HABER İNCELEME | YUSUF DERELİ
Tr724 ÖZEL | AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, Afrika ziyareti öncesinde Elazığ depremiyle ilgili yaptığı açıklamada gündem oldu. İktidarları döneminde depremlere yönelik ne gibi hazırlıklar yapıldığının sorulmasını ‘ahlaksızlık’ olarak yorumlayan Erdoğan, “Depremi durdurma şansımız var mı?” diye sordu. Oysa ki hiç kimse AKP iktidarından ‘depremi durdurmasını’ istemiyor. İstenen şey, depremin zararlarını en aza indirecek ‘kentsel dönüşüm’ çalışmalarının hayata geçirilerek, mevcut yapı stoğunun en kısa zamanda ‘depreme dayanıklı’ hale getirilmesi.
Peki AKP iktidarı 17 yılda bu konuyla ilgili ne yaptı?
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un geçtiğimiz yıl şubat ayında yaptığı açıklamaya göre, Türkiye’de yenilenmesi gereken 6-7 milyon konut var. 2012 yılında başlatılan Kentsel Dönüşüm Seferberliği kapsamında Şubat 2019’a kadar ise 590 bin konut dünüştürüldü. Yılda ortalama 84 bin 285 konut! Murat Kurum’un açıklamalarına göre 7 milyon konuttan yılda 300 bini ancak dönüştürebilecek. 2023’e kadar ‘dönüştürülmesi’ hedeflenen konut sayısı 1,5 milyon. Bu hesapla Türkiye, (eğer hedefler tutturulursa) 20 yıla kadar depreme hazır hale gelecek! 2002 yılında iktidara gelen AKP, 37 senede ülkeyi depreme hazırlamış olacak!
Elazığ’da yaşanan ve 41 kişinin hayatını kaybettiği 6,8’lik deprem tartışmaları da beraberinde getirdi. AKP iktidarına yönelik eleştirilerin artması, rejimin sözcülerinin tepkisine neden oldu. İlk olarak İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, ‘provokatif paylaşımlarda’ bulunan sosyal medya kullanıcılarıyla ilgili soruşturma başlatılacağını açıkladı. Ardından başsavcılık ‘soruşturma başlatıldığını’ duyurdu. Son olarak dün, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan konuştu. Afrika ziyareti öncesi soruları cevaplayan Erdoğan, iktidara yönelik haklı eleştirilere ‘aşırı’ tepkiliydi.
ELEŞTİRİYE ‘SIFIR’ TAHAMMÜL!
AKP iktidarının ‘depreme hazırlık’ politikasını eleştirenlere ağır ifadelerle yüklendi. Çok gergindi. İktidarın 17 yılda bu konuyla ilgili ne yaptığını soranları ‘ahlaksızlıkla’ suçladı. Erdoğan, “Sosyal medyada insanı tahrik eden ahlaksız mesajlar var. Örneğin 20 yıldır bu hükûmet ne yapmış yazanlar… Depremi durdurma şansımız var mı?” ifadelerini kullandı. Neydi Erdoğan’ı bu kadar kızdıran?
HİÇ KİMSE ‘DEPREMİ DURDURUN’ DEMİYOR!
Öncelikle hiç kimsenin AKP rejiminden ‘depremlerin durdurulması’ talep ettiği yok! Yıllardır vergi veren insanlar, haklı olarak depreme pazırlık için ödedikleri 67 milyar TL’lik ‘Özel İletişim Vergisi’nin nasıl kullanıldığını öğrenmek istiyor. AKP iktidarının 17 yılda depremlerin zararlarını en aza indirmek için ne yaptığını sormak neden ahlaksızlık olsun? İnsanlar, depremin zararlarını en aza indirecek ‘kentsel dönüşüm’ çalışmalarının hayata geçirilerek, mevcut yapı stoğunun en kısa zamanda ‘depreme dayanıklı’ hale getirilmesini istiyor. Yeni yapılacak konutların da yine depreme dayanıklı olarak inşaa edilmesi talep ediliyor.
7 MİLYON KONUT DÖNÜŞTÜRÜLMEYİ BEKLİYOR
AKP’nin deprem hazırlık çalışmalarıyla ilgili ne yaptığını Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Şubat 2019’da açıklamıştı. Kurum, Kentsel Dönüşüm Eylem Planını duyuran ve 6-7 milyon konutun riskli olduğunu ve acilen yıkılması gerektiğini söylemişti. Söz konusu konutlardan acil, öncelikli denilen 1,5 milyonunun dönüşümünün 5 yıl içerisinde sağlanacağını anlattı o toplantıda. Kurum’un açıklamasına göre yılda 300 bin konut dönüştürülecek! Kurum, “Önümüzdeki 20 yıllık süreçte artık Türkiye’de riskli bina, deprem korkusu yaşayan vatandaşımız kalsın istemiyoruz.” demişti.
7 YILDA 590 BİN KONUT DÖNÜŞTÜRÜLDÜ
Peki, yılda 300 bin konut ‘dönüştürülebilir’ mi? 2012 yılında başlatılan Kentsel Dönüşüm Seferberliği kapsamında şubat 2019’a kadar 590 bin konutun dünüştürüldü. 7 yılda sadece 590 bin konut dönüştürülmüş. Yılda ortalama 84 bin 285 konut! Ancak Murat Kurum, önümüzdeki süreçte yılda 300 bin konutu dönüştüreceklerini iddia ediyordu. Bugüne kadar yılda ancak 84 bin civarında konutu dönüştürebilen AKP rejimi, 6-7 milyon konutun dönüşümünü 20 yılda tamamlamayı düşünüyor. Peki Türkiye’nin o kadar vakti var mı?
81 İLİN 55’İ BİRİNCİ DERECEDE DEPREM BÖLGESİNDE
Türkiye, depremselliği yüksek olan bir bölgede yer alıyor. İki önemli ve aktif fay hattı üzerinde. Bunlardan birincisi Kuzey Anadolu Fay Hattı. Bingöl Karlıova’dan başlayarak Marmara denizine kadar gidiyor. Uzunluğu yaklaşık 1.200 km. Genişliği ise 100 metre ile 10 km arasında değişiyor. İkinci önemli fay hattı ise Elazığ depreminin yaşandığı Doğu Anadolu fayı. Uzun süredir suskundu, yeniden harekete geçti ve uzmanlara göre bu hayra alamet değil. Antakya- Amik Ovasından başlayan DAF, Karlıova civarında Kuzey Anadolu Fayı ile birleşiyor. Yaklaşık 600 km uzunluğunda. Geçmişte 7,5 şiddetinde depremlerin yaşandığı bir fay zonu. İşte Türkiye bu iki fay boyunca hareket ediyor. 81 ilin 55’i birinci derece deprem bölgesinde. Buna rağmen ülkedeki 20 milyon yapı stokunun 13 milyonu kaçak!
Algı iyiyse, sorun yok!
Her depremden sonra konu bir kaç gün tartışılıp, ardından soğumaya bırakılıyor. Ulusal Deprem Konseyi tarafından yayınlanan Deprem Zararlarını Azaltma Ulusal Stratejisi’ni (Nisan 2002) hatırlayan var mı? Oradaki stratejilerin ne kadarı uygulandı? Ya da Deprem Şurası’ndan alınan kararları (Eylül 2004) kim hatırlıyor? Bunlar gibi çok sayıda önemli çalışma yapıldı. Ancak hiç bir zaman sonu gelmedi. Bakanlıkların tozlu raflarında unutuldu gitti.
Zira AKP iktidarı için önemli olan ‘algıyı yönetmek.’ Algı iyiyse sorun yok. Algı yönetme işini de iktidara yakın gazete ve televizyonlar yapıyor. Cevval bir muhabir, dağıtılan 3-5 çadırdan birini bulup, “Nasıl, mutlusunuz değil mi? Huzurlusunuz. Oh sıcacık çayınız da var! Çocuklar da huzur içinde uyuyor.” diyor. Türk milleti de bütün depremzedelerin, saray gibi çadırlarda ‘huzur içinde mutlu mesut’ yaşadığını düşünüyor. Depremi de ‘engelleyemeyeceğinize’ göre ortada bir sorun kalmıyor!
Ana strateji; yara sarma!
Genel olarak Türkiye’de depremle ilgili kurumsal yapılanma, büyük ölçüde deprem sonrası döneme ilişkin yara sarma hizmetlerine odaklanıyor. AKP iktidarı, deprem sonrası enkazların altından insanların canlı olarak çıkarılmasını veya depremzedelere bir tas sıcak çorba, 3-5 battaniye dağıtılmasını ‘başarı’ olarak sunuyor. Aslında sorunun temelini de bu bakış açısı oluşturuyor.
Deprem sonrası müdahale elbette önemli ancak daha önemlisi, sistemin temel kurgusunda zarar azaltmaya yönelik çalışmalarının yer alması. Deprem yönetimine temel olacak stratejik bir plan yok. Bu da sistemin sürekliliği olmaması sonucunu doğuruyor.
Kaçak konut sayısı 13 milyon
Türkiye’de toplam 19,5 milyon yapı var. Meslek odalarına göre bunlardan 13 milyona yakını kaçak ve ruhsatsız. Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, yaklaşık 3 hafta önce yaklaşık 3 milyon 600 bin yapı için imar barışı başvurusu yapıldığını açıklamıştı. Bu olağanüstü bir rakam. Ülkedeki en az her 5 binadan birinin kaçak olduğu, yasalara, yönetmeliklere ve plan kararlarına aykırı olarak inşa edildiği görülüyor. Peki bu binalar inşaa edilirken AKP hükümeti ne yaptı?