ENSAR NUR | STRAZBURG TR724
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Başkanı Robert Spano 2021 yılını değerlendirmek amacıyla 25 Ocak Salı sabahı basın mensuplarıyla bir araya geldi. Toplantıda 2021 yılına dair istatistikleri açıklayan Spano, ardından gazetecilerden gelen soruları cevapladı.
Basın toplantısının büyük bir kısmını Türkiye ile ilgili konuların oluşturması dikkat çekerken, yabancı medyadan da Türkiye üzerine oldukça fazla soru geldi. Türkiye ile alakalı 2021 istatistiklerinde dikkat çeken noktalar ise şöyle oldu:
Türkiye’den gelen davalarda yüzde 30 artış var
Robert Spano mahkeme önünde askıda bekleyen davaların sayısında geçen yıla oranla yüzde 13’luk bir artış olduğunu ifade etti. Askıdaki davaların sayısı 62 bin başvurudan 70 bin 150 başvuruya çıktı.
Askıdaki davaların yüzde 70’ini Rusya, Türkiye, Ukrayna ve Romanya’dan gelen başvurular oluşturuyor. Türkiye’den gelen ve askıda bekleyen başvuruların sayısı yüzde 30 artış göstererek 15 bin 250’ye ulaştı. Bu Mahkeme önünde askıda bekleyen tüm davaların yüzde 21,7’sini oluşturuyor.
Robert Spano, Türkiye’den gelen başvurulardaki ciddi artışın sebebini ise büyük oranda 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında görülmeye başlayan davaların sonuçlanması olarak gösterdi. Özellikle mahkumiyet kararlarına yönelik itirazların oldukça fazla olduğunu ifade etti.
İfade özgürlüğü hakkını en çok ihlal eden ülke Türkiye
2021 yılında Türkiye’ye karşı açılan 78 davayı karara bağlayan AIHM, 76 başvuruda Türkiye’yi çeşitli Sözleşme maddelerinin ihlalinden mahkum etti.
İhlal kararları arasında en dikkat çeken ise İfade özgürlüğünü düzenleyen 10’uncu madde oldu. Türkiye bu maddeden 31 kez mahkum edildi ve üye devletler arasında açık ara farkla en çok mahkum edilen ülke oldu.
Özgürlük ve güvenlik hakkını düzenleyen 5’inci maddeden 29, Adil yargılanma hakkını düzenleyen 6’ncı maddeden de 22 kez mahkum edilen Türkiye, bu maddelerde ise Rusya’nın ardından en çok mahkum edilen ikinci üye devlet olarak kayıtlara geçti.
Robert Spano Mahkeme’nin basarisinin karara bağlanan dava sayısı ile değil, karara bağlanan “en önemli” davalarla ölçülmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.