaz, iflah olmaya da hiç niyeti olmayan, din tüccarı bir hırsızlık güruhu olduğunu gösterdi. Bu hırsızlık öylesine içselleştirilmiş, öylesine benimsenmiş ki karakter haline gelmiş; korkarım ki sır perdesi açılsa, bütün gerçekler ortaya dökülse yine de iflah olmayacaklar.
Ahmet Taşgetiren önceki günkü yazısında ortalıkta dolaşan bir WhatsApp mesajından bahsediyor ve diyor ki “Muhafazakar camia içinde tanınmış hocaların değerlendirmelerinin yer aldığı bir mesaj dolaşıyor. Orada, Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmayalım deniyor,” diyor.
BU YAZIYI YOUTUBE’DA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️
Yani muhafazakar mahallede hocalar, cemaat liderleri, tanınmış kanaat önderleri “Bütün yanlışlarına rağmen bu hükümet giderse yerine CHP gelirse elde ettiğimiz kazanımları kaybederiz” mesajı verip, içinde Taşgetiren’in de olduğu siyaseten kafası karışanlara aklınızı başınıza devşirin diyorlarmış.
Yani bu hocalara göre kazanımlarımızı kaybetmemek için yaşanan her şeyi içinize sindirip AKP iktidarını desteklemeye devam etmek gerekir.
Bu hocalara buradan soralım, AKP iktidarıyla ne tür kazanımlar elde ettiniz de kaybetmekten bu denli korkuyorsunuz.
Devlet yönetimini derin yapıya teslim etme karşılığında arazi rantı, kupon araziler ve kamu ihaleleri üzerinden milyarlarca dolar soygun yapan Doğu Karadeniz çetesi size ne tür kazanımlar sağladı? Tıksırıncaya kadar çaldıkları mallardan attıkları üç beş kemik mi aklınızı başınızdan alıyor yoksa Cemaat’ten çalıp size aktardıkları yurtlar, okullar mı?
Zalim bir ordu tarafından yerle bir edilmiş şehir düşünün, adalet binası, hukuk çatısı, insanlık değerleri yerle bir edilmiş, kentte ayakta hiçbir şey kalmamış, en önemlisi de inanç anıtı tarumar olmuş, bombalar kendisine ait üç beş binaya isabet etmedi diye zalimlere temenna etmek nasıl bir ruh halidir?
Ucuz maaşlara, küçük dünyalık çıkarlara fit olurken Allah’ın ayetlerini ucuza sattığını düşünmüyor olmaları ne acıdır. Ülkenin bütün hortumlarını kendilerine bağlayanlar biraz da size atıyor siz de “Allah’ın indirdiği kitabın bir bölümünü gizlemek karşılığında küçük ufkunuzun küçük torbasını dolduruyorsunuz. Ama bunu yaparken, “Allah’ın indirdiği kitabın bir bölümünü gizleyenler ve onu az bir şey karşılığında satanlar yok mu, onlar karınlarına ateşten başka bir şey doldurmuyorlar. Allah kıyamet gününde onlarla konuşmayacak, onları arındırmayacak! Onlar için elem verici bir azap vardır” (Bakara 174) ayetine muhatap olduğunuzu düşünmemeye, Allah’ı kandırdığınızı zannetmeye devam edin.
Bir cemaat ya da İslami bir organizasyon neden vardır? Bunların var olma sebepleri dini bir görüntü vererek ülkenin zenginlik kaynaklarını kendine devşirmek midir yoksa yaratılmış herkesi Allah’ın mesajına muhatap etmek midir?
İslam’ın mesajını insanlara ulaştırmak gibi bir derdiniz olsaydı, iktidarlar bir olup arkada bıraktığınız enkaza biraz olsun dönüp bakardınız. İktidarla beraber yaptığınız zulümlerin, hırsızlığın, yolsuzluğun, vicdansızlığın nelere sebep olduğuna kafa yormayı denerdiniz. İmansızlığın, deizmin, ateizmin bu topraklardaki en yüksek seviyeye ulaşmasındaki gayretlerinizi önünüze koyup bakardınız.
Siyaseten kafası karışıklara aynı çağrıyı 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra da yapmışlardı, aman iktidar elimizden gitmesin saikiyle verdiğiniz yetki ile üzerinde İslami urba olan tam bir canavar ortaya çıkardığınızı bilmem hatırlıyor musunuz?
DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Emin Ekmen’in 15 Temmuz’dan sonra el konulan yurt ve okullarla ilgili yaptığı açıklamalar hak, adalet, can ve mal güvenliği konusunda görüşlerin Recep T. Erdoğan’dan bir farkının olmadığını gözler önüne serdi.
Din bu güruh için sadece soygunlarına bir kılıftan başka bir şey değil.
Allah’ın ayetlerini ne de ucuza sattılar.
Mesela ahmet taşgetiren diyelim hatalara rağmen, kazanımları yani devleti elinde tutan müslüman olsa, yılmaz özdilde kazanımları yani devleti ahmetin elinden alacak olan chp olsun. Müslüman ahmet diyor ki “laik yılmaz bu devleti elimden almak istiyor, hatalarıma rağmen ben müslümanım ve devlet benim elimden giderse laik yılmazın eline geçecek”. Bu aslında anlaşılabilir birşey fakat bu tez de tutmaz. Öncelikle burada en büyük kazanım müslüman ahmetin hatalarını kabul ediyor olmasıdır. Fakat çelişki şudur ki siz hiç hatalarından ötürü özür dileyeni, af dileyeni, bedel ödeyeni gördünüz mü? Demek ki bu whatsap mesajında bile yalan söylüyorlar, hatalarını gizliyorlar. Hiçbir bedel ödemeden, kendine basamak olarak chp yi kullanarak yoluna devam etmek istemektedir. Yani hatalı kimliğini chp ile örtmeye çalışmaktadır. Hem ellerinde tuttukları devleti daha iyi konuma çıkartamadılar ki. Hatalar yapan müslüman ahmete devleti emanet ettiğinizde, bu emanete nasıl sahip çıkacak? “Emanete sahip çıkamadım, hata ettim” deyip işin içinden sıyrılacak mı? Yoksa şöyle mi diyecek, “emanete sahip çıkamadım ama bu emaneti elimden almayın. Eğer elimden alırsanız devley laik yılmaza gidecek, onun da dün neler yaptığını biliyorsunuz” mu diyecek. Resmen 28 şubatı kullanıyorlar. Yani iyi ki 28 şubat olmuş mu diyelim? Varlıkları 28 şubata bağlı resmen. Eğer gerçekten samimi olsalardı hatalarını düzeltmeye, özür dilemeye ve bedel ödemeye yaklaşırlardı. Bedel ödemekten kaçarken, devlete sıkı sıkıya bağlanmaktadırlar. Bu aşırı devlet sevgisi, devleti kazanım olarak görme, onu yüceltme, onu aşırı isteme, tutku onu putlaştırma olmuyor mu? Yani devlet insana hizmet ettiği ölçüde değerlidir. Bizzat devleti illa elimde tutacağım, onu kimseye vermeyeceğim, o benim olmalı demek devleti eşyalaştırmak demektir. Bencillik demektir. Yani benim elimden kazançlar gidecek, chp alacak demek tamamen bencilliğin zirve yaptığı bir ruh hali demek, mümin hali değil.
Bu yazida bir zamanlar bas taci ettiginizi simdi ayaklar altina aliyorsunuz. Onlara iflaz olmaz derken, kendininizin de bir gun ayaginin kaymayacagindan ne kadar emin yaziyorsunuz boyle!