İyi Parti lideri Meral Akşener, CHP’ye ‘müstakil’ bildiri üzerinden yüklendi. ‘Müstakil’ bildirinin PKK’yı sevindirdiğini söyleyen Akşener, AKP’yle aralarında bir birliktelik olduğu, ‘AKP’ye yanladığı’ iddiasını yalanladı. Akşener, geçtiğimiz günlerde kendi partilerinden AKP’ye geçen Milletvekili Nebi Hatiboğlu’nu hatırlatarak, şunları söyledi:
- Bizim hür ve müstakil olmamız bazı şeyleri ortaya çıkardı. Hani her konuda biz suçluyduk? El sıkışın kardeşim, el sıkışın. Dürüst, açık bir şekilde DEM’le el sıkışın. Sizin elinizi tutan mı var? Hemen bütün her yeri alın. Görelim bakalım neymiş dünya.
- Benzer bir Meclis bildirisini, DEM’in izmalamasını beklemiyoruz ama buradan da bir cingar çıktı. Dün bir toplantı oldu ,o toplantıda bu 3 siyasi parti imza atacak, diğer siyasi partiler imza atmayacak… Bu parçalı görüntüden vazgeçildi, burası çok enteresan… Numan Kurtulmuş’un imzasıyla ortak tezkere Meclis’e sunuldu, ilginç bir biçimde ayrı bir bildiri yayımlayanların hepsi bu tezkereyi destekledi. Soru şu; karın ağrısı İYİ Parti miydi?
- Eğer AK Parti’yle bir el sıkışmamız olsa izi, bizden ayrılan, bizi çok üzen, bizi kandırmış hissettiğimiz bir milletvekilinin, bizden seçilip koşa koşa AK Parti’ye geçip, Eskişehir’e belediye başkan adayı gösterilmesi mümkün olur muydu? Anlaşma olsaydı, böyle bir şey olabilir miydi?
- Şahsıma hakarettir bu… Çünkü bu arkadaşımız temayülle gelmiş, koymuşuz seçilmiş. Temayülle gelmiş… Hadi beni geçtim; yahu oradaki insanların, üyelerin kandırıldığı bir sistem bu… İnanıyorum ki Eskişehir dümenci bir insanı da seçmeyecektir.
- Demek ki biz kimseye yanlamıyoruz ama yahu nasıl bir dünya bu! Her iki tarafın da argümanları aynı… Bunların her birini ahlıksızlık olarak görüyorum ve gereğini yapmayan namerttir. İstediğiniz kadar zırlayın, bağırın, çağırın; hür ve müstakil olarak gidip, üçüncü yolu açıp, bu milletin sesi olacağız ve kazanacağız.
- Her terör saldırısından sonra da ‘kanları yerde kalmadı, intikamımızı aldık, ayakkabı numaralarına kadar biliyoruz’ hamasetini de doğru bulmuyoruz. Devlet intikam almaz; gereğini yapar. Eğer ki 40 yıl sonra bile hala evlatlarımızı teröre şehit veriyorsak, yapmamız gereken şey strateji değiştirmektir.
- Teröre sözüm ona çözüm bulmak için siyasi arayışlardan (çözüm süreci) bahsetmiyorum. Bu yönde atılan her adım, Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluşuna yönelen birer kurşun olarak geri dönecektir. Bahsettiğimiz strateji değişikliği sahada ve dış politikada atılacak bazı adımları içeriyor. İran, Irak’la anlaşmaya vardı ve bu adımları gayet iyi atabildi.
- Öncelikle Irak topraklarında bulunan terör bölgelerine karşı gereken adımı atmalıyız. Buradan iktidara sormak istiyorum; Irak’ta bölgesel yönetimle görüşüyorsunuz… Bu konuda adım atmaları için neden uyarıda bulunmuyorsunuz?
- Aynı şekilde Suriye’ni kuzey doğusunda PKK varlığının ortadan kaldırılması için tüm imkan ve kabiliyetlerimizi kullanmıyorsunuz?
- Neden bir taraftan Rusya’nın, ABD’nin PKK, PYD’nin varlığını kabul eden politikaları karşısında net bir tavır koyamıyorsunuz. Terörle mücadeyi suçlu arayarak yürütemezsiniz. Terörü gerçekten kökünden söküp atmak istiyorsanız, devlet aklını çalıştırmak, gerekirse strateji değiştirmek zorundasınız.