NECİP F. BAHADIR | YORUM
12 Ekim, ‘kara mizah’ üstadı Levent Kırca’nın ölüm yıldönümüydü. Sosyal medyada eski skeçleri sık sık karşımıza çıkan Kırca’nın siyasi hicivleri bugün bile önemini koruyor. Erdoğan yönetimindeki ülke Kırca’nın mizahına tahammül edemedi, ekranlardan uzaklaştırdı, programlarına son verildi. İtiraf etmeliyim ki ben de Kırca’yı fazlasıyla ‘abartılı ve cıvık’ bulurdum.
Üstad, meğer ne kadar haklıymış!
Gün geçmiyor ki ülkenin bir köşesinde ‘Olacak O Kadar’ skeçlerinden biri sahnelenmesin. “Türkiye tam Levent Kırca’lık oldu” dense yeri. Son dönemde Erdoğan’ın devr-i iktidarını özetleyen kara mizah örneklerinin sayısı o kadar arttı ki… Bugün sadece bir kaçına dikkat çekeceğim. Yazının sonunda, ağlayacak halimize güler misiniz yoksa gözleriniz mi nemlenir o sizin bileceğiniz iş.
Başsavcının ‘kıskançlık’ soruşturması
İlki Zonguldak’tan… Çaycuma Başsavcısı Yavuz Cengiz’in, avukat olan kız arkadaşının, eski sevgililerine soruşturma açtığı haberi ilçe sınırlarını aştı, manşetlere çıktı. Savcı Bey aralarında avukat ve askerlerin de bulunduğu 5 kişiyi gözaltına aldırdı. Kıskançlıktan dolayı keyfi soruşturma yürüttüğü haberleri karşısında Cengiz, “Bu konuda açıklama yapamam, İl Başsavcısı konuyu yakından takip ediyor. O açıklama yapabilir.” demekle yetindi.
Neden? Söyleyecek iki cümlesi yok mu? Bu kısa sözleri bile olayın doğruluğuna işaret etmiyor mu? Yoksa daha ilk anda haberleri tekzip eder, iddiaların ülke sathında dolaşıma girmesini engellerdi. Topu bir üste atmanın ne lüzumu var?
Haberlerin önü alınamayınca İl Başsavcısı açıklama yapmak zorunda kaldı, iddiaları yalanladı. Fakat şu cümleye de açıklama da yer verdi; “Şüphelinin başsavcının kız arkadaşının eski erkek arkadaşı olduğu ve uzun süredir kendisini taciz ettiği, kıskançlık nedeniyle de başsavcının telefonuna virüs bulaştırarak yakın çevresini ve arkadaşlarını taciz ettiği tespit edilmiştir.”
Başsavcılığa göre asıl mağdur Cengiz imiş! Sizce de yukarıdaki satırlar olayın üzerinde duman gibi tütmüyor mu? ‘Kız arkadaş ve eski sevgililerin’ Cengiz tarafından yargı konusu yapıldığını göstermiyor mu? Başsavcılık yalanlarken doğrulamış aslında. Şecaat arzederken sirkatini söylemiş… Yargının hali pürmelalini bilmeyen yoktu fakat bu kadarı hayal edilememişti, AKP sayesinde gerçek oldu. “Tekil bir örnek!” demeyin, benzer keyfi soruşturmaların sayısı o kadar çok ki… İş bu noktaya kadar vardı.
Olay şaka, fıkra falan değil, bir Türkiye gerçeği. Ülke Levent Kırca’lık olmamış mı?
Açılışını yaptım ama yemedim!
Bir başka örnek… Bu kez Rize’den. İyidere Belediye Başkanı Saffet Mete, Burger King’in bir şubesinin açılışına katıldı, kurdelasını kesti. AKP’nin ileri gelenleri katılımcılar arasındaydı. Mazereti dolayısıyla gelemeyenler milletin gözüne sokar gibi büyük çelenk gönderdi. Açılıştan hemen önce Kadir Sağlam ‘Kahrolsun İsrail’ diye slogan atmasaydı, belki açılıştan kimsenin haberi olmayacaktı.
Kadir Sağlam sloganın bedelini ağır ödedi; burnu kırıldı, kulak zarı patladı, yara bere içinde kaldı. Sağlam sayesinde açılış ülkenin ilgi odağı oluverdi.
Elinde makas, yüzündeki gülücüklerle şubenin açılışını yapan Belediye Başkanı Saffet Mete, haberler karşısında şaşkınlığa uğradı. Kendisini savunurken ağzından aynen kara mizah harikası şu sözler çıktı; “Ben orada hiç yemek yemedim. Yeseydim İsrail’e destek vermiş olacaktım. Açılışta 10 dakika bile durmadım. Kurdele kesimine denk geldim. Bir de hakkımızda karalama kampanyası düzenleniyor!”
Şube açmakta bir beis yokmuş, içeride yemek yeseymiş İsrail’e destek vermiş olacakmış… Özrü kabahatinden büyük mü demeli buna! ‘…Ama yemedik’ savunmasını başka yerden de hatırlıyoruz. Kayseri’de başta Hulusi Akar, bakan, milletvekili ve şehrin ileri gelenleri mangal partisinde sucukları pişirirken suçüstü yakalanınca, “Pişirdik ama yemedik!” diye gülünç bir açıklama yapmıştı. Açılışı yapan Mete’nin savunması farklı mı? Yersen tabii.
AKP’nin İl Başkanı Yılmaz Katmer olayı toparlamak için Mevlana’dan, Mehmet Akif’ten mısralarla cevap vermek istedi. Tahtaya kalkmış öğrenci gibi garip bir telaş içindeydi. Herkesin ezbere bildiği şiirleri okuyamadı, eline yüzüne bulaştırdı. Partisini eleştirenlere ‘soysuz’ demekten de çekinmedi. Katmer’i Erdoğan’ın aradığını öğreniyoruz. Rize’de kıyamet koparken Erdoğan, Katmer’e ne diye çıkışmış biliyor musunuz; “Bilmediğin şiire niye girdin?”
Allah Allah… Kara mizah içinde kara mizah…
Böylesi Levent Kırca’nın skeçlerinde bile yaşanmaz. AKP Türkiye’si Kırca’yı da aştı.
İnsanları ‘hain’ ilan etmek bu kadar kolay mı?
Son örnek bir parti liderinden. Cumhur İttifakı’nın uzantılarından BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, hükümetin vergi düzenlemesini savunurken aynen şöyle dedi; “Ver kardeşim! Vermezsen sonun Suriye, Irak, Filistin gibi olur. Mehmetçik canını, polis kanını, güvenlik koruyucusu ailesini veriyor; sen 750 lira vermişsin, çok mu! Bunlar Türkiye ile Yunanistan karşı karşıya geldiğinde Yunanistan’ı, Batı’yı, Ermenistan’ı savunurlar. Bunların hiçbir zaman Türkiye’yi, Türkiye Cumhuriyeti’ni savunduğunu görmedim.”
Destici’ye göre 750 TL’yi vermeyenler, ‘vatan haini’! İnsanları ‘hain’ ilan etmek bu kadar kolay işte! Destici önce sözlerinin arkasında durdu, sonra “Öyle demek istemedim!” dedi. Hükümet vergi düzenlemesini geri çekince ortada kaldı…
Destici’nin yeni vergileri eleştiren vatandaşlara çıkışması mı yoksa DEM’i Yunan’ı, Ermeni’yi ‘hakaret unsuru’ olarak sayması mı daha vahim bilemedim… İkisinin de tutar tarafı yok da… Sokaktaki insan Destici’nin söylediklerini söylemez, ar eder. Bir siyasi parti liderinin söylediklerini kulaklarının duyması gerekmez mi? Ciddiye alamadığım için ‘kara mizah’ örnekleri arasında gösterdim.
Aslında şaşırmaya gerek yok; Burası, “Afedersin Ermeni!” diyen Erdoğan’ın yönettiği Türkiye.!
İşte size AKP’nin devr-i iktidarını özetleyen 3 olay… Hepsi de gerçek. Ve son bir kaç gün içinde yaşandı. Durum Bekri Mustafa’nın Ayasofya Camii’ne imam olmasından daha vahim değil mi? Erdoğan 22 yılın sonunda koca ülkeyi Levent Kırca’lık yapmayı başardı. AKP’ye omuz verenler bu kara mizah örnekleri karşısında gülsünler mi, ağlasınlar mı?
Ey Hacılar! Bu sizin eseriniz. Buyurun yüzleşin şimdi. İşte Savcınız, işte Belediye Başkanınız ve işte Reisiniz…
İyi ki kader beni AKP’nin çok uzağına itti…
cok isabetli bir yaklasim olmus hocam…
turkiyede olan herseyi anlatirken, Turkiye, TC Devleti ile mevcut rejimin ayrimini yapmak gerek.
“Tr.soyle yapti..burasi Tr…Tr.de hersey olabilir…Tr.nin politikasi…vb”
bu tarz ifade ve izahlar yerinde degil esasen. son 10 yildir hirsiz bir cete yonetimde..halki da igdis etmis durumda…onlarin yapip, ettiklerini Tr.ye maletmek dogru degil..
“Tr.deki mevcut rejim, akp rejimi, saray rejim”i demek daha uygun.