Ana Sayfa Güncel AK Parti’de Haya Perdesini Yırtanlar Kulübü üyeleri

AK Parti’de Haya Perdesini Yırtanlar Kulübü üyeleri

HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY

Hak, hukuk ve insan hakları gibi evrensel kabul görmüş kavramları savunarak iktidara gelip, sonrasında bu kavramları en temelinden yok eden bir yapı kurmak AK Parti’den başka bir oluşuma nasip olmaz umarım. İktidar partisi mensuplarının üye olduğu “Haya Perdesini Yırtanlar Kulübü” kuruldu. Şimdi bu kulübün iki şeref üyesi var. Bunlar da Vahit Kiler ve Ravza Kavakçı.

AK Parti’nin, muktedir olduktan sonra ülkeyi nasıl bir soygun sistemine çevirdiği, hemen her gün ortaya çıkan pisliklerinin hiçbirinden söz etmeyeceğim.

Sergiledikleri bunca çirkinliği savunmaya geçmemek, susmak bile bir erdem sayılır oldu. Bu kesim ortalama insanın kafasında, “Her türlü pisliği yapıyorsa bile, daha utanma duygusunu kaybetmemiş” diye algılanabiliyor.

AK Parti içinde yeni oluşan “Haya Perdesini Yırtanlar Kulübü”nün üye sayısı hızla genişler mi? Buna ilişkin bir öngörümün olmadığını söylemeliyim.

AK Parti’nin, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni (İBB) kaybetmesinin travmasını niçin atlatamadığını ve dahası Ekrem İmamoğlu’nun orada kalması halinde daha nelerin ortaya çıkacağını en iyi kendileri biliyor.

ÜÇ İSİMDEN RAVZA KAVAKÇI ÖNE ÇIKTI

İBB CHP Grup Sözcüsü, Belediye Meclis Üyesi olan Tarık Balyalı, mali müşavir olmanın verdiği birikimle Teftiş Kurulu’nun yaptığı çalışmalardan sonuçlananları kamuoyuyla paylaştı ve paylaşıyor.

Tarık Balyalı, AK Parti döneminde 34 kişiye İBB tarafından her birine servet değerinde burslar ödendiğini duyurdu.

Bu servet değerinde ödenen bursların toplam rakamı bugünkü parayla 62 milyon TL. Dolar olarak ödenen burs, 3 milyon 959 bin dolar tutarında. Bunun dışında 303 bin Avro, 177 bin de Sterlin ödemesi gerçekleştirilmiş.

İBB’nin burs verdiği diğer 31 kişinin kimler olduğuna ilişkin şu aşamada bilgimiz yok. Bunlardan üçünü biliyoruz. Ravza Kavakçı, Rabia İlhan Kalender ve Fatma Betül Sayan Kaya.

Rabia İlhan Kalender, halen AK Parti İstanbul Kadın Kolları Başkanı. Almanya’da yaşadığı dönemde yurt dışına yüksek lisansa gönderiliyor. İBB kasasından ödenen tutar 128 bin Avro, 9 bin dolar ve 123 bin TL.

Şimdi İBB, bugünkü döviz kuru ile yaklaşık 2 milyon TL tutarındaki parasını geri istiyor.

Üç isimden ikincisi Fatma Betül Sayan Kaya, yakın geçmişte Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı yaptı. Halen AK Parti İstanbul milletvekili ve MKYK üyesi.

2008’de İSBAK’ta işe başlıyor. Ne hikmetse aynı gün New York’ta bir üniversiteden kabul alıyor ve İBB’ye bağlı İSBAK’a burs için başvuruyor ve burs anlaşmasını da aynı sırada yapıyor.

İBB Teftiş Kurulu, bu değerli isme 85 bin dolar ve 20 bin TL ödeyerek yurt dışına eğitime gönderiyor. Bugünkü parayla 1 milyon 438 bin TL.

Üçüncü isimse Ravza Kavakçı Kan. Döviz rakamlarıyla kafanızı karıştırmayayım. İBB’den 2 milyon 161 bin TL burs alarak yurt dışına gidiyor. ABD’de üniversiteden kabul aldıktan sonra, eğitimini finanse ettirmek için İBB’ye bağlı Metro AŞ’de işe başlıyor.

Metro AŞ, mühendisleri yurt dışına gönderirken, Ravza Kavakçı, siyaset bilimi doktorası yapmaya gidiyor. Geldikten sonra da bir daha işyerine uğramıyor.

Bu isimlere ödenen milyonlarca TL tutarında bir para söz konusu. Hepsinin ortak özelliği AK Partili olması ve birilerine sadakatle bağlı bulunmaları. Yani anlayacağınız sihirli bir dokunuş var.

İBB halen öğrencilere 3 bin 200 TL eğitim destek bursu veriyor. 2021-2022 döneminde 51 bin 992 kişiye burs ödeyecek. Bu seçilmiş özel 34 kişiye ödenen para kasada olsaydı, İBB ilave 19 bin 375 burs ödemesi daha yapabilirdi.

ÖMER ÇETİN HARÇLIĞINI KAZANIRKEN 4. KATTAN DÜŞÜP ÖLDÜ

Bu üç kızımız, İBB’den aldığı servet değerindeki burslarla yurt dışında eğitimlerini yürütürken, aynı yıllarda bir başka ismi farklı bir kader bekliyordu. Muğla Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi öğrencisi Ömer Çetin, okul harçlığını çıkarmak için yaz aylarında inşaatlarda çalıyordu.

Ömer Çetin, her yıl yaz aylarında farklı yerlerde iş bulabildi. İstanbul Ataşehir’deki bir lisenin inşaatında çalışırken 4. kattan düşüp hayatını kaybetti.

RAVZA KAVAKÇI’NIN UTANDIRAN SAVUNMASI

İsimleri açıklanan üç kişiden diğer ikisi bugün itibariyle henüz konuşmadı. Konuşan yalnızca Merve Kavakçı’nın kardeşi Ravza Kavakçı oldu. Meclis kürsüsünden yaptığı konuşma bütünüyle yalanlarla dolu olduğu gibi aynı zamanda utanç vericiydi.

Kavakçı, yaptığından son derece doğal bir hakmış gibi bahsediyor ve “Bütün çalışanlar gibi ben de başvurdum ve kabulümü aldım” diye özetlenebilecek bir savunma yapıyor.

Oysa, İBB çalışanıyken üniversiteden kabul almıyor, kabul aldıktan sonra burs verilebilmesi için böyle bir yönteme başvuruluyor. Mühendislik şirketinden siyaset bilimi doktorası için gönderiliyor.

Kavakçı, okula giderken milletvekili olacağını bilmediği üzerinden savunma yapıyor. Kendisine yöneltilen suçlama, niçin milletvekili olduğuna ilişkin değil. Okulunu finanse etmek üzere İBB çalışanıymış gibi servet değerinde burs verilmesine yönelik.

Devlette burs almak bir taahhüt karşılığında oluyor. Ya geri ödeme, yahut da mecburi hizmet. Bu hanım bunların hiçbirini yapmamış.

Teftiş Kurulunun ortaya çıkardığı bu usulsüzlükler üzerine İBB yönetimi bu isimlerden ödenen paranın tahsili için yargıya başvurdu. Bunun nasıl yürüyeceğini hep birlikte göreceğiz.

KAVAKÇI AİLESİNİN ABD SEVGİSİNİN ALTINDA YATAN

Kavakçı’ya birkaç soru:

-Belediyede tasarım mühendisi olarak işe girmiş gösterilen birinin siyaset bilimi doktorası için gönderilmesi normal midir?
-Ailenizin öteki üyelerinin devletin en üst kademelerinde bu kadar önemli yerlere gelmesinde özel bir durum var mıdır?
-Hadi var sayalım burs hakkınızdı, mecburi hizmeti de sonraya bıraktınız. Mühendis kökenli bir isim, ileride milletvekili olacağını bilmediğine göre, neye dayanarak siyaset bilimi üzerine çalışma yapar?
-Son bir soru. Siyaset doktorası için ABD’nin seçilmesinin sebebi neydi? Aile üyelerinin bu ABD ve ABD vatandaşlığı aşkının altında yatan sebep nedir?
-Ailenizin maddi durumu yerinde. Burs alma yoluna niçin başvurma gereği duydunuz? Sizin yerinize ihtiyacı olan başkalarının burs imkanından faydalanmasını sağlama yoluna niçin gitmediniz?

Ravza Kavakçı, yapılan usulsüzlüklerle ilgili savunmasını yalan temeller üzerine kurup kendince bir de hedef saptırmaya çalışıyor:

“Büyükşehir trolleri yalan söylüyor. Burs için başvurduğumda müneccim olmadığım için ileride Milletvekili olacağımı bilmiyordum. Kendi yalanlarınızda boğulacaksınız! Belediye başkanızın yediği balıkların hesabını başkasına soramazsınız. Yalanlarınızla, iftirayla yıldıramazsınız.”

Kavakçı, kürsüden bir de “Bayrak inmez, ezan susmaz” diye slogan atsaymış her şey daha yerli yerine oturacakmış.

Seçilmiş AK Partililer için CHP Malatya milletvekili Veli Ağbaba’nın Meclis kürsüsünden sorduğu sorular gayet yerindeydi.

KULÜBÜN ÖTEKİ ÜYESİ VAHİT KİLER

AK Parti’nin yeni kulübünün diğer üyesiyse Bitlis Milletvekili Vahit Kiler. Meclisin bu işadamı kökenli üyesinin aslında iyi bir sokak kabadayısı olduğunu milletvekilliğinin dördüncü döneminde öğrenme öğrenmiştik.

Kiler, CHP’li üye Engin Özkoç’un söylediği bir sözü Tayyip Erdoğan’a hakaret saydı ve Genel Kurul’da gidip yumruk attı. Bu saldırısını da utanmadan savunmaya devam etti. Dahası, yine yapacağını söyleyecek kadar da sırtını dayadığı ağababasına güveni sonsuzdu.

Aynı Vahit Kiler, şimdi de Van Müftülüğüne yazdığı torpil mektubuyla gündemde.

Kiler, müftüden imamlar için yazdığı torpil mektubu ortaya çıkınca utanma yerine başka bir yola başvurdu. Belgeyi yalanlamıyor, “torpil değil rica” diyor. Yaptığının o işe umudunu bağlayan hakkıyla girmeye çalışan insanların hukukunun gasp olmadığını utanmadan söyleyebiliyor.

FOX TV muhabirinin, konuyla ilgili uzattığı mikrofona, bu tür ricalarda dün de bulunduğunu, (44.06-44.25 dakikaları arasında) yarın da bulunacağını söylüyor.

“T faktörü”, yeri gelir bir “rica” olarak hayata geçer, yeri gelir “referans” olarak devreye girer, yeri gelir “torpil” olarak ortaya çıkar. Bunların hepsi (hani sizin sadece başkasına sınır bildirmek için kullandığınız) “kul hakkı” denilen bahçeye açılır.

Aslında bir dönem Meclis’in sözünü taştan esirgemeyen ismi olarak anılan Sırrı Süreyya Önder’in dediği galiba çok doğruymuş.

Sırrı Süreyya Önder: “Her konuşmanızı Allah bizi utandırmasınla bitiriyorsunuz. Allah bu duanızı kabul etti ve utanma duygunuzu elinizden aldı.”

1 YORUM

  1. Deniz
    Açık konuşmak gerekirse insanın bilinç altında türbana karşı bir nefretin oluşabileceğini düşünüyorum. Biraz dini bilgisi olmayanlar bilinç altına giden mesajları birbirine karıştırıp türbanı kötü olarak yorumlayabilir.