İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na verilen hapis cezası ve siyasi yasak kararına sert tepki gösterdi. Partisinin grup toplantısında konuşan Akşener, “Bu karar, Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim gündemidir. Bu karar, millet iradesine yapılmış, vesayetçi bir müdahaledir. Bu karar, Türk demokrasisine vurulmuş bir darbedir. Siz çökmeye alışmışsınız. Ama biz buradayken İstanbul’a çökmenize, asla izin vermeyeceğiz!” dedi.
İYİ Parti lideri Meral Akşener’in açıklamalarından önemli bölümler şöyle:
6 YAŞINDAKİ BİR ÇOCUK AÇLIKTAN, İŞKENCEDEN ÖLÜYOR, SİZ BOSTAN KORKULUĞUMUSUNUZ?
Ucube bir sistemle koskoca Türk devletini bir kişiye amade edeceğini düşünenlerin sebep olduğu bu krizin sonuçlarını hayatımızın her alanında hissediyoruz. Bu ülkede 6 yaşındaki çocuklar bir gün tecavüzün, bir gün açlığın, şiddetin ve işkencenin konusu olabiliyor. Bunu yaşatanlara yuh olsun, yazıklar olsun!
Nur Elif’e bunları reva görenler vicdansızları Allah’a havale ediyorum. ‘Zaten anne-babası cezaevindeymiş, her şeyden iktidarı suçlamayın’ diyecekler. Bu ülkede bir çocuk öldü hem de açlıktan. Daha önce de çocuklarını ısıtamadığı için kendisini öldüren bir anne vardı.
Çocuklarımıza sahip çıkmak iktidarın görevi değilse kimin görevidir. Siz bostan korkuluğu musunuz? Sadece kendi zenginliğinizi sağlamak için mi oradasınız? O koltuklarda sarayda sefa sürüp, özel uçakla maça gitmek için mi oturuyorsunuz? Sen bu memlekette varlık içinde yaşarken, sefa sürerken yokluktan ölen çocuklarımız için senden hesap soracağım.
NEBATİ’YE TEPKİ: BU NE UTANMAZLIKTIR!
Türkiye’nin en yakıcı meselelerinden biri olan EYT’li kardeşlerimizin durumuna ilişkin sorulan bir soruya, “EYT mi?” diye cevap veren Nebati Bakan, birbirinden ciddiyetsiz açıklamalarına geçtiğimiz günlerde bir yenisini daha ekledi. Çıktı, hiç utanmadan, zerre sıkılmadan bu milletin gözünün içine baka baka, “Asgari ücretliye de, memura da, emekliye de, ne verilse haklarıdır. Dar gelirliye, fakir fukaraya vermek, bereket getirir” dedi.
Yanlış duymadınız. Aynen böyle dedi. Bu ne cürettir! Bu ne utanmazlıktır! Bu ne saygısızlıktır!Hayırdır Sayın Bakan, sadaka mı dağıtıyorsunuz? Lütufta mı bulunuyorsunuz? Kendinize gelin!
SEÇİMİ İPTAL ETTİRDİLER, BİR KİŞİ BİLE YARGILANMADI
Hatırlayın, 31 Mart İstanbul seçimlerini, düzmece yalanlarla iptal ettiler. Sandıkların güvenliğinden kendileri sorumluyken, muhalefeti, hile yapmakla suçladılar. Üzerinden, 3 buçuk sene geçti. Tek bir kişi bile yargılanmadı. Kuyruklu yalanlarını destekleyecek, tek bir delil bile bulanamadı.
Ama, siyasi tarihimize, bu kara lekeyi sürenler, utanmadılar. Milletimizden, bir özür bile dilemediler. Peki sonuçta ne oldu? Millet iradesi yok sayıp, demokrasiye indirmeye çalıştıkları, darbenin karşılığında, İstanbul’u bir kere değil, tam iki kere kaybettiler.
BELLİ Kİ HALA AKILLANMAMIŞLAR
Belli ki, hâlâ daha akıllanmamışlar… Hâlâ daha hezimeti hazmedememişler. Hâlâ daha millet iradesini kabullenememişler. Hâlâ daha demokrasiyi içselleştirememişler. Ve bu sefer de inan olsun, göreceksiniz Türkiye’yi kaybedecekler…
Nitekim, geçtiğimiz çarşamba günü, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız, Ekrem İmamoğlu hakkında verilen, hapis ve siyasi yasak kararıyla AK Parti iktidarının; millet iradesini bastırmaya çalışan, bir vesayet rejimi olduğu, bir kez daha, gözler önüne serildi.
Yargıyı, demokrasiye karşı, bir sopa olarak kullanan 28 Şubat zihniyetinin, günümüzdeki temsilcisi olduğu bir kez daha açığa çıktı. Seçimle alamadıkları İstanbul’u, hatta düzelteyim, seçimle alamayacakları İstanbul’u, yargı yoluyla almak için, yine bir rezilliğin, peşine düştüler. Kadınlara “sürtük” demenin, suç sayılmadığı bu ülkede, İçişleri Bakanı’nın “ahmak” sözünü iade etmek, suç sayıldı.
KARARIN AÇIKLANMASINA İKİ GÜN KALA DAVANIN HAKİMİ DEĞİŞTİ
Belediye Başkanı’na “ahmak” demek meşru; ama ahmak sözünü iade etmek, suç sayıldı. Aslında, haziran ayında görülen davada, yargı kararını vermişti. Kararın açıklanmasına, iki gün kala, davanın hakimi değişti. Yani, seçimleri iptal ettikleri gibi, hakimi de iptal ettiler. Sonra da, bu saçmalığa ceza verecek bir hakim bulmak için, tüm Türkiye’yi taradılar.
Ve sonunda, AK Parti teşkilatıyla, boy boy fotoğrafları olan bir hakimi, davanın başına atadılar. Sonuç? Sonuç ortada. Planlı ve programlı bir şekilde, siparişle çıkartılan, absürt bir ceza kararı… Bakın, altını çizerek söylüyorum: Bu karar, Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim gündemidir. Bu karar, millet iradesine yapılmış, vesayetçi bir müdahaledir. Bu karar, Türk demokrasisine vurulmuş bir darbedir!
EY YENİ ŞAFAK, EY AKİT
Ben de 14 Aralık’ta, bu borcun gereğini yapmak için yola çıktım. İstanbullunun iradesine, vurulmaya çalışılan darbeye karşı, tıpkı 2019’daki gibi, Ekrem kardeşimizle, omuz omuza durmaya gittim. Bundan yirmi sene önce, yaşadığı haksızlık karşısında, nasıl Sayın Erdoğan’ın yanına koştuysam, bu sefer de Ekrem kardeşimin yanına koştum.
Ey yeni Şafak’ın sahipleri gece yarısı eviniz armaya çalışıldığında avukatınız kimseyi bulamamıştı bula bula beni bulmuştu ben de oradaydım. Ya ey Akit, 1999 hatırlıyor musunuz? Panik içinde Kocaeli’nden milletvekili adayı olan eski İçişleri Bakanı Meral Akşener’i arayıp ‘Abla ne olursun bizi bir gürültüyle ziyaret et’ dediğinizde seçim çalışmayı bırakın İzmit’ten sizi ziyarete gelmiştim hatırlıyor musunuz?
Çağıra çağıra beni çağırmıştınız, çünkü hepsi korkaktı. Bundan 20 sene önce, nasıl Emine Hanım’ın yanına koştuysam, bu defa da Dilek kızımın yanına koştum. Linç edilmeye çalışıldığında, Nasıl Kemal Kılıçdaroğlu’nun yanına koştuysam, bu defa da, Ekrem İmamoğlu’nun yanına koştum.
HEDEFİNE MANSUR YAVAŞI KOYARSA…
Şayet bu kafa yarın da hedefine, Mansur Başkan’ı koyarsa; Bu sefer de, bir saniye düşünmeden, bir dakika gecikmeden, onun yanında dimdik dururuz. Bugün nasıl ki; ‘Saray sizinse, Saraçhane bizimdir!’ dediysek; Gerekirse, ‘Beştepe sizinse, Ankara bizimdir!’ demeyi de çok iyi biliriz.
Eğer ki onlar; seçim kazanma uğruna, tehdit gördüğü herkesi, bertaraf etmeye ant içtiyse biz de milletin sevgisini kazanmış herkesin yanında, kaya gibi durmaya, Türk Milleti’nin huzurunda, ant içtik!
ERDOĞAN’A: “KORKUYORSUN!”
Umutsuzluk, hakim olsun istiyorlar. Millet dayanışma gösteremesin, herkes, kendi derdine düşsün istiyorlar. Ama, çok önemli bir gerçeği unutuyorlar. Hep söylerim: Gerçeklerin, mutlaka ortaya çıkmak gibi, çok güzel bir huyu vardır. Buradan, kendisine hatırlatmak istiyorum: Kendi derdine düşen sensin, Sayın Erdoğan! Korkuyorsun!
İSTANBUL’A ÇÖKMENİZE ASLA İZİN VERMEYECEĞİZ
Ve biliyoruz ki, iyilerin görünmez orduları vardır. Bu yüzden milletin iradesine, cesaretle sahip çıkacağız. Milletin, sandıkla emanet ettiği iradeyi, ucuz numaralara, kurban ettirmeyeceğiz. Siz çökmeye alışmışsınız. Ama biz buradayken İstanbul’a çökmenize, asla izin vermeyeceğiz! Size göre demokrasi bir araç olabilir.
Adamlar ülkeye çökmüş, siz ne ise yarıyorsunuz.
“Nur Elif’e bunları reva görenler vicdansızları Allah’a havale ediyorum.” Bunu sokakdaki vatandaş olarak ben söyleyebilirim. Senin böyle bir seçeneğin yok, sana ne diye oy verdik biz. Sen hesap sormayacaksın da kim soracak!?