Türk Telekom (TT) bankalardan aldığı 4,75 milyar dolar kredinin Eylül 2016 taksitini ödeyemedi. Türk Telekom’un ana şirketi Ojer Telekom’un Citigroup, JPMorgan Chase, Deutsche Bank ve Türkiye’nin en büyük mali kuruluşlarından oluşan 29 bankaya ödeme yapamamasında Türkiye’de Türk Lirası’nın dolar karşısında son iki senede hızla erimesinin payı var. Kredinin alındığı 2013’ten bu yana dolar, TL karşısında yüzde 40 kıymet kazandı. Doların tırmanışı, gelir kalemi TL’ye dayanan Telekom’un kredi taksitlerini temettülerden (kâr payı) ödeme planını altüst etti.
Türk Telekom, Türkiye ekonomisinin içine düştüğü vahim tabloyu ele veren tek şirket değil. Özel sektörün döviz pozisyon açığı Temmuz 2016 itibarıyla 201 milyar dolar. Bu demek oluyor ki şirketlerimizin varlıkları ile yükümlülükleri arasında 201 milyar dolar gibi altından kalkılması mümkün görünmeyen bir fark var. Milli gelirin (GSYH) beşte biri kadar döviz açığı hafife alınmamalı.
Şirketlerin bu açığı kapaması için döviz gelirlerini artırmak ya da borçlanmaktan başka çaresi yok. İhracat, turizm ve müteahhitlik gibi sahalarda büyüme bir yana şirketlerimiz, ciddi pazar ve ciro kayıpları ile mücadele ediyor. Döviz üretme kabiliyetini kaybeden bir ekonomiyi ne gibi tehditlerin beklediğini anlamak için Türkiye’nin maruz kaldığı 1994 ve 2001 krizlerine bakmak kâfi.
Hukuku ayaklar altına alırsanız döviz, kalıcı yatırım olarak gelmeyeceği gibi kısa vadeli olarak bile gelmez. Borsa ve tahvil cephesinde dönen sıcak para 5 sene öncesine nazaran son derece güdük kalıyor. Ne oldu da aylık 10 milyar doları bulan portföy yatırımları buharlaştı. Daha evvel gelenler de fırsatı buldukça kaçmaya başladı. Niye?
***
KEYFİ HAREKET KARARNAMESİ (KHK)
Boydak, Koza İpek gibi devâsâ holdinglerden pastanelere kadar yüzlerce şirkete AKP hükümetinin Keyfi Hareket Kararnamesi (KHK) ile el konulurken… İşadamlarını, gazetecileri, yazarları, akademisyenleri, hâkimleri ve savcıları, “Reis öyle istedi.” diyerek zindana atarken global sermayenin Türkiye’ye akın etmesini mi bekliyordunuz?
Adalet yerle bir edilirken suskunluk sarmalında felaha erdiğini zanneden iş âlemi, maalesef top yekûn bir krizin faturasını ödemek mecburiyetinde kalacak. S&P ve Moodys, Türkiye’nin kredi notunu çöp seviyesine indirdiğinde ‘dış güçler’ repliğine iltica edenler, hükûmete ‘artık hukuk ve demokrasiye dönün’ çağrısında bulunmadı, bulunamadı.
Herkes kendi konforunda demokrasiyi feda etti.
Öte yandan dolar/TL paritesi bugünkü seviyelerde kalmayacak. Sene sonu için 3,20 TL ve üzeri, 2017 için 3,50 TL ve üzeri telaffuz ediliyor ki bunlar ihtiyatlı tahminler. Amerikan Merkez Bankası FED, aralıkta faizleri piyasacılara rağmen artıracak.
***
ÖZEL SEKTÖRÜN DÖVİZ AÇIĞI 201 MİLYAR DOLAR
Önümüzdeki aylarda Türkiye gibi gelişen piyasalar için (ortak özellikleri yüksek döviz açıkları) iki senedir devam eden kur ve faiz riski daha keskin bir hal alacak. 201 milyar dolar net döviz açığı 3,08 TL üzerinden 619 milyar TL’ye tekabül ediyor. Kurun tahmin edildiği gibi 3,20 olması halinde rakam 643,2 milyar TL oluyor. 12 kuruşluk artış 24,2 milyar TL ilave yük getiriyor.
İlave yük deyip geçmeyin. 500 büyük sanayi kuruluşunun tamamının 2014’te faaliyet kârı 30 milyar TL idi.
Düşük kur, bol para devri bitti. Takke düştü kel göründü. Türk Telekom ile açığa çıkan döviz krizi diğer şirketler için ciddi bir ikazdır. Şirketler borç harç kredi taksitlerini yatırsa bile ayakta kalabilmek için işten çıkarma ve yatırım harcamalarında tenkisata gidecek. Gelir sınırlı artıyor ya da azalıyorsa maliyetleri azaltmaktan başka yol kalmaz. Hasılı büyüme daha da azalacak, işsizlik tırmanacak.
Kış erken gelecek. TÜİK’in mevsim normallerin üzerinde açıkladığı verilere aldanıp zemheriye hazırlıksız yakalanmayın.