Ana Sayfa Güncel Açık Mektup

Açık Mektup

YORUM | Av. NURULLAH ALBAYRAK

Adalete, insan haklarına ve ülkemizin geleceğine değer veren herkese adalete, insan haklarına ve ülkemizin geleceğine değer verenler olarak sesleniyoruz.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) dün (26 Eylül 2023) Yalçınkaya/Türkiye davasında Türkiye için büyük önem taşıyan bir karara imza attı. Bu karar, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 7. Maddesinde yer alan temel adalet ilkesini teyit ederek, Bylock kullanmış, Bank Asya’da parası olan, dernek ve sendika üyesi olan, sohbet toplantılarına katılan  kişilerin haksız yere terörist olarak yaftalanmaması gerektiğini kesin bir dille ortaya koymuştur. Ayrıca karar sözleşmenin 6. maddesinde yer alan adil yargılanma hakkı ve 11. maddesinde yer alan örgütlenme özgürlüğünün de ihlal edildiğine karar verilmiştir.

Mahkemenin kararında yer alan bilgilere göre 100.000’in üzerinde kişi Bylock kullanıcısı olduğu iddiasıyla terör örgütü üyesi olarak suçlanmaktadır. Ayrıca Ocak 2014 ile Mayıs 2015 arasında Bank Asya’da hesap açan 465.000 yeni hesabın sahibi de soruşturulmuş ya da yargılanmıştır. Bu rakamların büyüklüğü, bu konunun kapsamlı bir şekilde ele alınmasının aciliyetinin altını çizmektedir.

Bu karar, Gülen hareketiyle bağlantılı kişilere yönelik haksız zulüm de dahil olmak üzere çok sayıda ihlali ortaya koymuştur. Bu ihlallerin Bylock iletişim uygulamasını kullanmak veya Bank Asya’da  işlem yapmak gibi eylemlerin çok ötesine geçtiğini ve sıradan yasal faaliyetlerin terör suçu olarak değerlendirilemeyeceği tespitini de kapsadığını belirtmek hayati önem taşımaktadır. Türkiye’de terör suçlamalarının keyfi ve haksız bir şekilde uygulanması, milyonlarca masum vatandaşı pençesine almış ve özellikle Cumhuriyet’in yüzüncü yılına yaklaştığımız bu günlerde, Türkiye tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir sosyal ve hukuki krize yol açmıştır.

Türkiye Cumhuriyeti, 100. yılını kutlamanın eşiğinde çok önemli bir sınavla karşı karşıyadır. Yaşlılar, engelliler, kadınlar ve çocuklar da dahil olmak üzere çok geniş bir kitleyi hedef alan ve yaklaşık on yıldır devam eden masum bireylere  yönelik bu anlamsız cadı avı artık sona ermelidir. Toplumumuzda açılan derin yaraların sarılması, eşit vatandaşlık ilkesine geri dönülmesi, hukuk güvenliğinin yeniden tesis edilmesi ve toplumsal barışın güçlendirilmesi şarttır.

Ayrıca, söz konusu kararın insani bedellerin ötesinde bir yaklaşımla ele alınması, sosyal kutuplaşma, ekonomideki kötüleşme ve hatta uluslararası politik gelişmeler ile birlikte değerlendirilerek hem mağdurların hem de Türkiyenin lehine bir çözüm bulunması elzemdir. 

AİHM kararının uygulanmamasının hukuk sistemini geri dönüşü ve telafisi mümkün olmayan bir karanlığa esir edeceğini ayrıca adalet ve insan haklarının her türlü ekonomik maliyetin üzerinde tartışılamaz değerler olduğu da hatırda tutulmalıdır.

Öte yandan bu kararın uygulanmasının veya sistematik bir krize dönüşen bu sorunun çözümün potansiyel faydalarının da olacağını dikkate almak gerekir;

Hukukun Üstünlüğünün Güçlendirilmesi: AİHM kararının etkili bir şekilde uygulanması hukuki kesinliği artıracak, hukukun üstünlüğünü destekleyecek ve hukuk sistemimize olan güveni yeniden tesis ederek toplumsal istikrarı teşvik edecektir.

Toplumsal Barışın Tesis Edilmesi: Adil bir çözüm toplumu yeniden birleştirecek ve toplumsal bölünmeleri onararak birlik ve beraberliğin önünü açacaktır.

Olumlu Ekonomik Görünüm: Hukuk sistemimize olan inancın yeniden tesis edilmesi yerli ve yabancı yatırımları harekete geçirecek ve sonuçta ekonomimize fayda sağlayacaktır.

Korku İkliminin Sona Erdirilmesi: Bu adaletsizliklerin düzeltilmesi, korku ve sindirmenin artık sesimizi bastıramayacağı yeni bir dönemi başlatacaktır. Bu da açık diyaloğu, uzlaşmayı ve toplumsal iyileşmeyi teşvik edecektir.

Ülkesini seven ve evrensel hukuk değerlerine inanan kişilerin etkili sesleri, Türkiye’nin geleceğini şekillendirmede çok önemlidir. AİHM kararının etkili ve hızlı bir şekilde uygulanmasının kritik önemi konusunda farkındalık yaratmak için desteğinizi içtenlikle bekliyoruz. Yapıcı bir diyaloğa girerek, adaleti, insan haklarını ve toplumun refahını savunan dengeli bir çözüm için artık harekete geçilmelidir.

Birlikte, Türkiye için adaletin hüküm sürdüğü, insan haklarının korunduğu ve ortak değerlerimiz olan demokrasi ve özgürlüğün egemen olduğu daha parlak, daha eşitlikçi bir gelecek kurabiliriz. Cumhuriyet’in yüzüncü yılının eşiğinde dururken, seçtiğimiz yol gelecek nesillere bırakacağımız mirası belirleyecektir.

1 YORUM

  1. Evren Taşpınar
    Çok güzel ve makul bir çağrı! İnşaallah makes bulur ve katbettiğimiz güzelliklere yeniden kavuşuruz. Bir ülkeyi güzel yapan ayakta tuttuğu güzel değerlerdir. Uzun zamandır anlamsız ve boş çatışmalarla vakit geçiriyoruz. Artık sukunet ve akl-ı selime ihtiyacımız var.