DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Habertürk TV’de Teke Tek programında Fatih Altaylı’nın sorularını cevapladı. Babacan, erken seçim tartışmaları ile ilgili ”2023 Haziran’a kadar bu sistemin dayanmasını zor görüyorum. Seçimi erken yapmak Cumhurbaşkanı tarafından tercih edilebilir” dedi.
“1 Temmuz’dan itibaren yapılabilecek herhangi bir seçime girme hakkını kazanmış durumdayız,” diyen Babacan, “Bizim teşkilatlanmamız rekor hızla gelişen bir süreç oldu. Teşkilatlarımızda görev almak isteyenler, gönüllü olmak isteyenler sitemize başvurabiliyorlar. Oradaki başvurular temel veri tabanımız oldu. Şu anda teşkilatlarımızın yarıdan fazlası bize internetten ulaşan arkadaşlardan oluşuyor. 43 ilde il kongresini yapacak kadar teşkilatlarla ilerlemiş durumdayız. Bizim normalde ulaşamayacağımız internet sitesi üzerinde buluşuyoruz. Bu şekilde Türkiye’nin dört bir yanında Deva Partisi kurumsallaşıyor. Yüzde 35 kadın yüzde 20 genç kotamız var. Kadınlar ve gençler ana gövdede. Her karar mekanizmasında kadın ve gençlerin olmasını arzu ettik. Teşkilatlarımızın en az yarısında görev alan arkadaşlarımız daha önce hiç siyaset yapmamış” ifadelerini kullandı.
Babacan, “Biz hiç diğer partilerden geçiş yapmadık. İstedik ki kendi özgün, siyasi kimliğimizi oluşturalım. Bir süre sonra kapılarımızı açacağız ama düzgün insan olmak kaydıyla. Her partide belli sayıda düzgün insanlar var. Zaman içerisinde olabilir,” dedi.
Birgün’ün aktardığına göre, Hukuk reformu iddiasına da değinen Babacan, şunları söyledi:
“2023 Haziran’a kadar bu sistemin dayanmasını zor görüyorum. Seçimi erken yapmak Cumhurbaşkanı tarafından tercih edilebilir. Şimdi yeni bir şeyler deniyorlar, tekrar reform demeye başladılar, ekip değişikliği yaptılar. Bunun sonuçlarını bir bekleyeceklerdir diye tahmin ediyorum. Ama ne olursa olsun, sonuç olmayacak. Şu andaki yönetim farklı alanlarda U dönüşü yapabilir yapabilir, pragmatist davranabilir. Hukuk reformu olmaz. Yargının bağımsızlığına inanan bir zihniyet yok. Bizim anladığımız anlamda hukuk reformu yapmazlar. Özgürlük, adalet sorunumuz var. Ona inanan bir zihniyet yok şu anda.”
Babacan, parti içerisinde çözüm mücadelesi verdiğini öne sürerek, “2012-13 yılında yüksek gelire çıktım, orta gelir tuzağından bahsettim. Yolsuzlukla mücadele, imar afları konusunda defalarca açıklamalarım var. Kurallı ekonomide ısrarcı oldum. O günkü başbakan, bugünkü cumhurbaşkanının engellediği mali kuralı Almanya kendi hükümetine derç etti. İçeriden çözüm için uğraştık, büyük bir mücadele verdik. Benim gibi düşünen pek çok arkadaşımız. Benim bütün konuşmalarıma, açıklamalara bakın hepsinde bir özeleştiri dozu vardır. 2012-13 yılındaki konuşmalarıma bakın. ‘Bu partinin ismi ak iken, yolsuzlukla mücadelede ciddi bir duruş ortaya konmazsa yarın bu partinin bekası haline gelecek’ dedim. Fakat bir yere kadar. En sonunda ben ve arkadaşlarım baktık ki etkili olmuyor, sessizlik dönemi oldu. Ülkedeki şartlar kötüleşince üzerimizde vebal duygusu oluştu,” ifadelerini kullandı.
Babacan şöyle devam etti:
“Şimdi ekonomide de bağımsız kurumlar var. Merkez Bankası, TÜİK, BDDK’ya asla müdahale edilemezdi benim bakanlığımda. Yargının bağımsızlığı ile söylediklerim sadece lafta değil. Talimatlar verilmişti şöyle yapın diye yapmadım. Başkasının da talimat vermesine izin vermedim. Ayrılma döneminde ister istemez bir sonraki yapıya insanlar bakıyor, o dönemlerde ufak tefek sıkıntılar oldu. ‘Benim ölümü çiğnedikten sonra dokunabilirsiniz Merkez Bankası’na’ dedim. Sonra bağımsızlığı gitti. Anayasa Mahkemesi karar veriyor, alt mahkeme uymuyor. HSK’dan müfettiş geleceğini bilse alt mahkeme bunu yapabilir mi? Ülkenin şartları daha da kötüleşecek. Daha kötü günleri göreceğiz maalesef.”