Yaklaşan cisim, öncü şok ve büyük taarruz

TARIK TOROS | YORUM

Türkiye’de rejim doğrudan taarruza geçti. Artık yalnızca Kürt veya Cemaat mahalleleri değil, ulusalcı-sol çevreler de bundan nasibini alıyor, alacak. Halbuki bu son grup, rejime ihtiyacı olan katkıyı uzun yıllardır gönüllü ve bilâbedel sunmuştu. Halen de Özgür Özel şahsında sunmaya devam ediyor.

Şöyle ki: CHP’nin adı konmamış yayın organı Halk TV dalga dalga gözaltılarla sarsılırken Özgür Özel, Yargıtay Başkanı Ömer Kerkez’e hayırlı olsun ziyaretine gitti, partisi de 4 kare fotoğraf servis etti. Saklama lüzumu dahi duymadı. Ayrıca Kerkez, geçen mayıs ayında bu göreve seçildi, 8 ay gecikmiş bir “hayırlı olsun!” ziyaretiydi bu.

***

Yargıtay deyince tek örnek vermem yeterli: 3’üncü Daire, Hatay’dan milletvekili seçilen ve tahliye edilmeyen Can Atalay hakkında Anayasa Mahkemesi’nin “hak ihlali” kararına direnmiş ve uzunca bir süreçten sonra Atalay’ın milletvekilliği düşmüştü. Özgür Özel de geçen yıl ocak ayında durumu protesto etmek için taraftarlarını Ankara Tandoğan’daki “Anayasa’ya Saygı” mitingine çağırmış, sınır ötesinden şehit haberleri gelince bunu süresiz ertelemişti.

Bir yıl sonra yine ocak ayında, o gün bir türlü protesto edemediği Yargıtay’ı ziyaret edip yeni başkanı kutlayacaktı.

Aynı saatlerde, Halk TV kadrosundan Barış Pehlivan, Seda Selek ve Serhan Asker geceyi nezarette geçirmiş, adliyede haklarındaki hükmü bekliyordu. Bitmedi, onlara Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş ve program koordinatörü Kürşat Oğuz eklendi sonra.

Bu ilişkiyi kurmam boşuna değil. Konu doğrudan CHP’yi ilgilendiriyor çünkü:

Ekrem İmamoğlu, pazartesi günü düzenlendiği basın toplantısında İstanbul Büyükşehir, Esenyurt ve Beşiktaş belediyeleri ile kendisi hakkında yürütülen soruşturmalarda bilirkişi olan Satılmış Büyükcanayakın’ın ‘sahte bilirkişi raporu yazmak’ iddiasıyla yargılanıp yargılanmadığını sormuştu. Barış Pehlivan ise, bu iddiaları sormak için bilirkişiyi aramış, telefon görüşmesinin kaydını Halk TV’de yayınlamıştı. Başta Barış Pehlivan olmak üzere, sıralı tüm kanal sorumlularının polis nezaretinde adliyeye götürülmesi bundandı.

***

Olayın gazetecilik ve basın etiği ile ilgili tarafı bu yazının konusu değil. İdeolojik bir kavga var, ilkesel değil. Bu ortamda tarafların kimi olaylar karşısındaki duruşlarının ahlaki olup olmadığının sorgulanması abestir.

Konu siyasidir. Medya magaziniyle meşgul olmak aktörlerin ekmeğine yağ sürer. 

Örneği çok uzaktan vermeyeceğim: Devlet Bahçeli’nin Kartalkaya otel yangınıyla ilgili olarak ilgili bakanları hedef göstermesi nasılki “insani” bir duruş değil siyasi bir çıkış ise bu da öyledir, amaç başkadır.

***

Yaşananlar, Ekrem İmamoğlu öncüsü şoklar, gözaltılar, soruşturmalar. 

“İmamoğlu öncüsü” şu demek: 2019 yılında İstanbul’a aday olduğu günden bu yana Ekrem İmamoğlu 1 numaralı potansiyel cumhurbaşkanı adayıdır. CHP’nin 1.6 milyon üyesi varmış. O üyelerle 10 kere önseçim yapsanız, hepsinden aday olarak İmamoğlu çıkar. Erdoğan’ı sandıkta zorlayacak tek isimdir. Böyle olduğu halde 2023 seçimi ıskalanmıştır, nedenlerini herkes biliyor.

Bugün benzer biçimde üretilmiş yargı konuları, “Demokles’in Kılıcı” gibi İmamoğlu’nun üzerinde sallanmaktadır. Tayyip Erdoğan, en iyi bildiği numaranın 2025 versiyonuyla sahnede. 2022’de ilk kez sahneye kondu ve başarılı oldu çünkü.

***

Kürt mahallesinde 1 ayda 14 gazeteci tutuklanarak cezaevine gönderildi. Buna, Ezilenlerin Sosyalist Partisi operasyonunda tutuklanan bir gazeteciyi, yine gazetecilik faaliyetinden yargılanıp hüküm giydiği için yerine kayyım atanan Siirt Belediye Başkanı’nı da eklerseniz, sayı 16’ya çıkıyor.

Rejim, ne zaman Kürt halklarına yönelik bir harekata girişse öncesinde medya unsurlarını susturuyor. Hiç değişmedi bu.

Şimdi aynı biçimde ‘sol mahallede’ de bir nevi ‘saha-mıntıka temizliği’ yapıyor. Kurguyu fark ettiği halde görmezden gelenler, bilerek ya da bilmeyerek plana teslim oluyor.

***

Türkiye nereye gidiyor?

-Herkesi gözaltına alıyorlar.

Sokakta Ekrem İmamoğlu’na yanaşan bir teyze bile biliyor bunu: “Dikkatli konuş, içeriye atılma!”

Susturuldu, mesaj paylaşamaz oldu insanlar. Sosyal ağlardaki herhangi bir videoyu görüntülemenin bile yarın önüne konacağını düşünenler var.

***

Başa dönelim: Türkiye’de rejim doğrudan taarruza geçti. Şimdi ulusalcı-sol çevreler bundan nasibini alacak. Tabi bu defa daha gürültülü olacak. Çünkü ülkedeki mevcut “muhalif yayınlar” toptan hedef tahtasında.

Silivri Kaymakamlığı duyurmuş, “Silivri Cezaevi çevresinde çadır kurmak ve basın açıklaması dahil her eylem 1 ay yasak.”

***

Soru şudur esasen:

-Yarın sabah Ekrem İmamoğlu gözaltına alınıp tutuklansa 3 gün konuşup unutur muyuz yoksa başka şey mi olur?

Bu soruya “Yer yerinden oynar!” diye cevap verilmediği sürece çok geçtir.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin