Yorum | Erhan Başyurt
Dünyanın ekonomik ve askeri olarak en güçlü ülkesi, yeni güçler yükselmesine rağmen Amerika. Başkanlık ile yönetiliyor. Başkanlık rejimi ile yönetilen ileri demokrasinin, güçler dengesi, denge ve denetim kurallarını uygulayan tek başkanlık sistemi.
Türkiye’de başkanlık rejimine geçti. Sınırlı bir süre için halk seçiyor. Ancak güçler dengesi, denetim, şeffaflık ve hesap sorulabilirlik yok.
‘Türk tipi başkanlık’ sisteminin mimarlarından AK Partili Prof. Burhan Kuzu, ‘’zavallı Obama, bütçeyi bile geçiremedi’’ diyerek, ABD’nin tüm denge ve denetim, güçler ayrılığı ilkelerini Türk sisteminden uzaklaştırdı.
Sonuç acı verici. Hesap sorulamayan bir ‘Tek Adam’ var artık… ‘Tek Adam’ tipi yönetimler, başkanlık rejimi de olsalar, refah getirmedikleri gibi, özgürlüklerin ve insan haklarının, hukukun yok olması ile sonuçlanıyor.
3 KİLİT İSİM TUTUKLANDI
Dünyanın en güçlü ülkesinin başkanı Donald Trump. İki yıldır görevde. Muhalifleri açıktan eleştiriyor ve hukuk peşini bırakmıyor.
Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael Flynn tutuklu. Seçim kampanyasını yöneten Paul Manafort tutuklu. Son olarak avukatı Michael Cohen tutuklandı.
Flynn ve Manafort, seçim kampanyasında Rusya ile gizli kurulan ilişkiler, yolsuzluk ve banka hesap hareketleri nedeniyle tutuklu.
Son dönem veriler, Rusya’nın sadece Facebook değil, doğrudan mali katkılarla da Clinton’ın seçilmesini engellediğini ispat ediyor.
Flynn aynı zamanda Türkiye için lobicilik yapmak amaçlı para aldığı halde sakladığı ve Gülen’i yasa dışı yoldan kaçırma planına iştirak etmekle de suçlanıyor.
Cohen ise, seçimi etkileyecek Trump’ın kaçamaklarını ört bast etmek için kayıtdışı para ödemekle suçlanıyor.
Flynn ve Cohen’in savcılarla işbirliği yapmaya ‘evet’ dedikleri medyaya yansıdı.
TRUMP DA YERLEŞİK DÜZENE SALDIRIYOR
Trump, kızını ve damadına kabinesinde resmi görev veren, medya ve yerleşik düzen ile kavga eden, hakaret dili kullanan Türkiye’nin yakından bildiği ‘Tek Adam’ rejimlerinin büyük bir ülke versiyonu gibi…
ABD medyası için açıktan ‘Amerikan halkının düşmanı’, ‘yalancı’ gibi ifadeler kullanmaktan çekinmiyor.
CIA ve FBI başkanlarını kendisine uzanan soruşturmaların önünü kesmek için görevden aldı. Birçok savcı ile birlikte Federal Başsavcı’yı da aynı şekilde kendisine uzanan soruşturmaların önünü kesmek için görevden aldı ve açığa çekti.
Ancak ne ABD basını ne muhalifler ne de savcılar, görevlerini yapmaktan vazgeçmiyor.
Türkiye’de en ufak eleştiri yapanlar ‘hakaret’ soruşturmaları ile susturulurken, ABD’de Robert De Niro gibi sanatçılar ödül töreninde açıktan ‘Fuck Trump’ diye açıklama yapmaktan çekinmiyor.
Trump’ı, ABD elçiliğini Kudüs’e taşımak da, Kuzey Kore, İran ve Türkiye’ye yaptırımlar uygulamakta kapana kısılmaktan kurtaramıyor.
Trump yönetimi bir ara ‘yargı darbesi’ ve ‘derin devlet’ ifadelerini açıktan kullanarak, Türkiye’deki yönetim gibi kendisini korumaya çalıştı ama başarılı olamadı.
En büyük destekçisi ‘Evangelistler’… O da onların inançlarını istismar etmekten çekinmiyor…
Ancak etrafındaki çember hayli daralmış durumda.
SAVUNMA YÖNTEMİ KORKUTMAK!
‘‘Hakkımda görevden düşürme kararı alınırsa, ABD ekonomisi çöker’’ diyerek çok bilindik bir korkutmayla kendisini savunmaya çalışıyor.
ABD’de daha önce Nixon muhaliflerini yasadışı yoldan dinlediği için görevden alınmıştı. Bill Clinton için de ‘impeachment’ yani ‘görevi kötüye kullanma’ suçlaması ile soruşturma açılmış ve Senato onaylamadığı için güdük kalmıştı.
ABD’yi, Türkiye gibi ‘tek adam’ rejimlerinden farklı ve sistemi güçlü kılan aslında bu ‘hesap sorulabilirlik’…
ABD’de başkanın atamalarında ve bütçede de ilgili Meclis komisyonu ve Meclis’in onayı şartları var.
Büyükelçi ataması bile ilgili Meclis Komisyonu’nun onayından geçmek zorunda…
Yine tüm bakanlar ve bürokratlar, Meclis’e davet edildiklerinde gitmek ve ‘doğruyu söylemek’ zorundalar.
Türkiye’deki yeni başkanlık sistemi, tüm bu fren ve emniyet mekanizmalarından yoksun. Sonuç da böyle felaket oluyor.
İFADE VE FİKİR HÜR, BASIN HÜRRİYETİ VAR
ABD, ülke yönetimine ‘kontrolsüz güç’ gelmesini engellecek tedbirlere sahip, medyası özgür, halkın ifade hürriyeti var, bu ülkeyi güçlü kılıyor. Türkiye’de ise tam tersi…
Sadece Türkiye değil, ‘başkanlık’ ile yönetildiği iddia edilen aslında ‘seçilmiş diktatörlük’ sistemine sahip tüm iflas eden ülkeler de siyasi sistem böyle felç durumda…
ABD’de Trump ‘görevi kötüye kullanmak’tan görevden alınabilir mi bilemem ama bu ihtimal var ve başkanı anayasa içinde hareket etmeye zorluyor.
Türkiye ve ‘tek adam’ rejimlerinde ise yok ve bir kez koltuğu ele geçirenin ‘diktatör’ gibi hareket etmesine neden oluyor.
Trump’a yönelik soruşturmalardan, umarım Türkiye ve Türk halkı da demokrasi ve özgürlükler adına gerekli dersi alır…