Afrika’nın Che Guevara’sı

YORUM | YÜKSEL DURGUT

Batı Afrika’daki Mali, Nijer ve Burkina Faso gibi ülkeler birkaç seneden beri, uluslararası yardımlara rağmen bastırmayı başaramadıkları isyanlarla mücadele ediyorlar. Bu isyanların çoğu Fransızca konuşulan eski sömürge ülkelerinde yaşanıyor. 

Batının etkisini yitirdiğini düşünen Mali ise topraklarında farklı bir güce ev sahipliği yapıyor artık. Sırtını Rusya’ya dayamış durumda. Rusya, görünüşte Wagner grubu aracılığıyla bölgeye paralı askerler sağlıyor. Rus versiyonu Afrika için göreceli bir yenilik. Avrupalı ​​paralı askerler, Fransa, Belçika ve İngiltere’deki hükümetlerin yarı resmi desteği ile yıllarca, sömürgeden arındırılmış Afrika’da geniş bir alanda faaliyet gösteriyor.

Eski İngiltere Başbakanı Margaret Thatcher’in oğlu Sir Mark Thatcher 20 yıl kadar önce, Ekvator Ginesi’nde başarısız bir darbe girişimini “farkında olmadan” finanse ettiğini itiraf etmişti. Komployu yöneten eski SAS’lı bir asker Simon Mann, Margaret Thatcher’in planı onaylamakla kalmayıp aynı zamanda Venezüella’daki Hugo Chavez’i hedef alması için yönlendirildiğini de kabul etmişti. 

İki darbe ve bir dava

Burkina Faso’da bu yılın başından beri iki darbe yaşandı. Ocak ayındaki ilk darbe, seçilmiş lider Roch Marc Christian Kabore’nin özel kuvvetler komutanı Paul Henry Damiba tarafından gerçekleştirildi. Darbenin arkasında yatan gerçek ise Kabore yönetiminin Nusrat İslam ve Müslümanlar Cemaati (Jamaat Nusrat al-Islam wal Muslimin) ile mücadeledeki beceriksizliği nedeniyle devrilmesi amaçlanmıştı. 

Komutanı Damiba’ya geçtiğimiz Cuma günü Yüzbaşı İbrahim Traoré liderliğindeki bir grup darbe yaptı. Burkina Faso’daki darbe girişimi başarılı oldu. Askeri rejimin ikinci versiyonunun ülkede bir fark yaratıp yaratmayacağını zaman gösterecek. Ancak, her iki darbenin de kutlandığı sokak yürüyüşlerinde dikkat çekici bir enstantane yaşandı. O da katılımcılardan bazılarının ellerinde Rus bayrakları sallamasıydı. 

Afrika’nın Che Guevara’sı 

Burkina Faso’da yaşanan bu iki darbe girişiminin dışında geçtiğimiz aylarda çok önemli bir dava da sonuçlandı. Bu dava, 35 yıl önce gerçekleştirilen Thomas Sankara’nın öldürülmesiyle ilgiliydi. Thomas Isidore Noël Sankara, 1983’deki darbeden, görevden alınmasına ve 1987’deki cinayetine kadar Burkina Faso’nun Devlet Başkanı olarak görev yapmıştı. Bir Burkinabe askeri subayı, Marksist devrimci ve pan-Afrikanistti ve ‘Afrika’nın Che Guevara’sı’ olarak anılırdı. 

Sankara’nın akıllarda kalıcı tek fotoğrafı askeri üniformasıyla, darbelere eğilimli bir bölgede tipik bir askeri lider görüntüsüydü. Ancak bunun dışında siyasi ve ekonomik olarak dönüşüm sözü verdiği için iktidara tutunabilmişti. Bunu da başardı. İktidardaki dört yılı (1983-87), sömürge sonrası deneyime sahip fakir, karayla çevrili bir ulus için Upper Volta Cumhuriyeti olarak da bilinen yeniden yapılanmayı da içeriyordu.

Sankara yönetimi bir dizi sağlık, eğitim ve toprak reformunu hayata geçirdi. Bu reformlar gerçekleştirildi ve halkın eli para görmeye bile başlamıştı. Okuryazarlık seviyesi en düşük orandan neredeyse evrensel seviyeye yükselmişti. Dünyanın en kötü bebek ölümlerinin yaşandığı ülkede bu oran önemli ölçüde azaldı. Sankara, kadınların devrimin önemli bir parçası olduklarını ifade etti. Burkina Faso çok eşliliğe ve çocuk yaşta zorla evlendirilmeye karşı uyguladığı yasalarla Afrika kıtasında öncü oldu.

Şimdilerin çevrecilerinin hoşuna gidecek birçok uygulamayı o zamanlar hayata sokmuştu. Çevre bilincini ve toplu ekim kampanyaları ile çölleşmeyi önlemeye yardımcı oldu. Sulama projeleri finanse edildikçe tarımsal üretim de kısa sürede arttı. Burkina Faso fakir bir ülke olmasına rağmen, Sankara uluslararası yardım fikrine ve özellikle “reformlar” adı altında IMF kredilerine direndi.

Mercedesleri sattı

İktidarda kaldığı sürece kemer sıkma konusunda ilerlemeler kaydetti. Bu da bazı kesimleri çok rahatsız etti. Hükümetin Mercedes filosu satıldı ve yerine en ucuz araba olarak Renault 5 satın alındı. Başkanlık fikrini reddetti. Başkanlık uçağı veya bakanlar için birinci sınıf seyahat fikrini yasakladı. Sık sık diğer Afrikalı liderlerle uluslararası toplantılara neredeyse otostop çekerek katıldı.

Sankara, ülkesinin dışından açıkça anti-emperyalist olarak görünüyordu. Küba’da Fidel Castro, Nikaragua’da Sandinistalar ve Grenada’da Maurice Bishop ile yolları kesişiyordu. Bu, onu yeni sömürgeci güçler, özellikle de eski imparatorluğu Fransa nezdinde istenmeyen bir adam konumuna getirdi. 

Bisikletli Bakan

Sankara, Eylül 1981’de Saye Zerbo’nun askeri hükümetinde Enformasyon Bakanı olarak atandı. Araba yerine her gün işe bisikletle gidip geldi. Pek çok açıdan diğer hükümet yetkililerinden farklıydı. Selefleri gazeteleri sansürlerken, Sankara araştırmacı gazeteciliği teşvik etti. Medyanın ulaştığı haberleri yayınlamasına izin verdi. Bunun sonrasında da skandalların yayınlanmasına yol açtı. 12 Nisan 1982’de, “Halkın ağzını tıkayanlara karşı duruş sergiliyorum.” diyerek istifa etti. 

Ülkede yaşanan başka bir darbe sonrası Sankara, Ocak 1983’te Başbakan oldu. Kısa süre sonra görevden alındı. Sankara, Fransa Cumhurbaşkanının Afrika ilişkileri danışmanı Guy Penne’in Albay Yorian Somé ile görüşmesinden sonra tutuklandı. Fransız ajanlar, suikasttan sonraki gün bu telefon dinleme kanıtlarını silmişlerdi.

Sankara’nın devrimci programları, Afrika’nın yoksulları arasında onu bir ikon haline getirdi. Diğer tarafta ise birçok düşman edinmişti. Bu düşman gruplar arasında Burkinabé oligarşisi, sahip oldukları zorla çalıştırma ve haraç ödemeleri gibi geleneksel ayrıcalıklarından yoksun bırakılan kabile liderleri ve daha önce ulusa sömürgeci güç yoluyla egemen olan Fransa ve müttefiki Fildişi Sahili vardı. Sankara, 15 Ekim 1987’de kısa bir süre görevde kalan Blaise Compaoré liderliğindeki birlikler tarafından öldürüldü.

35 yıl sonra gelen adalet

İşte tam 35 yıl önce gerçekleştirilen bu cinayetin Nisan ayında sona eren davası yapıldı. Sankara’nın 37 yaşında öldürülmesinin tek sorumlusu, 2014 yılına kadar Burkina Faso’yu yöneten yakın arkadaşı Blaise Compaoré gösterildi. Halk ayaklanmasında Fransız kuvvetleri tarafından Fildişi Sahili’ne götürüldüğü zamana kadar ülkesini demir yumrukla yöneten Compaoré şimdi gıyabında müebbet hapis cezasına çarptırıldı.

35 yıl önce Sankara, kıta için hayalleri Batı çıkarlarına zarar verdiği düşünülen Kongolu Patrice Lumumba ile beraber Afrika kıtasının simgelerinden biri oldu. 

Rusya ve Çin’in farklı şekillerde Afrika arenasında karşı karşıya gelmesi bölge için iyiye işaret değil. Bölgedeki cihatçı belalarının yayılması da durumu çok vahim bir hale getiriyor.

Kıtanın şimdilerde ne bir Nelson Mandela’sı ne de Thomas Isidore Noël Sankara’sı var. Ancak Sankara’nın öldürülmeden bir hafta önce, bazen karşılaştırıldığı Che Guevara’yı anmak için söylediği gibi, “Bir adamı öldürebilirsiniz ama fikirlerini asla”.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin