AİHM’den bir ihlal kararı daha; Türkiye, tazminata mahkum edildi

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden Türkiye’yle ilgili bir ‘ihlal’ kararı daha geldi. AİHM, bugün açıkladığı ‘Canavcı ve diğerleri/Türkiye’ kararıyla mesleklerinden ihraç hakim ve savcıların, avukatlarıyla cezaevindeki görüşmelerinin dinlenmesi nedeniyle yaptıkları başvuruda ‘özel ve aile hayatına saygı hakkının’ ihlal edildiğine karar verdi. Oy birliğiyle alınan kararda başvurucuların her birine 9 bin 750 Euro manevi tazminat ödenmesine hükmedildi.  

KHK’lı Savcı Mehmet Ali Canavcı, konuyla ilgili paylaşımında, “Cezaevinde, ranzamın kenarında yazdığım bir başvuru idi. Bir kalem, biraz da kâğıt ve zaman harcadım. Sabah sayımında dizleri çıkmış bir eşofmanla evrakı infaz memuruna teslim ettim o da postaya verdi. Hukuk mücadelesi onurumuzdur!” ifadelerini kullandı.

AİHM’nin kararında, “Mevcut dava, 15 Temmuz 2016 darbe girişimi sonrasında ilan edilen olağanüstü hal kapsamında çıkarılan bir kanun hükmünde kararname uyarınca, başvuranların (Mehmet Ali Canavcı, Ramazan Çaylı, Harun Altun) cezaevindeyken avukatlarıyla yaptıkları görüşmelerin izlenmesi ve kayıt altına alınmasına ilişkindir. Başvuranlar, Sözleşme’nin 8. ve 13. maddelerinin ihlal edildiğinden şikâyetçi olmuşlardır.” denildi.  

Başvurucuların 15 Temmuz sonraıs yürütülen soruşturmalar kapsamında tutuklanarak cezaevine konduğu hatırlatılan kararda, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, Silivri Cezaevi yönetimine, olağanüstü hal süresince F.TÖ/PDY üyeliği nedeniyle tutuklu bulunanlar ile avukatları arasındaki görüşmelerin bir görevli tarafından gözetlenmesi talimatı verildiği aktarılıyor. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın da aynı gerekçeyle bu tür toplantıların teknik cihazlarla ses veya görüntü kaydına alınmasına karar verdiği kaydedilen kararda, başvuranların buna yönelik itirazlarının yerel mahkemeler tarafından reddedildiği belirtiliyor. 

AİHM, hükümetin savunmasını gerçekçi bulmuyor

Mehmet Ali Canavcı’nın avukatıyla 9 Ağustos 2016 ile 3 Temmuz 2017 tarihleri arasında yaptığı dokuz görüşme bu şekilde kayıt altına alınıyor. Canavcı, 18 Temmuz 2017’de ilk duruşmasına çıkıyor ve söz konusu kararın kaldırılmasını istiyor. Mahkeme hiç bir gerekçe göstermeden kararı kaldırıyor. Canavcı’nın sonraki görüşmeleri kayıt altına alınmıyor, dinlenmiyor.  

Canavcı’nın AYM’ye yaptığı başvuru, ‘iç hukuk yollarının tüketilmediği’ gerekçesiyle reddediliyor. Diğer iki başvurucu da benzer durumları yaşıyor ve onların ‘özel hayatın gizliliği, iletişim hakkının ihlali’ gerekçesiyle AYM’ye yaptıkları başvuru da yine benzer genel geçer ifadelerle reddediliyor.  

Konu AİHM’ne taşınıyor. Mahkeme, Türkiye’den savunma istiyor. Türkiye, ‘iç hukuk yollarının tüketilmediğini’ savunuyor. Ancak AİHM, kararında, “Buna göre, Hükümet’in iç hukuk yollarının tüketilmediği yönündeki savunmasının reddedilmesi gerekmektedir.” diyor. Zira AİHM, kendisine sunulan deliller ve mahkeme tutanaklarına göre iç hukuk yollarının tüketildiğine vurgu yapıyor.  

Başvuru, ‘adil yargılama hakkıyla’ ilgili değil 

Mahkeme, başlangıçta başvuranların şikayetlerinin adil yargılanma haklarıyla değil, avukatlarıyla gizli iletişim haklarıyla ilgili olduğunu belirtiyor. Bu önemli bir ayrıntı. Kararda, “Hal böyleyken Mahkeme (AİHM), Hükümet’in, başvuranların haklarındaki ceza yargılaması sırasında avukatlarının hukuki yardımından etkili bir şekilde yararlanabilmelerine ilişkin beyanlarının, Sözleşme’nin 8. maddesi kapsamındaki şikâyetleriyle doğrudan bağlantılı olmadığı görüşündedir.” diyor.  

Tarafların görüşlerini sıralayan mahkeme Türkiye’yi ‘suçlu’ bularak ‘hak ihlali’ kararı veriyor. Başvurucuların avukatlarıyla cezaevinde gerçekleştirdikleri görüşmelerinin dinlenmesi ve izlenmesi nedeniyle yaptıkları başvuruda AİHS’in 8. maddesinin ihlal edildiğine karar veriyor. AİHS’nin 8. Maddesi, ‘özel ve aile hayatına saygı hakkını’ düzenliyor. Söz konusu maddede, “Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir. Bu hakkın kullanılmasına bir kamu makamının müdahalesi, ancak müdahalenin yasayla öngörülmüş ve demokratik bir toplumda ulusal güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli bir tedbir olması durumunda söz konusu olabilir.” deniliyor.  

Başvurucuların her birine 9 bin 750 Euro manevi tazminat ödenmesine hükmedilen kararda; ilk başvurucuya 2 bin, ikinci başvurucuya 4 bin 942 ve üçüncü başvurucuya da 2bin 184 Euro gider ve masraf ödenmesine hükmedildi.  

Eski AİHM hukukçusu Hakan Kaplankaya, kararla ilgili paylaşımında, “AİHM Canavcı vd. davasında, OHAL döneminde KHK hükmüne istinaden avukat müvekkil görüşmelerinin kaydedilmesi hususunda özel hayat hakkının ihlal edildiğine hükmetti. Başvurucu başı 9.750 Euro manevi tazminat ve ayrıca yargılama giderlerinin ödenmesine karar verildi. Davasını iç hukukta gereği gibi takip edip bu kararın alınmasını sağlayan @Mali_Canavci ve diğer başvuruculara teşekkürler. Konu adil yargılanma hakkı ve diğer ağır mağduriyetlerle ele alınsa belki tazminat bile alınmayacaktı (Bkz. Yalçınkaya). AİHM’in kalabalık dosyalarda meseleyi ele alış tarzı eleştiriye açık tabi.” ifadelerini kullandı.  

İnsan hakları hukukçusu Gökhan Güneş ise kararı, “Bu ve benzer ihlal kararları, OHAL şartlarında cezaevlerinde yapılan hak ihlallerinin kabul edilmeyerek, konunun AİHM’e kadar taşınmasının neticesidir.” diyerek yorumladı.  

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

2 YORUMLAR

  1. yaklaşık 7 senedir eziyet çekiyoruz. alacağımız tazminat tahmini 20.000 euro. evet doğru yirmibineuro. tam olarak ne kadar tazminat çıkar diye biri yazı yazmadı

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin