Artı Gerçek Yazarı Ahmet Nesin, 15 Temmuz kontrollü darbesiyle ilgili ilginç bilgiler ortaya çıkarttı. Zaman çizelgesi üzerinden Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ile MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Tayyip Erdoğan ile Binali Yıldırım temaslarını masaya yatıran Nesin, darbe günü ve gecesi tam bir güvensizlik içinde olaylar geliştiğini, Başbakan Yıldırım’ın suratına ‘İşimiz gücümüz var, seninle uğraşamayız’ diyerek telefon kapatıldığını yazdı.
Nesin’in yazısı şöyle:
Hulusi Akar ve MİT darbe gecesi Erdoğan’a güvenmedi mi?..
Darbe girişiminden 16.20’de haberi olan Akar ertesi sabaha kadar ne Erdoğan’ı, ne Yıldırım’ı, ne hava, ne deniz kuvvetlerini aramıyor… Sadece Akar değil, niye hiç kimse birbirini aramıyor?
15 Temmuz 2016 darbe girişiminin ilk 2 saatini çözen bence darbeleri de açığa çıkartır. Bu darbe girişiminin ilk 2 saati komedi filmi gibi, kimsenin kimseden haberi yok yada darbeci çok ve kimse kimseye güvenmiyor. Hem 12 Mart 1971, hem de 12 Eylül 1980 darbeleri Süleyman Demirel başbakanken oldu ve ikisinde de Demirel MİT’in kendisine haber vermediğini söyledi.
Aylar önce bir yazı yazmıştım “TARİH SADECE TÜRKİYE’DE TEKERRÜR EDİYOR” diye. Haksız çıkmadım, son darbe girişiminde de aynı şey oldu. Bu ülkede MİT 12 Mart 1971 darbesinde de, 12 Eylül 1980 darbesinde nasıl başbakanlığa bağlıysa, 15 Temmuz 2016 darbe girişiminde de başbakanlığa bağlıydı. Ancak değişen bişey olmadı ve darbe olacağından haberi olan MİT ve müsteşarı başbakan Binali Yıldırım’a haber vermedi. Darbe girişimi gecesi Binali Yıldırım’ın başına gelenleri ayrıca yazacağım ama burada tek tümceyle anlatmam gerekirse, o gece kimse başbakan Binali Yıldırım’ı ciddiye almamış. Belki inanması zor ama “İşimiz gücümüz var, seninle uğraşamayız” diye suratına telefon bile kapatıldığı söyleniyor. Bunun nedenini ileriki yazılarımdan birinde yazacağım.
Darbe gecesinin Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar bölümünü yazarken aşağıdaki tabloyu baştan vermek istiyorum. Yazıyı okudukça bu tabloya geri dönüp bakmanız gerekebilir, önemli saatlerin grafiğini yaptırdım arkadaşlara.
Bu tabloda çok net görülen bişey var, o da darbe girişiminden 16.20’de haberi olan Akar ertesi sabah 08.26’ya kadar ne cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı, ne başbakan Binali Yıldırım’ı, ne hava ve deniz kuvvetlerini, ne içişleri bakanı ya da adalet bakanını aramıyor.
Bu neden böyle oluyor, sadece Akar değil, niye hiçkimse birbirini aramıyor. Kimi satırları okudukça “Yaaa, bunu yazmıştın” diyebilirsiniz ama inatla tekrar yazacağım, çünkü bana göre en önemli bölüm orası. Darbe olasılığını MİT’e bildirecek olan binbaşı saat 13.55 gibi askeri birliğini terk ediyor. Çünkü kendisine sabah 10.30 gibi MİT müsteşarı Hakan Fidan’ın alınacağı ve görevde olacağı söylenmiş. Kendisi bu olaydan işkillenmiş ve memnun olmamış. Askeriyeyi terk ettikten sonra bir taksiye atlayıp MİT’in kapısına gelmiş.
Şimdi geçmişe gideyim ve çok basit bişey anlatmaya çalışayım. Diyelim ki Türkiye’nin kimilerine göre en basit silahlı örgütü ve bir eylem yapacak. Sabah toplantı yapıyorlar ve aralarından biri akşamüstü buluşma yerine gelmek üzere sırra kadem basıyor. Birincisi o kişi takip edilir, ikincisi eylem iptal olunur, üçüncüsü o kişi ağzıyla kuş tutsa o örgütte kalamaz. Ciddi bir örgütse infaza kadar gidilir.
Oysa darbe günü böyle bişey olmuyor, binbaşı yol geçen hanı gibi MİT’e gidiyor. 10 dakika sonra görüşmeye alınıyor binbaşı, anlayacağınız güven 1500, çok hızlı çalışıyorlar. Binbaşı Hakan Fidan olayını ve darbe girişimi olasılığını anlatıyor. Sonra kendisine dinleme cihazı takıp gönderiyorlar, yani darbecilerin yapması gerekeni, darbe yiyecekler yapıyor, komik değil mi!..
Gelelim genel kurmaybaşkanı Hulusi Akar’a, onun darbe girişiminden haberi saat 17.00 gibi oluyor. Genelkurmay başkanlığı sayfasında darbe haberinin saat 16.00 sularında geldiği yazılıyor ve sonra da bu bilgi sayfadan siliniyor. Abdülkadir Selvi Hürriyet Gazetesi’ndeki yazısında Hakan Fidan’ın darbeyi Akar’a saat 16.30’da söylediğini yazıyor. Biraz daha kafanızı karıştırayım, Akar ifadesinde saat 17.00-18.00 arası çalışırken genelkurmay 2. başkanı Yaşar Güler’in yanına gelerek darbeden haber ettiğini söylüyor.
Her darbe yazısı bölümleri gibi, bu yazı da uzayacak. Kaç bölüm olacak bilmiyorum ama sizleri sıkmadan anlatmaya çalışacağım. İlk bölümde kafama takılan sorular:
1- Darbeden kuşkulanan ve darbeyi MİT’e haber veren binbaşı nasıl takip edilmeden ihbar yerine kadar elini kolunu sallayarak gelebilir?
2- Darbe girişimini 14.30 gibi öğrenen MİT müsteşarı Hakan Fidan neden ilk haberi bağlı bulunduğu başbakana söylemez?
3- Darbeyi askeriye yapacaksa –ki bu zaten hep böyledir genellikle- Hakan Fidan neden darbe girişimini askere şikayet eder. Şikayetçi olduğu komutanın darbeci olup olmadığının kaynağını nereden almıştır?
4- Hakan Fidan darbe girişiminden haberdar olduğu 14.30’la, girişimi haber verdiği 16.00 arası ne yapmıştır
5- Darbe girişiminden haberi olan Hulusi Akar nasıl oluyor da kaçırılıyor?
6- Hulusi Akar belli bir saate kadar neden cumhurbaşkanı ya da başbakanı aramıyor?
7- Cumhurbaşkanı Erdoğan neden bu kişilerden hiçbirini aramıyor?
8- Erdoğan uçakla Istanbul’a gelmeden önce Istanbul 1. Ordu komutanını arıyor mu? Arıyorsa da, aramıyorsa da neye güvenerek bunu yapıyor?
9- Başbakan Binali Yıldırım darbe girişimine inanıyor mu ve halka konuşma yapmak istiyor mu?
10- Başbakan Binali Yıldırım MİT’e telefon ediyor mu, ediyorsa nasıl bir tepkiyle karşılaşıyor?
11- Başbakan Binali Yıldırım bulunduğu yeri hangi arabayla terk ediyor?
12- Binali Yıldırım’ın esas arabasına başkaları bindirilip nereye gönderiliyor?
13- Binali Yıldırım’ın arabasına binenlerin başına bişey geliyor mu?
Dedim ya bu bölüm de uzun sürecek ve bu bölümden sonra hava kuvvetlerinin darbe içindeki rolünü yazacağım. Bana da, size de kolay gelsin…
Heyecanla gerçeklerin ortaya çıkmasını bekliyoruz