HABER YORUM | HASAN CÜCÜK
Yabancısı olduğun bir ligde hem de kiralık olarak geldiğin sezonda gol kralı oluyorsun. Oynadığın takım uzun süre zirvenin bir numaralı adayı iken, son dönemeçte peş peşe puan kayıplarıyla şampiyonluğu kaçırıyor. Dahası, takımın aldığı cezadan dolayı Şampiyonlar Ligi’ne gidemiyor. Tam bu sırada seni Avrupa’nın yükselen takımlarından biri istiyor. Alexander Sörloth olsan kararın ne olur? Türkiye Süper Ligi mi, Almanya Bundesliga mı? Bir başka deyişle Trabzonspor mu, RB Leipzig mi?
KULÜPLER KARAMSAR TABLO ÇİZİYOR
Milli takımın kadrosuna bakıp gelecek adına ümitli olduğumu dün yazdım. Bugün meseleye kulüpler düzeyinde bakmak istiyorum. Milli Takım ne kadar ümit vaat ediyorsa, kulüplerimiz o kadar karamsar bir tablo çiziyor. Borç batağında debelenip duran takımlar, çareyi geleceklerini bankalara ipotek etmekte buldu. Yöneticilerin işbilmezliğini iyi değerlendiren AKP rejimi, futbol üzerinde mutlak hakimiyeti kurmak adına kamu kaynaklarını kulüplere açtı. Çiftçiye ucuz kredi vermek için kurulan Ziraat Bankası’nın, Demirören Grubu’nu verdiği krediyle medya devi yapması gibi, bankalar da milyonlar alan futbolcuların mağdur olmaması için kulüplere kredi musluklarını açtı. Bankalar derken, kamu bankalarını kast ediyorum elbette.
Bu arada ekonomik çöküntü yaşayan kulüplere, bir darbe de pandemi vurdu. Seyirci gelirinden olunca, çıkış yolu eldeki maliyeti yüksek oyuncuları çıkarmakta bulundu. Yattığı yerden milyonlar kazanan oyuncuları göndermek pek kolay olmuyor. Kim rahatını bozmak ister ki? Ne skor ne oyun katkısı yapmış ‘yerli’ oyunculara ödenen milyonları görünce, kulüplerin neden iflas noktasına geldiğini anlıyoruz.
Çare belli: Edirne dışında başarılı olmak ve Avrupa’ya oyuncu satmak. Ancak Avrupa kupalarında hüsran yaşadığımız bir dönemden geçiyoruz. Geçen sezon Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor gruplarında sonuncu oldu. Bu yıl Beşiktaş, PAOK’a 3-0 yenilip, Şampiyonlar Ligi rüyasını bitirerek ‘Batı cephesinde değişen bir şeyin olmadığını’ gösterdi. Edirne dışında boy gösteremeyince, oyuncu satmak da zorlaşıyor. Transferler daha çok Süper Lig içinde kalıyor. Çoğu da bonservisi olmayan oyuncular. Bir de maaş maliyetinden dolayı elden çıkarmak için fırsat kollanan isimler.
KAÇ KENDİNİ KURTAR SÖRLOTH!
Manzara bu. Sörloth olsanız kararınız ne olur? Sadece 5 yıldır Bundesliga’da mücadele eden bir ekip RB Leipzig. Bu 5 yılın 4’ünde ligi ilk 4 içinde bitirip Şampiyonlar Ligi bileti almış. 33 yaşında olmasına karşılık büyük işlere imza atan Julian Nagelsmann yönetiminde Avrupa’nın devlerine kafa tutan bir takım kurulmuş. Şampiyonlar Ligi’nde yarı final oynaması asla tesadüf değil. Kadrosuna kattığı genç oyuncuların yıldızı parlıyor. Daha sonra dev kulüplerin gözdesi oluyorlar.
Takımın golcüsü Timo Werner, geçen ay 53 milyon Euro’ya Chelsea’ye gitti. 24 yaşındaki Alman golcü 2016’da yalnızca 14 milyon Euro bedelle kulübe gelmişti. Adı yalnızca Chelsea ile değil Real Madrid başta olmak üzere pek çok dünya deviyle anılıyordu.
Şimdi, takımın bir numaralı golcüsü gitmiş ve genç hocası seni istiyor. Hem Bundesliga’da zirveye oynuyor hem de Şampiyonlar Ligi’nde yarı final başarısı gösteriyor. Süper Lig’de kalsan ne olacak? Attığın 24 gol, yaptığın 9 asist takımımın şampiyon olmasına yetmemiş. Kulübün çalkantılı bir sezon geçirmiş. Şampiyonluk favorisi bir takım sezonda 3 hoca değiştirmiş. Stajyer hocanın durumu ne olur belli değil. Dahası takımın iki önemli ismi ayrılmış. Daha ilk sezonunda gol kralı olduğun bir lig gelişimine katkı sağlayabilir mi? İstanbul kulüplerinde oynayan yabancıların en az 2-3 milyon Euro aldığı yerde senin ücretin 1,5 milyon Euro ise kararın ne olur?
Sadece Sörloth değil, geleceğini düşünen tüm genç yetenekler Süper Lig’den ayrılmanın çaresine bakmalı. Neydi o meşhur slogan? Ha hatırladım, “Biz, bize yeteriz!” Bırakalım genç yetenekler gelişimlerini tamamlayacakları kulüp ve liglere gitsinler. Biz kendi aramızda top çevirip duralım. Arada bir “Avrupa’nın en kaliteli 6. ligiyiz” geyiğini yapmayı da ihmal etmeyelim.