AV. NURULLAH ALBAYRAK | YORUM
Türkiye’deki hukuksuzlukların simgelerinden biri haline gelen Melek Gelir öğretmen, haksız bir şekilde cezaevinde tutulmaya devam etmektedir. Çocuklarıyla birlikte özgürlük hakkı gasp edilen Melek Hanım, en azından çocuklarının olduğu Bolu cezaevine nakil yapılması için uzun süredir çırpınmış olsa da, ne yazık ki bu talebi yalnızca kızı Sümeyra’nın vefatından sonra gündeme gelebilmiştir. Melek öğretmen gibi birçok anne, adaletin bir gün kendilerini bulacağı umuduyla yıllardır cezaevinde yaşamaktadır. Ancak her geçen gün, ‘Yalçınkaya’ kararı ve AİHM kararları çerçevesinde hukuksuzluğu kanıtlanmış suçlamalarla derinleşen adaletsizlikleri izlemekteyiz.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Yalçınkaya kararında, “suç olamayacak” eylemler üzerinden kişilerin mahkum edilemeyeceğine karar vermiştir. ByLock kullanmak, Bank Asya’da hesap açmak, dernek ve sendika üyesi olmak gibi eylemler gerekçe gösterilerek yapılan suçlamaların hukuksuz olduğunu ve bu hukuksuzluğun sistematik bir hale geldiğini vurgulamıştır.
‘Yalçınkaya’ kararı, insan haklarının korunması ve hukuk devletinin tesisi adına atılması gereken önemli bir adımdı. Ancak hâlâ bu karar uygulanmamakta ısrar ediliyor ve Melek Gelir gibi masum insanlar haksız yere cezaevlerinde tutulmaya devam ediyor. AİHM’nin verdiği karara rağmen, iç hukukta hukukun üstünlüğü yerine keyfi ve hukuksuz bir yaklaşımla bireyler cezalandırılmaya devam ediliyor. Bu durum, sadece Melek Gelir öğretmenin hayatını yok etmekle kalmıyor, aynı zamanda toplumun adalet beklentisini de derinden sarsıyor.
Çocukların mağduriyeti
Melek Gelir, 15 yaşındaki kızı Sümeyra’yı cezaevindeyken kaybetmiş, kızının yasını cezaevinde diğer iki çocuğundan ayrı bir şekilde tutmak zorunda kalmıştır. Çocuklarının annesiz büyümesi, onların tüm yaşamlarını etkileyen derin travmalara yol açmıştır. 15 yaşındaki Sümeyra, cezaevindeki annesinin yokluğunda, kardeşlerine bakarken hayatını kaybetmiştir. Bu trajik ölümün arkasındaki en büyük etken, hiç şüphesiz haksız yere uygulanan ceza ve hukuksuz işlemlerdir.
Bu süreç yalnızca Melek Gelir ve ailesini değil, Türkiye’deki tüm aileleri doğrudan etkilemektedir. Çünkü her yeni hukuksuzluk, toplumun adalete ve hukuk sistemine olan güvenini zedeler. Eğer ‘Yalçınkaya’ kararının uygulanması sağlanmazsa, sadece Melek Gelir gibi masumların özgürlükleri gasp edilmeye devam etmeyecek, aynı zamanda çocukların hakları da yok sayılacaktır.
Adaletin yeniden tesisi: Yalçınkaya kararı uygulansın!
Melek Gelir öğretmeninin cezaevinden çıkması için yapılması gereken tek şey, AİHM’nin ‘Yalçınkaya’ kararını Türkiye’de etkin bir şekilde uygulamaktır. Bu kararın uygulanması, sadece Melek Gelir’in değil, tüm mağdur annelerin ve masum insanların özgürlüğüne kavuşmalarının önünü açacaktır. Hukuksuzluğu sonlandırmak, adaleti tesis etmek ve Türkiye’deki her bireye insan haklarına saygı duyulan bir yaşam sağlamak için Yalçınkaya kararıyla birlikte tüm AİHM kararları amasız, fakatsız acilen uygulanmalıdır.
Bu, yalnızca Melek Gelir için değil, tüm anneler ve çocuklar için hayati bir adımdır. Çünkü bu kararı uygulamak, sadece bir adalet meselesi değil, aynı zamanda aile yaşamına saygı meselesidir. Hukukun üstünlüğünü savunmak ve toplumda güveni tesis etmek için, Yalçınkaya kararının bir an önce uygulanması gerekmektedir.
Adaletin sağlanabilmesi ve Melek Gelir gibi masumların özgürleşebilmesi için hep birlikte ses vermeli, hukuksuzlukların sona ermesi için mücadele etmeliyiz. Yalçınkaya kararı, sadece Melek Gelir ve onun gibi mağdur olan anneler için değil, toplumun tüm kesimleri için adaletin tesisi adına bir fırsattır.
Yalçınkaya kararı uygulansın, adalet yerini bulsun!
Adalet Bakanlığı, ‘Yalçınkaya’ kararının uygulanmasıyla ilgili olarak Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesine bir eylem planı sundu. Ancak, çok uzun ve karmaşık planlara gerek yok. Sadece birkaç basit kriter var. Kriter şu:
- Melek öğretmen serbest bırakıldı mı, bırakılmadı mı?
- Beşizlerin anne ve babası serbest bırakıldı mı, bırakılmadı mı?
- 19 aylık bebeğin annesi serbest bırakıldı mı, bırakılmadı mı?
- ….
Eğer serbest bırakıldılarsa, karar uygulanıyor demektir. Serbest bırakılmadılarsa, karar uygulanmıyor demektir. Adalet Bakanlığı, takip yöntemini bu şekilde yaparsa hem daha doğru sonuç alacak hem de daha kolay bir yöntem olacaktır.
Yalçınkaya kararı, hukuksuzluğun son bulması ve adaletin yeniden sağlanması için önemli bir fırsattır. Bu fırsatı değerlendirmek hem Melek öğretmen hem de toplumun adalete olan güveninin tekrar tesis edilmesi adına önemli bir adım olacaktır.
Umarım bu adım, başka Sümeyra’lar hayatını kaybetmeden atılır.