HABER-ANALİZ | SEMİH ARDIÇ
Türkiye’de dört kişilik bir ailenin aslî ihtiyaçları dikkate alınarak hesap edilen açlık sınırı Kasım 2017 itibarıyla 1.544 lira. 6 milyona yakın çalışanın maaşı ise 1.404 TL. Yani maişetini asgarî ücretle temin eden 24 milyon kişi açlık ve sefalete mahkûm edilmiş vaziyette.
Asgarî Ücret Tespit Komisyonu 2018 senesinde asgarî ücrete kaç lira zam yapılacağına karar verirken bu acı hakikati göz önünde bulundurmalı diyecektim ki Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu çalışanları temsilen masada bulunan Türk-İş’e ‘fazla ümitli olmayın’ minvalinde nasihatte bulundu.
ALIN TERİNE YAPILAN MUAMELE!
Bakanın konuşmasından şu satırların altını çizdim: “Emekçilerimizin hak kaybına uğramamasını sağlarken, işverenlerimizin de piyasa şartları karşısında rekabet edebilirliklerini teminat altına almak. Hükûmet olarak biz bu görevi yerine getirirken işçi ve işverenimizden de fedakârlık bekliyoruz. Karşılıklı fedakârlık aslında birlikte kazanmayı getirir.”
Bakan Sarıeroğlu bir adım daha ileri gidiyor ve açlığa mahkûm edilmiş milyonlarca kişiye yapılacak zammın ekonominin dengelerini sarsabileceğini söyledi: “Asgarî ücretteki değişim beraberinde birçok faktörü de etkiliyor. Dolaylı olarak genel ücret seviyesini, istihdamı, üretim tüketim dengesini, yatırımları rekabeti yani bir bütün olarak ülke ekonomisini etkiliyor.”
DOLAR VE ENFLASYON TAHRİBATI NE OLACAK?
Çalışma Bakanı Sarıeroğlu, 20 Kasım’da tr724.com’da yayımlanan (http://www.tr724.com/asgari-ucrette-cinden-halliceyiz/) makaledeki tespitlerimi teyit ederken hükûmetin çalışanlara hangi gözle baktığına dair ciddi ipuçları verdi. Muhterem Hanımefendi, konuşması esnasında 1.544 lira açlık sınırının altında bir maaşın müdafaa edilecek bir tarafı olmadığının ya farkında değil ya da o kısım işlerine gelmiyor.
Çin ve Romanya’yı müteakip en az maaş veren bir hükûmetin masaya daha samimi bir hazırlıkla gelmesi icap ederdi. Döviz kurları ve enflasyonun mani olunamayan yükselişinde mesuliyeti işçilere ait değildir. Türkiye’yi idare etmekle mükellef zevat vazifenin hakkını verseydi asgarî ücret 11 ayda 80 Euro’ya yakın erimezdi. Aradaki fark çalışanların refahından çalınan tutarı gösteriyor.
BU KADARI DA PİŞKİNLİK!
Zam sağanağı altında alım gücü tükenme noktasına gelen işçilerin ızdırabını nasıl dindireceklerini söylemek yerine ‘fedakârlık’ tavsiyesinde bulunması pişkinlik ötesi vurdumduymazlıktır.
Müzakere masasında roller değişmeli. Dolar ve Euro artarken bir senede 75 Euro eriyen bir ücreti müzakere faslı ‘fedakârlık’ vurgusu ile başlayabilir mi? 11 gün evvel 305 Euro’ya tekabül eden maaş 1 Aralık’ta 301 Euro’ya indi. 301 Euro’nun yarısı kira ve elektrik, su ve doğalgaz faturasına gidiyor. Kalanı ile de bir ay müddetince gıda, eğitim ve sağlık masraflarını karşılanacak.
Hükûmet ise maaşları insanî seviyeye çıkarmaya matuf bir niyet beyanından hayli uzakta. Ücretin ismi ‘asgarî’ diye verilen tutar gayri insanî olmamalıydı.
Günden güne eriyen bir maaşa senelik artış konuşulacaksa evvela bu kayıp telafi edilmeli. Zam telafiyi müteakip tespit edilmeli. Zam oranı da senelik 2017 enflasyon ile beklenen enflasyonun ortalamasının fevkinde tutulmalı. Fedakârlık isteniyorsa bunu iktidar yapmalı.
İSRAFA SON VERİLİRSE KAYNAK HAZIR
İktidarın ev ödevi dünden belli. Bakanlık bütçeleri ile yarışan Örtülü Ödenek harcamaları makul seviyeye çekilmeli. İsrafın önüne geçilmeli.
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) on binlerce lüks makam arabasını satarak fedakârlıkta önde olmalı. Bina kiraları, tefrişat ve harcırahtan müteşekkil diğer giderlerde de tenkisat yapılırsa milyarlarca lira kaynak temin edilebilir. Hem de yüksek faizle borç almadan…
Rüşvet ve iltimas ortadan kaldırılırsa devletin hakkı olan gelirlerin kasaya girer ve bu kaynaklar çalışanlara dağıtılabilir.
ASGARÎ ÜCRET EN AZ 1.800 TL’YE ÇIKARILMALI
Bunların hiçbirini yapmadan işçilerin kemer sıkması isteniyor. İktidara gelirken simit-çay hesabı yapanlar, maalesef bugün o hesabı bile tutturamayacak kadar düşük maaşları çalışanlara reva görüyor.
Sadece bir senelik kayıpların telafisi için net asgarî ücretin bin 800 TL’nin altında kalmaması şart. Gelin görün ki o rakamlar şimdilik telaffuz bile edilmiyor. Zira işverenlere 100 TL desteği 1 Ocak 2018 itibarıyla keseceğini ilan eden AKP iktidarının ‘fedakârlık’ elbisesini 6 milyona yakın işçiye diktiği anlaşılıyor.
İlk işaretler gösteriyor ki hükûmet ile işveren elele vererek bütün yükü çalışanların omuzuna bindirecek…
AVRUPA’DA AYLIK ASGARÎ ÜCRETLER (EURO)
1)Lüksemburg: 1.999
2)İrlanda: 1.563
3)Hollanda: 1.552
4)Belçika: 1.532
5)Almanya: 1.498
6)Fransa: 1.480
7)Büyük Britanya: 1.397
8)İspanya: 825
9)Slovenya: 805
10)Malta: 736
11)Yunanistan: 684
12)Portekiz: 650
13)Estonya: 470
14)Polonya: 453
15)Slovakya: 435
16)Hırvatistan: 433
17)Macaristan: 412
18)Çek Cumhuriyeti: 407
19)Letonya: 380
20)Litvanya: 380
21)Türkiye: 301
22)Romanya: 275
23)Bulgaristan: 235
DİĞER DEVLETLERDE AYLIK ASGARÎ ÜCRET*
Avustralya: 2.296
Kanada: 1.447
Japonya: 1.200
ABD: 1.064
Güney Kore: 644
Arjantin: 641
Tayvan: 563
Çin: 102
(*) Mukayeseyi kolaylaştırmak maksadıyla aylık asgarî ücret güncel Euro/Dolar paritesi esas alınarak Euro olarak gösterilmiştir.