Akşener, Çiller’in dolduramadığı koltuğa talip!

M. AHMET KARABAY | YORUM

İYİ Parti’nin Kurucu Genel Başkanı Meral Akşener, Beştepe Sarayı’na gidip Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile görüştükten sonra hakkında pek çok şey söylenip yazıldı. Dün övenlerin, bu ziyaretten sonra Akşener’i yerden yere vurmaları ayrı not edilmesi gereken bir nokta. Ama unutmayın Meral Akşener aslında AK Parti ile yollarını hedef olarak hiç ayırmadı.

Konu siyaset ama yine ekonomist bir isimden alıntı yaparak başlamak istiyorum. Eski Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarı Mahfi Eğilmez, “Son bahara kadar kur sabit kalır mı?” sorusuna yanıt verirken, ülkenin durumunu anlatmak için, “Her an köşeden ters yöne girmiş bir kamyon çıkacakmış gibi tetikte olmak zorundasınız!” yorumunu yapmıştı.

Türkiye’de siyaseti takip ederken debu ihtimali göz önünde bulundurmak zorunluluğu var. Toplumun önünde siyaset yapanların nerede, ne zaman yön değiştirip ters istikamete döneceğini bilemez hale gelindi. Bunun temelinde Erdoğan’ın ülkede bütün kurum ve kuruluşları yok etmeye çalışıp ‘Tek Adam’ rejimini oturtması var. Hemen bütün siyasetçiler, Beştepe Sarayı ile uyumlu hareket etmeden bir fonksiyonlarının olmadığını var sayıyorlar.

Bundan dolayı da iş birliklerini ya BBP Genel Başkanı Mustafa Destici gibi doğrudan teslim olmak şeklinde yapıyorlar ya da aşırı muhalif görünerek iş birliği içinde oluyorlar. Tıpkı Erdoğan’ın aşırı Batı karşıtı görünerek İngiltere ve ABD’ye hizmet etmesi gibi. (Bu konuda Kerim Has’ın ‘Kerim ile Kremlin’ konuşmasını izleyebilirsiniz) 

Meral Akşener’in Beştepe ziyareti sonrasında medyada hep sağ siyasetçilerin dönekliğinden söz edildi. Bu yanlış değil. Ancak bu ülke kendini yıllarca “sol” tarafta gösterenlerin de farklı olmadığını gördü.

  • CHP MKYK’sında görev yapan, Deniz Baykal’ın nikah şahitliğini üstlendiği Korkmaz Karaca’nın Saray yolculuğu bu cümleden idi.
  • Baykal CHP Genel Başkanlığından ayrıldığında canlı yayında gözyaşı döküp ardından soluğu Erdoğan’ın yanında alan Savcı Sayan benzeri bir yolculuk yaptı.
  • Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı yürüttüğü sırada yaptığı çıkışlarla kimi çevrelerce “solun yeni lideri” olarak lanse edilen, sonra da Saray ile iş birliğine girip KKTC Büyükelçiliği görevine atanan Metin Feyzioğlu benzeri bir yöntem izledi.

MERAL AKŞENER HEP YANLIŞ ANLAŞILDI

Meral Akşener önceleri milliyetçi kökenli bir akademisyen, sonra da aynı gelenek çerçevesinde siyaset yapan bir isim oldu. DYP’ye gireceği zaman MHP’nin kurucu lideri Alparslan Türkeş’ten izin alarak gitmişti. 4 Temmuz 2001’de AK Parti’ye katılacağı zaman izin alacağı lideri hayatta değildi.

AK Parti kuruluş aşamasındayken yeni harekete katılıp Abdullah Gül ve Abdüllatif Şener ile basın toplantısı düzenlemişti. Ülkücü gelenekten geldiği hatırlatıldığında Akşener, “Erdoğan ailece görüştüğüm dostum!” karşılığını vermişti. Akşener’in katılması, kurulacak partinin dört eğilimi bir araya getirirken “milliyetçi kanadı” oluşturacağı yorumlarının yapılmasına neden olmuştu. Akşener sonra AK Parti’de kalmayıp ayrılmayı seçmişti.

Siyasilerle ilgili portre yazıları yazdığım sırada Asenalıktan merkez sağa yürüyen lider Meral Akşenerdiye Akşener’in kısa biyografisini kaleme almıştım. Bu yazı yorum katmadan yazılmıştı. Akşener hakkında ilk kez 8 Temmuz 2021’de Erdoğan’ın MHP’nin yerine İYİ Parti’yi mi ikame edeceğini irdeleyen bir yazı yazmıştım. Erdoğan’ın MHP’ye şiddetle ihtiyacı olduğunu ama Devlet Bahçeli’ye hiç güvenmediğini anlatmış, bundan dolayı da bir stepne arayışında olduğunu dile getirmiştim.

Bu köşeyi takip edenler iyi hatırlayacaklar. Altılı Masa’nın en güçlü olduğu ve toplumsal barışa giden yolda her ay yeni bir adım atıldığı günlerde, 9 Eylül 2022’de Millet İttifakı’nın zayıf halkası kopma noktasında diye yazmıştım.

Sabrınızı fazla zorlamadan bir hatırlatma daha yapmak istiyorum. Bu yazılar, Akşener Millet İttifakı’nın sarsılmaz parçası gibi göründüğü dönemde yazıldı. Bu uyarıları yaptığım dönemde yakın çevremden bile eleştiriler aldım. Eşim, biraz da feminist bir yaklaşımla, uyarı yazılarımı okuduğunda Akşener’e haksızlık ettiğimi söylüyordu.

O dönemde net uyarılar yapan bir isim daha vardı. İYİ Parti’de bir dönem görev yapan Aytunç Çıray idi. Çıray, iddiasını bir adım daha ileri götürüp “Erdoğan’ın Meral Akşener aracılığıyla Millet İttifakına sızdığını” söylemişti.

AKŞENER, ÇİLLER’İN DOLDURAMADIĞI KOLTUĞA TALİP

Erdoğan, prestijinin hızla erozyona uğradığı dönemde merkez sağın eski liderlerinden Tansu Çiller’in bir şekilde yanında yer almasını sağladı. Başbakanlık yapan ve DYP’nin liderliğini üstlenen birinin kendisine katacağı çok şey olacağını düşünen Erdoğan, Çiller’den beklediği faydayı alamayacağını kısa sürede gördü.

Bunun birkaç nedeni vardı. Birincisi Tansu Çiller, bu ülke insanını hiç tanımadı. Dahası tanımak gibi bir kaygısı da olmadı. Süleyman Demirel gibi Anadolu’nun ücra beldelerinde görev yapan partilileri bile tanıyan birinin koltuğuna oturduğu dönemde bile farklı değildi. Çiller’in ikinci handikabı ise 80’e yaklaşan (78 yaşında) yaşı idi. Çiller’in bir başka çıkmazı da sadece gayrimenkullerinin imar durumlarını düzenlemek için iktidara yaklaşmış olması idi.

Meral Akşener, yeni saç rengi ve imajı ile kamuoyu önüne ilk kez ne tesadüf ki Çiller’in eşi Özer Çiller’in cenazesinde görüldü. Hemcinsi gözüyle Nevşin Mengü, Akşener’in Erdoğan ile görüşmesini değerlendirirken, “Bir kadın saç rengini değiştirdiyse mutlaka bir şeyler vardır.” diye yorumladı.

‘NAMUS VE ŞEREF’ ÜZERİNE VERDİĞİ SÖZ

Geçen yıl yapılan Cumhurbaşkanlığı Seçimleri öncesinde Akşener, gençleri “Bu seçimi kaybettiğimiz takdirde bu ülkede nefes alamayacaksınız.” diye uyarmıştı. Akşener’in söylediği şeyler yalnız bu kadar değildi. Akşener, Altılı Masa’yı devirip geri döndüğü ve hakkında Cumhur İttifakı ile gizli iş birliği yaptığı iddialarının dillendirildiği günlerde “namusu ve şerefi üzerine” yaptığı bir yemin vardı: “Ölüm olsa da sonunda mücadele etmezsem namerdim. Öldürülsem de, tehdit edilsem de, tek kişi kalsam da bu mücadeleden dönersem namussuzum, şerefsizim. Bu da Müslüman bir Türk kadınının sözüdür, yeminidir.”

Akşener’in bu konuda söyledikleri bununla sınırlı değil. Hiçbir zaman Cumhur İttifakı ile iş birliği yapmayacağını, elini kafasına namlu gibi dayayarak dile getirdiği zamanlar oldu.

Akşener, 31 Mart seçimlerinde İYİ Parti’nin eriyip gitmesi üzerine sorumluluğu üzerine alıp görevi bıraktı. Şimdi partinin dümeninde Müsavat Dervişoğlu var ancak, halen Meclis’te İYİ Parti çatısı altında bulunan bütün milletvekillerinin seçimini Meral Akşener yaptı.

Duyduğuma göre 36 milletvekilinden 25 kadarı Akşener’e sadık durumda. Bunu bilen Beştepe Sarayı’nın mukimi, yapmak istediği yeni anayasa çalışmalarında Akşener’in desteğini istiyor.  Bu davetin dışa yansıyan şekli bu.

Bu iş birliği Akşener’in Bahçeli sonrası MHP’nin başına geçmesi projesine dönüşür mü? Bunu zaman gösterir.

Uzun lafın kısası. MHP lideri Bahçeli, 2020 Aralık ayında Akşener’e bir çağrı yapmış ve “Dön evine bitsin bu çile” demişti. Bahçeli’nin çağrısının olduğu sıralara denk gelen bir başka çağrı da Erdoğan’dan gelmişti. Erdoğan, Akşener için “Meral Akşener’e yakışan evine, yuvasına dönmektir” diye konuşmuştu.

Akşener, Beştepe Sarayı’nda Erdoğan ile buluşmasında, “Biz hep evimizdeydik. Bilen biliyordu” mesajı vermiş oldu.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

2 YORUMLAR

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin