Yalçın Akdoğan ya hafızasını kaybetti ya da …

ADEM YAVUZ ARSLAN | YORUM

Başlıkta ‘ya hafızasını kaybetti ya da …’ deyip bıraktım ama aslında ‘düpedüz yalancı’ diyecektim. Yazıyı okuduğunuzda, bizzat Yalçın Akdoğan’ın kendi yazılarından örnekler verdiğimde muhtemelen siz daha ağır şeyler söylersiniz.

Fakat biz yine de hakkı-hakikati anlatıp nezaketimizi muhafaza edelim. Konumuz Yalçın Akdoğan ve dün katıldığı televizyon programında söyledikleri.

Uzun yıllar AKP’de siyaset yapan, Erdoğan’ın danışmanı ve yardımcısı olarak karar mekanizmalarında yer alan Akdoğan bir süredir ortalarda yoktu. Kendi ifadesine göre ‘gündemi bile takip etmiyor, akademik çalışmalar yapıyormuş.’ Fakat MHP lideri Devlet Bahçeli’nin 1 Ekim’de başlattığı süreç sebebiyle yeniden sahneye çıktı.

Habertürk’te Mehmet Akif Ersoy‘a geniş bir röportaj verdi. Yandaş bir kanalda ve yandaş bir gazeteciyle program yapmanın rahatlığı içinde uzun uzun konuştu. Anlattıkları içerisinde bir bölüm var ki; dinlerken “Yok artık!” dedim. Hayır, olaylara şahit olmasak, bizzat yaşamasak ve dahası o günün arşivleri hala Google’da durmuyor olsa belki ama bu kadar da aleni yalan söylenmez ki!

POZİSYON BEKLİYORUM’ SİNYALLERİ

23 yıllık AKP iktidarında artık kanıksadık. ‘Pozisyon almak’, hele de bakan olmak isteyenler Saray’ın gözüne girebilmek için ekstra çaba sarf eder. Her yerden kafasını kaldırır, dikkat çekici şeyler söyleyerek, “Ben de buradayım!” mesajı gönderir. Açıkçası Yalçın Akdoğan’ın dünkü Habertürk röportajını izlerken bunu düşündüm. Bir yandan ‘ununu elemiş eleğini asmış’ havası veriyor ama satır aralarından ‘göreve hazırım’ diyor.

Özetleyerek anlatayım; Akdoğan’a göre 2015’teki çözüm sürecinin başarısız olması ‘fetö sabotajı’ nedeniyle olmuş. Ona göre, ‘valilere, emniyet müdürlerine duyarlılık göstermeleri talimatı verilmiş ama onlar ‘kontak’ kapatmış. Valilere, ‘neden operasyon yapmıyorsunuz’ dediklerinde ‘Aman efendim çatışma çıkar’ diyorlarmış!

Akdoğan da zamanın ruhuna uygun bir şekilde ‘fetö’ söylemiyle bütün günahlarını örtme telaşına girmiş. Yayında başka başlıklar da var ama burada bir virgül koyup Akdoğan’ın yalanlarını yüzüne vuralım.

Birincisi şu; “Bölge de toplantılar yapıyordum, valilere, emniyet müdürlerine neden operasyon yapmıyorsunuz diyordum.” açıklaması… Oysa ki bahse konu ziyaret ve toplantıların bir kısmını ben de izledim. Hatta 11 Mayıs 2013 günü Reyhanlı patlamasının olduğunda ben Akdoğan ile birlikte Diyarbakır ve Batman seyahatindeyim. Notlarımda Akdoğan’ın söylediklerinin tam tersi var. Hadi diyelim benim şahitliğimi subjektif buldunuz. O zaman Erdoğan’ın neler dediğini hatırlatalım.

VALİLERE OPERASYON YAPMAYIN TALİMATI VERDİM 

14 Eylül 2015. Erdoğan TRT Haber’de konuk. Çözüm sürecini anlatıyor ve Yalçın Akdoğan’ın aksine Erdoğan terörle mücadele operasyonların durdurulması talimatını bizzat kendinin verdiğini anlatıyor. Şu ifadeler Erdoğan’a ait: “Çözüm Süreci içinde tabi valilerimiz  kendilerine verdiğimiz talimatlar gereği ciddi mana da bu terör örgütlerine karşı şu andaki operasyonlara girmiyorlar. Belki kendilerine çeki düzen verirler diye düşündük. Malesef kendilerine çeki düzen vermediler. Ne yazık ki bir hazırlık safhasının içine girdiler.” 

Erdoğan’ın açıklamasına göre PKK kendisine ‘çeki düzen’ vermemiş…

Erdoğan aynı açıklamayı hatta daha da geliştirerek 1 Mart 2016 günü yine TRT ekranında yaptı. “Cumhurbaşkanı’nın Gençlerle Buluşması” başlıklı yayında konuşan Erdoğan, çözüm sürecinde valilere ‘baskı yapmayın’ talimatı verdiklerini ve bunun terör örgütü tarafından istismar edildiğini söyledi: “Çözüm Süreci içinde valilerimize bazı bizim tavsiyelerimiz olmuştu, yani ‘sakın böyle bazı ufak tefek konularda sıkıştırmayın, üzerlerine gitmeyin’ vesaire diye. Güvenlik güçlerimizi de valilerimiz doğrusu o noktada biraz baskıyı aldılar diyebilirim.” 

Devamında ise, “Bu bir iyi niyetti fakat bu iyi niyet ne yazık ki ciddi manada istismar edildi ve o süreç içinde ülkemize ciddi manada bir silah girişi oldu.” dedi. Erdoğan’ı bahsettiği silahlarla çok kan aktı ama konumuz şimdi o değil. Nitekim devletin resmi kayıtları da o dönem PKK’ya karşı operasyon yapılmadığını teyit ediyor.

290 OPERASYON TALEBİ OLMUŞ 8’İNE OLUR VERİLMİŞ!

TSK 2014 yılı içinde Şırnak’ta 110 Hakkari’de 100 ve Tunceli’de 80 müdahale-operasyon izni istemiş. Fakat Erdoğan’ın talimatını uygulayan valiler sadece 8’ine izin vermişler. TSK hangi tarihte, hangi ilde, nereye, hangi amaçla ve nasıl operasyon yapmak istediğini kayıt altına aldı. Hem talepler hem de valilerden gelen cevaplar Genelkurmay Harekat Başkanlığı arşivinde, merak eden bakabilir.

Örnekleri uzatmak, çözüm sürecinin bu boyutuna dair başka ayrıntılar vermek mümkün. Ancak yazıyı uzatmama adına burada keselim. Mevzu tartışmaya yer bırakmayacak şekilde açık. Yalçın Akdoğan’ın iddia ettiği gibi operasyonların yapılmaması ‘fetö’ işi değil bizzat Tayyip Erdoğan’ın talimatıydı.

Yalçın Akdoğan’ın yalanlarından devam edelim.

ÖCALAN’IN NEVRUZ MEKTUBUNU KALEME ALAN KİMDİ?

Erdoğan’ın eski başdanışmanı Yalçın Akdoğan diyor ki, “ABD, PKK’nın denklemden çıkmasını istemiyordu. Bu yüzden ‘fetö’ süreci sabote etti.”

Akdoğan’a göre hükümet PKK sorununu çözerse çok güçlenecekmiş, bu durumda ‘fetö’ hükümete söz geçiremeyecekmiş, bileğini bükemeyecekmiş. Örgüt de harekete geçmiş ve hendek süreci başlamış…

Hızını alamayan Akdoğan modaya uyup ‘Gezi Parkı’ olaylarını da Cemaate bağlamış. Ekranda kendisinden dinlemesiniz bu deli saçması argümanları Fatih Tezcan ya da Nedim Şener yazdı sanabilirdiniz. Galiba Yalçın Akdoğan herkesin hafızasını kaybettiğini filan düşünüyor.

Mesela Öcalan’ın 21 Mart 2013 tarihli meşhur Nevruz Mektubu’nu kaleme alanlardan birisi Yalçın Akdoğan’ın kendisiydi. Öcalan adına okunan mektub İmralı ile Başbakanlık arasında gitti geldi. Akdoğan’ın yazdığı mektup Öcalan’ın adına Diyarbakır’da okundu.  Akil İnsanlar Heyeti oluşturuldu, örgüt çekilme takvimi açıkladı.

Ancak 9 Eylül 2013’te KCK geri çekilmeyi durdurdu…

30 Eylül’de bizzat Erdoğan tarafından demokratikleşme paketi açıklandı. Ancak Suriye’de yaşanan gelişmeler özellikle Kobani, çözüm sürecinde dönüm noktalarından birisi oldu. 8 Şubat 2015‘te ise meşhur Dolmabahçe görüşmesi yapıldı. Hükümet ve HDP heyeti bir araya geldi. O toplantıya başkanlık eden dönemin başbakan yardımcısı Yalçın Akdoğan’dan başkası değildi. Erdoğan sahne de değildi ama perde gerisinde kimin hangi koltuğa oturacağına kadar yakından ilgilendi.

10 maddelik bir metin açıklandı. Kimin nereye oturacağına bile karar veren Erdoğan, “Açıklanan 10 maddelik metinde bir demokrasi çağrısı yok. Bu metnin demokrasi adına neresini kabul edeceğim?” sözleriyle Dolmabahçe’deki toplantıyı eleştirdi. Ancak 17 Mart’ta dönemin HDP eş genel başkanı Selahattin Demirtaş, TBMM kürsüsünden meşhur, “Seni başkan yaptırmayacağız!” konuşmasını yaptı ve ipler koptu.  7 Haziran 2015 seçimlerinde Erdoğan ilk kez Meclis çoğunluğunu kaybedince ortalık kan gölüne döndü.

PKK ile çatışmalar arttı. 22 Temmuz’da Şanlıurfa’da çok karanlık bir eylemle iki polis infaz edildi. Bu olayı bahane eden hükümet ‘müzakere’ sürecinden ‘mücadele’ sürecine geçti ve şehirleri yerle bir eden operasyonlar başladı.

Bir yandan askeri operasyonlar sürerken öbür taraftan Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ tutuklandı. Yani sürecin her aşamasında belirleyici olan bizzat Saray’ın kendisiydi. Erdoğan’ın ‘çözüm’ diye bir amacı hiç olmadı. Mücadele ederken de müzakere ederken de sandık endeksliydi.

Bu noktada bir anektodu aktarayım.

Çözüm sürecinin en hararetli olduğu günlerde, Yalçın Akdoğan’ın Meclis’teki odasında gündeme dair sohbet ediyorduk. Akdoğan purosundan derin bir nefes çekip “Önümüzde üç seçim var,  süreci çatışmasız götürmeliyiz.” demişti. Akdoğan her platformda KCK operasyonlarını savunuyor hatta yazılar yazıyordu.

AKDOĞAN’DAN KCK OPERASYONLARINA ÖVGÜ 

Bakmayın zamanın ruhuna uyup her konuda olduğu gibi KCK konusunda da Cemaati suçlamasına. Mesela 18 Kasım 2011 tarihli Yeni Şafak Gazetesi’nde ‘Yasin Doğan müstearı ile yazdığı ‘Ya KCK başarılı olsaydı’ başlıklı yazısına bakalım: “Seçimden önce strateji değiştiren PKK, Devrimci Halk Savaşı adı altında yeni bir kalkışma başlattı. Eş zamanlı olarak DTK, HPG, BDP farklı hamlelerle bunu destekleyici adımlar attılar. Amaç, Arap Baharı gibi Güneydoğu’da bir isyan başlatmak ve PKK’nın ütopyasını terör ve başkaldırı ile hayata geçirmekti. KCK operasyonları bu ham hayalleri akamete uğrattı. Bugün bir kısım tutuklamalar tartışılıyor. Eğer bunlar olmasaydı bugün farklı konuları tartışıyor olabilirdik” 

‘Yasin Doğan’ müstearı ile yazan Yalçın Akdoğan aynı yazının ilerleyen bölümlerinde KCK operasyonlarına güzellemeler yapmaya devam ediyor: “Şu an PKK’nın psikolojik çöküntü yaşamasının sebebi, çok ümitli oldukları bir hamlenin boşa çıkartılmış olmasındandır. Bu operasyonların ihtimaller üzerine değil, göz yumulamayacak fiili eylem ve girişimler üzerine yürütüldüğü aşikardır. Nitekim örgüt bir çok ilçeye işgal ve imha amaçlı saldırılar gerçekleştirmiş ama netice alamamıştır. Toplumsal provokasyonlar da amacına ulaşamamıştır. KCK’nın illegal faaliyetleri amacına ulaşsaydı bugün Kürt sorununun konuşulabileceği bir zemin kalmaz, demokratik çözüm alanı da tamamen yok olurdu.”

Akdoğan aynı tarihlerde Zaman’a verdiği bir başka röportajında ise “KCK operasyonları 30 yıllık mücadelenin en önemli hamlesi” tanımlamasını yapmıştı. Hatta o günlerde Prof. Dr. Büşra Ersanlı ve Ragıp Zarakolu’nun tutuklanmasını eleştirenleri de eleştirmiş. Örgüte göz yumulmasının ‘gaflet’ olacağını anlatmış.

Yalçın Akdoğan bugün bambaşka şeyler söylüyor ama biz yine arşivlerden devam edelim.

26 Ocak 2012 tarihli Hürriyet Gazetesi. Yazar Şükrü Küçükşahin’e konuşan Yalçın Akdoğan KCK Operasyonları PKK baharını önledi. dedi. Şu satırlar Küçükşahin’in köşesinden; “KCK operasyonları konusunda da iddialı konuşan Akdoğan, operasyonlarla ‘ceberut tahakküm düzeninin yok edilmekte olduğuna’ inanıyor. “Operasyon etkili oldu. Cenazelere katılımın 5 binlerden 50 kişiye düşmesi, artık kepenklerin kapatılamaması bunun örnekleri” dedi.

KCK’yı, “Terör örgütünün insanları sokağa dökme, baskı tehdidi üretme merkezi” diye niteleyen Akdoğan, şiddete bulaşmamış isimlerin tutuklanması üzerinden yapılan eleştirileri de şöyle karşıladı: “Dağa çıkmayı öneren, ‘silahsız olmaz’ diyenin terör bağlamında görülmesi dünyanın her yerinde normal ve terör suçu kapsamında ele alınır.”

PKK’nın “Arap Baharı” yanılgısına düştüğünü, o nedenle seçimden önce terörü tırmandırarak halkı kışkırtmak istediğini savunan Akdoğan, PKK’nın bu amacında başarısız kalmasını KCK operasyonlarının etkisine bağlıyor.”

ÇÖZÜM NİYETLERİ HİÇBİR ZAMAN OLMADI 

Yalçın Akdoğan’ın bizzat kendi yazılarından alıntıladıklarım açıkça gösteriyor ki ya o gün yalan söylüyordu ya da bugün! O günlerde KCK operasyonlarını sahiplenen hatta Selahattin Demirtaş’a göre operasyonların beyni olan Akdoğan, Fethullah Gülen’e de çözüm sürecine destek veren açıklamalarından dolayı teşekkür ediyordu.

Fakat perde gerisinde başka gerçekler vardı.

Erdoğan ve AKP hükümeti hiçbir zaman gerçek bir çözüm süreci peşinde olmadı. Terörle ‘müzakere’ ederken de ‘mücadele’ ederken de sandık endeksli hareket etti. O dönem üst üste üç seçim vardı ve Erdoğan için bu seçimlerde PKK’nın eylem yapmaması gerekiyordu. Dolayısıyla müzakere sürecini seçti. Seçimleri atlattıktan sonra da mücadele dönemine geçti. Dün Diyarbakır meydanında Kürtçe şarkılara eşlik eden, halaya duran Erdoğan bu kez de milliyetçiliğin dibine vurup radikal milliyetçi bir dil kullandı.

Yani hem ‘mücadele’ hem ‘müzakere’ sürecinde temel hedef sandıktı.

Bugün de benzer bir durum var. Erdoğan’ın tek bir hedefi var o da koltuktan kalkmamak. Bunun için Sinan Ateş suikasti sonrası rehin aldığı Devlet Bahçeli’yi sahaya sürüp yeni bir süreç başlattı. Daha önceki çözüm süreçlerinde olduğu gibi burada da sandık endeksli bir ajadası var. Başkan olmanın yolu Öcalan’ın serbest kalmasından geçse bile bunu yapacak.

Uzun süredir ortalarda olmayan Yalçın Akdoğan’ın ekrana çıkıp önceki  dönemlere dair hilafi hakikat şeyler anlatması da bu planın ayaklarından.

Fakat gelin görün ki süreçlerin şahitleri yaşıyor, her şeye rağmen arşivler unutmuyor. Umarım Yalçın Akdoğan hafıza sorunu yaşıyordur. Öbür türlüsü alenen, bile isteye yalan söylemektir ki tedavisi de yok.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin