Türkiye’nin de kurucu ortakları arasında yer aldığı 47 üyeli Avrupa Konseyi’nde, basın özgürlüğü konusunda en fazla tehdidin kaynağı olarak gösterilen Türkiye’yi dünyaya afişe eden resmi web sitesinin değiştirilmesini isteyen AKP milletvekilleri, yalanları ile bir skandala imza attı.
Konsey’in önde gelen uluslararası 10 gazeteci kuruluşu ile beraber ortaklaşa hazırladığı listede, ihlallerin gerçekleştiği ülkeler arasında bir numarada yer alan Türkiye, bu utançtan kurtulmak için gazetecileri serbest bırakmak yerine, bu platformun tekrar düzenlenmesini bir diğer ifade ile ‘sansürlenmesini’ istedi. Üstüne üstelik bu değişikliği Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland da istiyor diye yalan söyleyerek skandal bir önerge hazırlayan AKP Milletvekili Talip Küçükcan, yapılan oylamada ise hüsran ile karşılaştı.
Platformu kuran zaten Jagland
Platform, Aralık 2014 de Genel Sekreter Jagland’ın inisiyatifiyle ve Sınır Tanımayan Gazeteciler ve Avrupa Gazeteciler Federasyonu gibi gazeteci kuruluşların ortaklığı ile kuruldu. Amaç, basın hürriyeti konusunda tehditleri bu Avrupa Konseyi’nin resmi Platform sitesinde yayınlamak, kamuoyunu bilgilendirmek ve üye ülkelerin bu tehditleri bertaraf etmesine yönelik baskı oluşturmaktı. Türkiye çok kısa sürede toplam 254 tehdit bildiriminden 86’sının kaynaklandığı ülke olarak bu Platform’un en kötü ülkesi durumuna geldi.
Kaldı ki Türkiye’den yapılan bildirimlerin bazıları, aynı anda onlarca gazetecinin tutuklanması ya da 150’nin üzerinde medya kuruluşunun tek KHK ile kapatılması gibi konularda birer bildirim olarak yer aldı. Böylelikle, Türkiye’deki basın özgürlüğü ihlalleri Platform’a aslında olduğundan daha az yansımış oldu. Yine de, AKP hükümeti, her bir bildirime cevap vermek zorunda kaldığı için ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) de Konsey’in bir parçası olduğu ve olumsuz kararlar çıkma ihtimalinin yüksek olduğu göz önüne alındığında, Ankara bu durumdan rahatsız oldu.
Ve nihayetinde, Avrupa Konseyi, Türkiye’de neler oluyor böyle diye, heyetler göndermeye ve raporlar hazırlamaya başladı. Hatta azımsanmayacak sayıda Avrupalı milletvekili, Konsey’in Parlamenter Meclisi’nde (AKPM) Türkiye’yi resmen gözetim altına alınması teklifinde bile bulundu. En son Ocak ayında Strazburg’da gerçekleşen kış dönem toplantılarında, AKPM’nin Avrupa’da medya özgürlüğü konulu raporunda Türkiye’ye geniş yer ayrıldı ve medya özgürlüğünün önündeki engelleri kaldır çağrısı yapıldı.
18’e 110 oyla reddedildi
24 Ocak’ta yapılan toplantıda medya özgürlüğü raporu tartışılırken, Türkiye’nin AKPM’deki delegasyon başkanı ve AKP milletvekili Talip Küçükcan, birkaç Azeri milletvekilleri ile beraber son dakikada bir önerge verdi. Önergede, Konsey’in web sitesinde yer alan Gazetecilerin Güvenliği Platformu’nun istismarın önlenmesi amacıyla filtrelenmesi ve tekrar düzenlenmesi istendi. Küçükcan, bu önergeye gerekçe olarak da Avrupa Konseyi Genel Sekreteri de böyle talep etmektedir dedi. Önergeyi, Genel Kurul’da söz alarak savunan da yine bir AKP milletvekili, Emine Nur Günay, oldu.
Medya Özgürlüğü Raportörü Ukrayna milletvekili Volodymyr Ariev ise bunun mümkün olmadığı, Platform’un Genel Sekreterlik uhdesinde, gazetecilik kuruluşları sorumluluğunda yapıldığını ve Parlamenter Meclisi’nin bunda değişiklik yapma yetkisinin bulunmadığını söyleyerek önergeye karşı çıktı. Ariev “Ayrıca, bunun iyi bir fikir olduğunu da düşünmüyorum” seklinde sert bir konuşma da yaptı. Nihayetinde, önerge Genel Kurul’da oylandı ve Küçükçan ile AKP ancak 18 oy destek bulabilirken, 110 milletvekili ret oyu kullandı.
Biz yalanlara alıştık da, yurt dışında başka
Bu oylama sonucu beni şaşırtmadı ama garip gelen Küçükcan’ın iddiası olan Avrupa Konseyi Genel Sekreteri de böyle istiyor diye önergenin gerekçesini açıklaması oldu. Nitekim, Avrupa Konseyi’ndeki yetkililere “Genel Sekreter Jagland’ın hiç bu minvalde açıklaması olmuş muydu?” diye sordum. Aldığım cevap, tabiatıyla ‘hayır’ oldu. Her şeyden önce, kendi inisiyatifiyle kurduğu bir girişimi Jagland niye baltalamak istesin. Jagland daha geçtiğimiz hafta, iki yeni gazetecilik kuruluşu ile daha protokol imzalayarak Platform’u genişletti.
Dolayısıyla, AKP milletvekili ve hem de delegasyon başkanı Küçükcan, açıkça yalan söyleyerek, AKPM’yi yönlendirmeye çalışmış ama muvaffak olamamıştı. Türkiye’de AKP iktidar sözcülerinin yalanı bini bin para gerçekten uzak ifadelerini her gün duymaya alışmıştık, ama yurt dışında ve uluslararası kuruluşlarda başkalarına atfen söyledikleri yalanlara da duymaya alışacağız herhalde. Ama gerçeklerin açığa çıkma gibi bir huyu vardır.
Konsey önemli kararların arefesinde
Aslında, AKP’nin asıl rahatsızlığı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin de bir parçası olduğu Avrupa Konseyi’nin, Türkiye’deki başta ifade ve basın özgürlüğü olmak üzere bu hukuksuzlukları resmi kanallar aracılığı incelemesi ve Türkiye üzerinde bağlayıcı idari ve hukukî kararlar almaya hazırlanmasından kaynaklanıyor.
Nitekim, insan hakları aktivisti olarak bilinen Litvanyalı politikacı ve şimdi de Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiserliği görevini yürüten Nils Muižnieks, yakınlarda yayınladığı Türkiye medya raporunda, tutuklu gazetecilerin davalarının boş olduğu ve delilden uzak olduğu kanaatini açıkça izhar etti.