AK Parti, ‘temizlendim ben’ demeye hazırlanıyor

HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY

Türkiye, erken veya zamanında yapılacak bir seçimle 10 ay içinde sandığa gidecek. Yapılacak seçimde AK Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, partisini yeniden kazandırmak için bu kez en çok vurulduğu yerden hareket edecek hazırlıklar yapıyor. Bunu da iki yöntemle hayata geçirmek için adımlar atıyor.

Tayyip Erdoğan, başında bulunduğu partiyi, zafere ulaştırmada 17 Nisan referandumu hariç (kullanılan mühürsüz oy pusulalarının geçerli sayılması) hiç sandıkta hırsızlık yapmadı. Lokal bazda yapılanlar, bu ülkenin çok partili hayata geçmesinden sonra yapılanlardan fazla değil.

Erdoğan, seçimleri hep sandığa gitmeden önce kazandı. Nasıl mı?
* Devlet imkanlarını kullanarak kazandı.
* Medyayı son 10 yıldan bu yana tek ses haline getirerek kazandı.
* Toplumu kutuplaştırarak ve bölerek kazandı.

Erdoğan’ın toplumu bölme ve birbirine düşman etme yolunda bu kadar yoğun çaba harcamasına pek çok kişi anlam veremiyor. Oysa bu yapılan bilinçli bir çaba. Kendi seçmen kitlesini kristalize etme boyutu bunun bir yüzü.

Yakın gelecekte adını daha sık duyacağınız Yahudi tarihçi Yuval Noah Harari’nin bu konuya getirdiği yorum çok daha önemli. Harari, diktatörlerin toplumu ayrıştırmaya bu kadar çok önem vermesinin altında yatan sebebi çok net anlatıyor.

Uzmanlarından sade vatandaşa varıncaya kadar bütün yorumlarda Tek Adam’ın işinin bu kez hayli zor olduğunun altı çiziliyor. Söz konusu cüzdan olunca, bizim gibi toplumlarda bütün değerler bir kenara bırakılıyor. Ülkenin hızla daha fakirleştiği bir dönemde, bunun iktidar tarafına bir yansıması elbette olacak.

İyi insan yetiştirme yerine toplumun dindarlaşmasını sağlayanlar, bugünün tohumlarını elleriyle ektiler. Zihinleri öyle bir hale getirdiler ki, dindar olmayan birinin iyi insan olamayacağını belleklere kazıdılar.

İyi insanın, cinsiyetle, ırkla, dinle, inançla ilgili olmadığını öğrenmekte gecikenler, bugünkü ülke tablosunu ortaya çıkarmış oldu. Geldiğimiz noktada, sıradan insanın kafasında şu eşitlik yerleşmiş oldu:

Dindar=hırsız.

ERDOĞAN, VURULDUĞU YERDEN İŞİ TOPARLAMAYA GİRİŞECEK

Yukarıdaki eşitliğin kurulmasının tek değilse de en büyük müsebbibi olan Tayyip Erdoğan, seçimleri kaybetme riski ortaya çıkınca yeni bir strateji hazırlamaya koyuldu. AK Parti’nin usulsüzlükler ve yolsuzluklar partisine dönüştüğünü bilen (aslında dönüştüren) Tek Adam, buradan çıkış yapmanın altyapısını oluşturuyor.

Özellikle bürokrat olarak işi emanet ettiği isimleri, usulsüzlük ve yolsuzlukların merkezine oturtan bir arınma hazırlığında. Bunu nasıl yapacaklarının emareleri de satır aralarını okuyabilenler için netleşmeye başlamış durumda.

Bilindiği gibi, AK Parti özellikle de Erdoğan, teflon özelliklerine sahip. Yani üzerine hiçbir insani arıza yapışmıyor. Yaşanmış her ne olumsuzluk ve kötülük varsa hep onun çevresinden kaynaklanıyor. Her türlü çirkinliği ve pisliği Erdoğan’ın “iyi insan, işinin ehli” diye getirip bir göreve oturttuğu kişiler yapıyor.

TİCARET BAKAN YARDIMCISININ KABADAYILIĞI

Geçtiğimiz haftalarda gümrüklerde bir dizi yolsuzluk ortaya çıkarıldı. Yolsuzluk, bazı muhalif yayın organlarında yer aldıysa da devamı gelmedi. Yapılan haberlere ise tez zamanda Saray’dan emir ve talimat alan yargı tarafından erişim engeli getirildi.

Bunlardan en hacimlisi Muratbey Gümrüğünde (eski adıyla Halkalı Gümrüğü) yaşandı. Öteki adreslerde devam eden operasyonlar var. Onun için Muratbey üzerinden devam edeceğim.

Yolsuzluk olayıyla ilgili aralarında Arif Kemal Eyüboğlu ve yardımcısı Hüseyin Kafa’nın da bulunduğu 40 kişi gözaltına alındı. Gümrük müdürü ve yardımcısı dahil 7 kişi tutuklanarak Paşakapısı Cezaevine konuldu.

Buraya kadar sıradan bir rüşvet olayı. İşin rengi buradan sonra farklılaşıyor. Görevden alınan Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan zamanında bakan yardımcılığına getirilen bir isim var. Bir dönemin popüler ismi.

British American Tobacco (BAT) şirketinin üst düzey yöneticiliğinden bakan yardımcılığına getirilen Rıza Tuna Turagay, soruşturmayı başlatan savcının odasını bastı. Yanına genel müdürünü de alıp savcıya giden Turagay, Erdoğan için çok önemli malzemeler verdi.

Seküler bir yapıda olan ve bu iktidara hizmet ettiği için eşi ve çocukları tarafından da ağır eleştiriye uğrayan Bakan Yardımcısı Turagay, savcının odasına girince, ilk sözü “Kalk ayağa!” oldu. Turagay, “Siz de kimsiniz? Hangi sıfatla bunu söyleyebiliyorsunuz?” tarzındaki sorularına cevap vermek yerine, savcıya, “O dosyayı kapatacaksın!” diye karşılık verdi.

Savcının, “Ben kimseden talimat almam” yolunda söylediği sözleri duymazdan gelen Bakan Yardımcısı Turagay, öfkeden deliye döndü. Seslerin dışarıdan duyulması üzerine güvenlik görevlileri gelip içeri girdi.

Savcı gelenleri, “Bakan bey ziyarete gelmişler. Yok bir şey” diyerek geri gönderdi. Bir şey yapamayacağını anlayan Turagay, kızgınlığı azalmadan bakanlığa döndü.

Turagay, tutuklananlara da haber saldı:

“Sakın konuşmayın. Dosya kapatılacak.”

Operasyonlar, Bakan Yardımcısının bu hamlesine rağmen devam ediyor.

İşte işin geleceğe hazırlık yapılan noktası tam da burası. Erdoğan, bir süre önce Bakan Mehmet Muş’un bazı konularda fren olduğunu görünce, doğrudan Turagay’ı arayıp onun devreye girmesini istiyor.

Dahası Erdoğan, Mehmet Muş’a Turagay üzerinden mesajlar göndermeye çalışıyor. Hem de kendi bakanını aşağılayan ifadelerle.

Her neyse… Erdoğan-Turagay ilişkileri başlı başına ayrı bir fasıl.

Erdoğan, Turagay’ın da bir şekilde adının karıştığı bu tür yolsuzluk ve usulsüzlük olaylarını dosyalatıp bir kenara koyuyor. Bugün bu dosyaya yayın yasağı getirilme nedenlerinden birisi de yarına hazırlık.

Ülkenin seçim atmosferine girdiği dönemde bugün startı verilen ve belli bir aşamaya getirilen dosyalar, Erdoğan tarafından büyük bir “temiz eller” operasyonu başlatarak ortaya dökecek.

Sonrasında bu olayları Rıza Tuna Turagay gibi seküler hayat tarzını benimseyen isimlerin üzerine yıkacak. Bununla aklanma nutukları atacakları gibi bir de çıkıp, “Görüyorsunuz işte. Bizim dönemimizde yolsuzluk ve rüşvet olayları varsa bunu bizim arkadaşlarımız yapmadı. Bize liyakatli diye referans olunan laik isimler bu işleri yaptı. Yoksa bizim gibi arkadaşlarımız da tertemiz” diyecekler.

Sonra da oradan “Biz aklandık, paklandık. İçimize sızan kirli isimleri ayıkladık. Biz adımız gibi akız” diye meydanlarda kalabalıklara seslenecekler. Yandaş medya da, tu kaka yapılan isimleri günah keçisi olarak ortaya atıp üzerinde tepinecekler.

Halkın bu yapılanlara inanıp inanmadığını sandıkta göreceğiz.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

4 YORUMLAR

  1. Ahmet beyin bugüne kadar ileri sürdüğü öngörülerin hangisi tuttu acaba. Adam bunları rüyasında mı görüyor yada dışarıda olunca ancak bu kadar mı okuyabilityorlar Ülkeyi. Seni yazar diye buraya koyanlara yazık ve seni okuyanlar için de zaman israfısın vesselam

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin