“Allah belanızı versin!” bile demiyorum artık!

AHMET KURUCAN | YORUM

Sabah gözümü açtım, telefon elimde. İlk haber şu: “47 ilde eş zamanlı baskın, 208 gözaltı.”

Çoğu üniversite öğrencisi, çoğu genç kız.

Ne yapmışlar? Ev ziyareti. Yurt dışı eğitimi. Anne-baba ziyareti. Erasmus programına katılım.

Evet, sadece bunlar! Bak tekrar yazıyorum: Sadece bunlar!

Ve siz bunu almışsınız, büyüteçle bakıp, ters çevirip, yanına biraz da iftira sosu döküp, “terör faaliyeti” etiketiyle servis etmişsiniz. Hem de utanmadan, arlanmadan, bizzat İçişleri Bakanı’nın ağzından.

Bir ülkenin İçişleri Bakanı, sosyal medyada başörtülü kızların evde çay içtiği görüntüleri “örgüt faaliyeti” diye paylaşıyor! Bunu yapan herhangi bir trol değil. Maaşlı bir provokatör değil. Devletin en tepe güvenlik makamında oturan adam.

Sizin adalet dediğiniz şey buysa, sizin güvenlik anlayışınız buysa, sizin devlet dediğiniz şey buysa… Biz bu devletten ne güvenlik ne de adalet bekliyoruz…

Biz bu devletten utanıyoruz! Yıllarca başörtülü kızları ikna odalarında aşağılayan zihniyetle mücadele edeceğiz dediniz. “Bu utanç tekrar yaşanmasın!” dediniz.

Ama siz, o ikna odalarının yerini polis karakolu nezaretleriyle, mahkeme salonlarıyla, hapishanelerle, 6.3’lerle değiştirdiniz!

Bir farkınız kaldı mı sandınız? Bu nasıl bir kin? Bu nasıl bir korku? Bu nasıl bir akıl tutulması? Korktuğunuz ne? 21 yaşında bir kızın Erasmus dönüşü mü sizi tehdit ediyor? Bir annenin kızını yurda uğurlarken ettiği dua mı hedefiniz?

Vicdanınız kaldıysa o söylüyordur size ama bir kere de benden duyun: insanlığızı yitirdiniz. Hem de çok oldu.

Vicdanınız kaybettiniz. Hem de yıllar oldu. Aynaya bakın isterseniz. Endam aynasına ama. Göreceksiniz orada sizde vicdanın, merhametin hatta aklın bile kalmadığını.

Bazen insan sadece tek bir şey demek istiyor: “Allah belanızı versin.”

Ama sonra yutkunuyor. Çünkü beddua bile bir seviyedir. Ve siz, o seviyeye bile layık değilsiniz!

Yazık…

Devletin imkânlarını genç kızların Whatsapp yazışmalarını takip etmek için kullananlara…

Ev sohbetlerinden, kardeş buluşmalarından senaryo yazanlara…

Ve bu hukuksuzluğu sessizce izleyen, bu düzeni içselleştirmiş topluma…

Bugün susanlar…

Unutmayın: Yarın sıra sizin çocuklarınıza geldiğinde kimse konuşmayacak.

Çünkü siz konuşmadınız!

Çünkü siz alıştınız!

Çünkü siz, adaletsizliğe alışmanın adını “devlet ciddiyeti” koydunuz!

Ve biz?

Biz yazmaya devam edeceğiz. Her gözaltı için bir cümle. Her baskın için bir kayıt. Her hukuksuzluk için bir isyan.

Tarih bir gün bu dönemi yazacak. Ve şunu diyecek: Bir sabah, bu ülkenin gençliğini, başörtüsünü, annesini, duasını, eğitimi suç sayanlar oldu.

Ve biz, o sabaha tanıklık ettik.

Keşke etmeseydik.

3 YORUMLAR

  1. Ben sizin yerinize edeyim allah bunu yapanlara, sebep olanlara , destek olanlara, meyledenleri allah kahru perişan etsin çünkü ben artık doldum taştım. Her gün bu çocukların halini görüp acı çekiyorum. Allahım sen dindir artık bu acıları rabbim bizim acımız arşı geçti. Hissisleşmekten korkuyorum. Sen süreci bitir allahım bu masum mazlumlara sahip cık allahım. Sana yalvarıyorum.

  2. Ahmet abi. bu adam 28 Şubat’ta Sarıkaya kaymakamı idi ve köy okullarına kadar adam yollayıp başı kapali kızların başını açmalarını takip ediyordu. sizin anlamadiginiz şey mümin aldanır ama aldatmaz.Bunlar aldatmadi asıllarını yerine getiriyorlar. Ne müslümanlar ne de Türkler. bunu anlamanız lazım hala vicdanlarina seslenerek insanımızın uyanmasını engellemeyin. Türkiye hiçbir zaman ve dönemde muslumanlar ve Türkler tarafından yonetilememis kuruluş felsefesine bu ikisine düşman olan bir devlettir.Bu kafalarimiza kazimazsak heryerde aldaniriz.Anliyorum bizim dilimize yakismiyor ama durum budur

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin