M. AHMET KARABAY | HABER YORUM
İktidarı şu ya da bu şekilde bırakmak istemeyen Cumhur İttifakı ve iki temel aktörü Tayyip Erdoğan ile Devlet Bahçeli, yeni ufuklara doğru yelkenleri açmış durumda. Bunu yapmak için de barış yolunu da deneyecekler çatışmayı da, havuç da gösterecekler sopa da… İktidarın takım oyuncuları, kendilerinin görmez tarafından ‘genel affı’ da pişiriyorlar.
Demokrasiyle yönetilen ülkelerle Türkiye arasındaki en önemli farklardan birisi ‘öngörülemez’ olması. Öngörülemezliğin ne demek olduğunu yakın geçmişte en bariz şekilde ekonomide gördük.
“Piyasa ekonomisi” diye yıllarca yol aldıktan sonra en tepedeki bir gün çıkıp “Nas var!” deyip, öteki ülkeler faiz artırmaya giriştiği dönemde Türkiye peş peşe faiz indirimlerine gitti. Bütün dengeler bozuldu. Sonra tam tersi yönde yelken açıldı. Bu kez dünyada en yüksek faizi veren ülkeler sıralamasında zirveye oynadık.
Toplumsal konularda da aynı şeyler yaşandığına hepimiz defalarca şahit olduk. Yeni bir Kürt açılımı beklentisinin olduğu günlerde MHP lideri Devlet Bahçeli çıkıp, PKK lideri Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılmasını ve Meclis’e gelip DEM Parti Grubu’nda konuşmasını istedi.
Tam bunların konuşulduğu günlerde Ankara’da savunma sanayiinin kalbi durumundaki TUSAŞ’a saldırı düzenlenmesi ve 5 kişinin öldürülmesi olayı yaşandı. Bu silahlı baskın olayı Bahçeli’yi de, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı da yolundan alıkoymadı. Erdoğan, Cumhur İttifakı ortağı Bahçeli’nin sözlerinin arkasında olduğunu söyledi.
Bilindiği gibi Erdoğan’ın Bahçeli’nin çıkışına verdiği destek günler sonra geldi. Cumhurbaşkanı bu sürede anketler yaptırdı, toplumun nabzını tutmaya çalıştı. Ne getirip götüreceğini tarttı, desteğini öyle açıkladı.
HAVUÇ VE SOPA POLİTİKASI
Artık sürecin yeni evresine geçilmesi beklenirken bir de baktık CHP’li Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer görevden alınıp hapse konuldu ve yerine kayyım atandı. Bunun sahnelenen oyunda yeni bir aşama olduğunu söylemeye gerek yoktu.
Artık Erdoğan’ın hedefinin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu olduğu net bir şekilde orta çıkmış durumda. Esenyurt’ta CHP’li belediye meclis üyelerinin bile kapı dışarı edildiği günde, bu kez DEM Partili Mardin, Batman ve Halfeti belediye başkanları görevden alınıp yerlerine kayyım atandı.
İnsanların kafası müthiş şekilde karışmış durumda. Daha dün Öcalan’ın getirilip Meclis’te konuşmasını önerenler, nasıl oldu da birden bu kadar sertleştiler?
Erdoğan ve Bahçeli politikalarına bir parça vakıf olanlar, nasıl bir manevra kabiliyetine sahip olduğunu bilirler. Bugün ak dediklerine yarın kara diyebilirler ve sergiledikleri bu çelişki onlar için bir kusur sayılmaz.
Roy J. Plunkett’in DuPont şirketinin çatısı altında geliştirdiği teflon alaşımı bile bizim Cumhur İttifakı’nın iki bileşeni kadar yapışmaz değil. Teflonda yapışma özelliği var, bizim iki siyasetçimizde yok…
ERDOĞAN’IN “İÇ CEPHE” KAVRAMINI YANLIŞ ANLADILAR
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen hafta, “İç cepheyi sağlam tuttukça ne terör örgütleri ne de onları besleyip semirterek üzerimize salan şer güçleri emellerine ulaşamayacaktır.” mealinde bir söz sarf etti. Erdoğan’ın bu sözlerini kayyım atamalarıyla bağdaştıramayanlar oldu. Erdoğan bu sözü Cumhur İttifakı’nın iç işleyişi ile ilgili söyledi. Muhalefet bu sözü kendi üzerine aldı. Toplumun bir kesimini ötekileştirme için bu kadar çaba harcayan biri bu kadar emeğini bir çırpıda sileceğine inanıyor musunuz?
MHP liderinin açıklamaları sonrasında hemen herkes, yeni dönemin nasıl olacağına ilişkin yorum yaparken, siz bu köşede “iktidardakilerin demokratikleşme yolunda bir dertlerinin olmayacağını ve böyle bir gündemlerinin de bulunmadığını” okudunuz.
Dahası, Erdoğan’ın da Bahçeli’ye destek verdiği günün ertesinde, “22 Ekim demokratikleşmenin değil, diktatörlüğe evrilmenin yeni bir aşaması olacağını” yazdım.
ÖCALAN VE DEMİRTAŞ’A EV HAPSİ
İktidar, 3 DEM Partili başkanı, “Önerilerine yanaşmaması halinde daha da sertleşecekleri” mesajını net vermek için görevden aldı. Yerine kayyım atanan Mardin Belediye Başkanı Ahmet Türk, “Yaptıkları görüşmelerde beklenen sonucu alamadıkları için yaptıklarını düşünüyorum.” değerlendirmesini yaptı.
Kimse sertleştiklerine bakıp hep çatışmayı sürdüreceklerine ya da gerginliğe bakıp da çözüm sürecine yeniden dümen kırmayacaklarını sanmasın.
Abdullah Öcalan’a Ankara’da bir ev tutup, “Artık ev hapsini burada geçireceksin.” deyip ondan beklenen hizmeti talep edebilirler. Bahçeli’nin Öcalan’a çağrı konuşmasında devre dışı kalacağını söylediği Selahattin Demirtaş ile ilgili bile gelişme yaşanabilir.
Yaşı müsait olanlar dönemin Başbakanı Tansu Çiller’in “Beynimin yarısı” sözünü hatırlar. Çiller, Hazine Müsteşarı Osman Ünsal için bu tabiri kullanmıştı. Onunla verimli çalıştıklarını ve ahenk içinde işlerin yürütüldüğünü kastetmek için bu sözü söylemişti.
Erdoğan için de Devlet Bahçeli “beyninin yarımı” konumunda. İki lider “simbiyotik” tabir edilen bir ilişki içinde. Yani iki ayrı canlı olarak tek bir organizma gibi hareket ediyorlar.
Bu iki lider bir karar aldıktan sonra devlet mekanizmasını bütünüyle arkasına oturtup, toplumun rızasını da kısa sürede oluşturabilirler. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Güneydoğu’da yerlerine kayyım atanan başkanlar, ertesi gün görevlerine iade edilebilirler.
AK Parti Grup Başkanvekili Abdullah Güler’in kayyımın tanımını yaparak söylediği sözler, hep hadsizlik olarak algılandı. Kimse kayyım tanımlaması yaparken, “Hukuki çerçevede geçici görevlendirme yapıldı” sözlerinin aynı zamanda bırakılan açık kapı tarafına bakmadı.
GENEL AF PİŞİRİLİYOR
22 Eylül 2022 tarihli “Genel af bunun için gündemde” başlıklı yazımda iktidarın Cumhuriyet’in 100. Yılı dolayısıyla bir af hazırlığı yaptığını anlatmıştım. Seçmen kitlesini etkileyecek konularda kamuoyu araştırması yapmadan yol almayan Erdoğan, artık tabloyu daha net görüyor.
Meclis Başkanlığı yapmış, bakanlık görevlerinde bulunmuş olan AK Parti’nin dört temel taşından biri olan Bülent Arınç, Öcalan’ın tahliyesi üzerinden genel af tartışmasını boşuna başlatmadı. Yürütülen bir takım oyunu var.
Bütün bu hazırlıklar 2024 için değil, 2025’te hayata geçirilmek üzere yürütülüyor. İlginç gelişmelere her zamankinden daha hazırlıklı olmak gerekiyor.