Ajans programında Mehmet Şahin’in konuğu olan Prof. Dr. Cengiz Aktar, Türkiye ve dünya gündemindeki önemli gelişmeleri değerlendirdi. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nden çıkan son kararlardan Türkiye’nin iç politikadaki sorunlarına kadar birçok başlık ele alındı.
İşte programdan öne çıkanlar:
“Mücadeleden Vazgeçmemeliyiz”
Prof. Dr. Cengiz Aktar, programın açılışında mücadele vurgusu yaptı: “Hayatta bazen her şeyden vazgeçiyoruz ama bu, bizi daha kararlı olmaya itmeli. Nerede çıkış olduğunu göremesek de mücadeleden vazgeçmemeliyiz.” Özellikle Türkiye’deki adaletsizliklere karşı mücadele edilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Kararı
Aktar, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin İsrail Başbakanı Netanyahu ve Savunma Bakanı Galant hakkında verdiği tutuklama kararını değerlendirdi: “Bu karar sembolik olarak çok önemli. Bu kişiler seyahat ettikleri ülkelerde tutuklanabilir. Bu, uluslararası hukukun var olduğunu hatırlatan bir gelişme. Ancak pratikte ne kadar etkili olacağı tartışılır.”
Ayrıca, Batı dünyasının İsrail’e verdiği destekle ilgili şunları ekledi: “80 yıl önce soykırıma uğramış bir halkın, bugün bir başka halk üzerinde soykırım uygulaması, tarihin en trajik çelişkilerinden biridir.”
Türkiye’nin İç Sorunları ve Yolsuzluk İddiaları
Türkiye gündemine dönen Aktar, MHP’li üç milletvekilinin istifası üzerine dikkat çekici yorumlar yaptı. “İstifa ettirilen bu vekillerle ilgili altın kaçakçılığı gibi ciddi iddialar var ama bu iddialar hakkında herhangi bir yargı süreci başlatılmadı. Bu, yargı ve siyasetin ne kadar iç içe geçtiğini gösteriyor.”
Sinan Ateş cinayetiyle bağlantılı isimlerin hâlâ soruşturulmadığını belirten Aktar, cezasızlık kültürünün Türkiye’deki şiddet olaylarını artırdığına dikkat çekti.
Çözüm Süreci ve Öcalan Tartışmaları
Programda, Devlet Bahçeli’nin son dönemde Abdullah Öcalan’a yönelik çağrıları da değerlendirildi. Aktar, bu çağrıların samimi bir çözüm önerisi olmadığını belirtti: “Bahçeli’nin sözleri bir çözümden çok, rejimin kendi planını dayatması anlamına geliyor. Kürt sorununun çözümü için ne eğitimde ana dil ne de bölgesel özerklik gibi somut adımlar konuşuluyor.”
CHP ve MİT’in Sunumu
CHP’ye yönelik MİT tarafından yapılan sunum hakkında da konuşan Aktar, bu durumu eleştirdi: “MİT gibi bir kurumun sadece bir muhalefet partisine değil, tüm muhalefete bilgi sunması gerekir. Ancak bu sunum, CHP’nin rejimle daha uyumlu bir çizgiye geçtiğinin bir göstergesi olabilir.”
“Türkiye’de Demokrasi ve Hukuk Geriliyor”
Son olarak Türkiye’nin genel siyasi atmosferi hakkında şunları söyledi: “Türkiye, hukukun üstünlüğü ve demokrasinin gerilediği bir dönemden geçiyor. Muhalefet partileri dahi rejimle uyumlu bir görüntü vermek zorunda kalıyor.”