“AKP’de ‘tasfiye’ korkusu en tepe noktasına ulaştı; gizli toplantılar hız kazandı!”

Yeniçağ Gazetesi Ankara Temsilcisi Ahmet Hakan, 16 Nisan Referandumundan sonra AKP’te birçok ismi tasfiye korkusunu sardığını dile getirdi. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi”nin yüzde 51.4 “evet” oyuyla kabul edildiği halk oylamasının ardından AKP çevresinde başlayan “tasfiye” tartışmalarıyla ilgili olarak “Saltanat kayığında tasfiye korkusu en tepe noktasına ulaştı. ‘Gizli’ toplantılar hız kazandı” iddiasını ileri sürdü.

Kırgınlıktan küskünlük noktasına gelen AKP’nin ünlü isimlerinden Efkan Ala, Yalçın Akdoğan ve Mahir Ünal’ın bazı kurucularında bulunduğu isimlerle sık sık bir araya gelip kendi grup toplantılarını yaptıklarını söyleyen Takan, “Bu isimler çok dertliymiş!… “En kritik ve tehlikeli süreçlerde, krizlerde hep biz vardık reisin en yakınlarında…” diyorlarmış. “Yeni Türkiye’nin kilometre taşları döşenirken bizim fikirlerimiz dikkate alınmıyor. Bu sürecin asıl mimarları ve emektarları bizler olmamıza rağmen görmezden geliniyoruz” diye dert yanıyorlarmış.. Bu toplantılar gün ve gün, saat saat saraya rapor edilirken, özellikle Efkan Ala’nın yeni kabinede yer alması için kulis faaliyetleri de artmış!..” ifadelerini kullandı.

Ahmet Takan’ın Yeniçağ Gazetesi’ndeki bugün “AKP bir test sürüşü daha yaptı!..” başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle;

“Yine, dolu dolu (!) bir haftayı geride bıraktık… Yerimiz elverdiğince şöyle bir toparlamaya çalışalım:

Başbuğ Mustafa Kemal ATATÜRK’e yapılan hakaretler… Gündemimizi meşgul etti. Bu aşağılıkça yapılan çıkışlar yeterli tepki gördü mü?.. Hayır… Muhalefet görünümlü iktidar yancısı MHP polit bürosunun sesi çıkmadı. Kendi iç kavgasına yeniden dönen CHP’den gelen sesler yeterli değildi. Çok cılız kaldılar. İktidarın, olup bitenler karşısında hiçbir şey yokmuş, sıradan adli bir olaymış gibi tavır göstermesinde ise şaşılacak bir şey yok. Çünkü, Atatürk’e sövüp sayanlar, iktidarca semirtilen, palazlandırılan isimler. Kullandıkları mecralarda aynı şekilde…

Bu asla ve kat’a affedilemez hakaretlerin anlık geliştiğine inanmıyorum. Referandum öncesi, Ankara’da görev yapan üst düzey bir bürokrat arkadaşım anlatmıştı, “Hazırlık var. Son günlerde devlet dairelerinde Atatürk resimlerinin hızla kaldırıldığına şahitlik ediyorum” demişti. “Yaşadığımız süreç içinde doğal akış devam ediyor” diye tepki vermiştim. Andımızı, Gençliğe Hitabeyi yasaklayan, Atatürk’ün resimlerini Meclis kulislerinden kaldıran, ulu önderin bizlere armağan ve emanet ettiği Milli Bayramların köküne kibrit suyu döken iktidar, test sürüşlerine devam ediyor… Bence, halkın nabzını bir daha yoklamak, hazırlanan daha sonraki hamlelerin olası tepkilerini ölçebilmek için oldukça planlı ve programlı bir adımdı. Şöyle bir fikir jimnastiği yapalım: Bir süre sonra paralarımızın üstünde Atatürk yerine R. Erdoğan’ın resmini görürseniz ne yaparsınız? Zor soru değil mi?.. Ben sordum siz cevabını düşüne durun!.. Fakat, “olmaz” da demeyin… Hazır yeri gelmişken, yapılan alçakça hakaretler karşısında Genelkurmay karargahına mektup yazıp, “Neden sesiniz çıkmıyor” diye hesap soranlara da bir şeyler söylemek istiyorum. Mustafa Kemal Atatürk sadece TSK’nın Atatürk’ü mü?.. Bu yazdığınız mektupların, yaptığınız çağrıların aportta bekleyen iktidarın ekmeğine yağ sürdüğünü ve süreceğini görmüyor musunuz?.. Askeri göreve çağıracağınıza, konuştuklarında mangalda kül bırakmayan, Cumhurbaşkanlığı hayalleri için yollara düşen, siyasetçileri neden zorlamıyorsunuz?… Hem Cumhuriyet hem demokrasi hem de Atatürk ilkelerine bağlılıktan dem vuracaksınız… Sonra da, armut piş ağzıma düş diye bekleşen sözde siyasetçileri görmezden geleceksiniz, yan gelip yatmalarının hesabını onlardan sormayacaksınız!.. Halkın, korkudan inim inliyen geniş kitlelerin, haklı tepkilerinin gür ve etkili sözcüsü olmak görevi en başta kime düşüyor?.. Önce buna cevap verin!.. Esaslı bir dürtün de yüzde 49’un üstünden kişisel rant sağlama arayışlarından vazgeçsinler…

***

Arada, yaklaşan AKP olağanüstü kongresinden de iki satır bahsedelim. Saltanat kayığında tasfiye korkusu en tepe noktasına ulaştı. “Gizli” toplantılar hız kazandı. Kırgınlıktan küskünlük noktasına gelen AKP’nin ünlü isimlerinden Efkan Ala, Yalçın Akdoğan ve Mahir Ünal’ın bazı kurucularında bulunduğu isimlerle sık sık bir araya gelip kendi grup toplantılarını yaptıkları konuşuluyor iktidar kulislerinde. Bu isimler çok dertliymiş!… “En kritik ve tehlikeli süreçlerde, krizlerde hep biz vardık reisin en yakınlarında…” diyorlarmış. “Yeni Türkiye’nin kilometre taşları döşenirken bizim fikirlerimiz dikkate alınmıyor. Bu sürecin asıl mimarları ve emektarları bizler olmamıza rağmen görmezden geliniyoruz” diye dert yanıyorlarmış.. Bu toplantılar gün ve gün, saat saat saraya rapor edilirken, özellikle Efkan Ala’nın yeni kabinede yer alması için kulis faaliyetleri de artmış!..

***

PKK/YPG’ye ABD’nin verdiği ağır silah desteği, önümüzdeki haftaların en sıcak başlıklarından biri olmaya devam edecek. Şimdilik, el altından yürütülen yeni “çözüm süreci”nin de önemli bir kilometre taşı. Açıktan piyasa çıkarılınca neyin ne olduğunun anlaşılması için bir hatırlatmada bulunalım. Hem de iktidarın dümenden ABD çakışları daha iyi teşhis edilsin diye. CHP İzmir Milletvekili Aytun Çıray, Başbakan Binali Yıldırm’ın cevaplaması için 7 Şubat’ta yazılı bir soru önergesi vermişti. Ata mahallesi, Orkide caddesi, no:33 Gemlik/Bursa adresine kayıtlı şirket ile ilgili PKK/YPG’ye zırhlı araçlar verdiği iddialarını gündeme taşımıştı Aytun Çıray, Binali Yıldırım’dan, şirket hakkında yasal işlem başlatılıp başlatılmadığını, terör örgütüne ne kadar araç gereç sağlandığının tespit edilip edilmediği ve birçok soruya cevap vermesini istemişti. Aytun Çıray, sorularına hâlâ cevap gelmediğini söyledi.

Binali Yıldırım, bu sorulara cevap verse, ABD ile savaş mı çıkar!..

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin