Ana Sayfa Dünya AİHM’nin kararına rağmen, Osman Kavala’ya tahliye yok

AİHM’nin kararına rağmen, Osman Kavala’ya tahliye yok

Osman Kavala, AİHM'nin verdiği ihlal kararına rağmen tahliye edilmedi.

Gezi Parkı olaylarına ilişkin, Anadolu Kültür AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala’nın yargılandığı davada mahkeme ‘tutukluluk’ halinin devamına hükmetti. İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, AİHM kararının kesinleşip kesinleşmediğine dair Adalet Bakanlığı’na yazılan yazının cevabını beklenmesine karar verdi.

Gezi Parkı olaylarına ilişkin, Anadolu Kültür AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala’nın da aralarında bulunduğu 1’i tutuklu 6’sı firari 16 sanığın, “darbeye teşebbüs” suçundan yargılandığı davanın görülmesine devam edildi. İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya tutuklu sanık Osman Kavala ile 8 tutuksuz sanık ve avukatları katıldı.

ADALET BAKANLIĞI’NDAN CEVAP BEKLENİYOR

Sanık Osman Kavala’nın avukatları, müvekkilleri hakkındaki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararının resmi Türkçe çevirisini mahkeme heyetine sundu. Mahkeme Başkanı Mehmet Galip Perk ise, AİHM kararının kesin olup olmadığı hususunu Adalet Bakanlığı ilgili birimine sorduklarını, cevabın beklendiğini ifade etti.

“HUKUKSUZLUK ORTADAN KALDIRILSIN”

Tanık ifadelerine karşı beyanı sorulan Kavala, “Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) raporunda da belirtildiği gibi benim üzerimden Gezi olaylarına herhangi bir kaynak aktarımı söz konusu olmamıştır. Çalışmaların Gülencilikle suçlanmış görevlilerce yapıldığı ortadadır. Tanıklar herhangi bir şiddet eylemine katıldığıma dair bilgi vermedi. Yönlendirmiş olduğuma dair de bilgi vermediler. Başka diyecek bir şeyim yok. 2 yılı aşkın bir süredir en temel hakkım olan özgürlüğümü kısıtlayan bu hukuksuzluğun ortadan kaldırılmasını istiyorum” ifadelerini kullandı.

DURUŞMA 28 OCAK’A ERTELENDİ 

Sanık avukatları ise katılma talebinin reddine karar verilmesini, ayrıca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Kavala hakkında verdiği hak ihlali kararına uyularak tahliye kararı verilmesini istediler. Ara kararını açıklayan mahkeme, AİHM kararının kesinleşip kesinleşmediğine dair Adalet Bakanlığı’na yazılan yazının cevabını beklenmesine karar vererek AİHM’in kesinleşmiş kararının tarafları bağladığını, kuvvetli suç şüphesini gerekçe göstererek Kavala’nın tutukluluk halinin devamına karar verdi. Duruşma 28 Ocak 2020 tarihine ertelendi.

 

KEREM ALTIPARMAK: MAHKEME, AİHM’NİN KARARINI GÖRMEZDEN GELEMEZ

İnsan Hakları Hukukçusu Kerem Altıparmak, mahkemenin kararına tepkisini sosyal medya üzerinden gösterdi. “Bir kere AİHM kararının hukuki değerinin ne olacağına karar verecek merci Adalet Bakanlığı değildir, davaya bakan mahkemedir.” diyen Altıparmak, şu ifadeleri paylaştı: “Mahkeme bu kararın hukuki değerinin ne olduğunu kendisi inceleyip karara bağlamak zorundadır. Bu konuyu Bakanlığa soramaz. AİHM kararının itiraz olmazsa 3 ayında kesinleşmesi meselesi esasen uluslararası hukuk açısından önemlidir. 3 ay sonra itiraz edilmez ve karar kesinleşirse Türkiye bu kararın gereklerini yerine getirmek zorundadır. İç hukukta ise durum farklıdır.”

MAHKEMELERİN, AİHS’YE UYGUN DAVRANMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ VAR

“Kararın iç hukukta değer kazanması açısından ise bu 3 ayı beklemek gerekmez. AİHM dairesi oybirliği ile tutuklamanın kuvvetli suç şüphesine dayanmadığını ve Sözleşmeyi ihlal ettiğini tespit etmiştir. Bu hukuksal işlemlerin Sözleşmeyi ihlal ettiğine dair güçlü bir karinedir. Ağır Ceza Mahkemesi bunu görmezden gelemez, çünkü Anayasaya göre uluslararası insan hakları hukukuna uygun karar verme yükümlülüğü vardır. AİHM kararı Sözleşmenin ihlal edildiğine dair güç bir karinedir. Mahkemenin bu karineyi çürütmesi gerekir.

Bunu çürütürken AİHM’in AİHS’i uygularken nerede yanlış yaptığını ortaya koymalı ve kendi kararının neden AİHS’e uygun olduğunu açıklamalıdır. Çünkü Ağır Ceza Mahkemesi tüm mahkemeler gibi AİHS’e uygun davranma yükümlülüğü altındadır. Bunun ne kadar güç bir ödev olduğu açık.

Mahkeme bu ödevi savsaklayıp, karar kesin değil o nedenle beni bağlamıyor diyemez. Mahkeme AİHM’i kararını becerebilirse çürütebilir ama dikkate almıyorum diyemez. Böyle bir takdir yetkisi yoktur. Bunu yapan mahkeme hakkında HSK’nin gecikmeksizin işlem yapması gerekir.”

HENÜZ YORUM YOK