Kıbrıs Harekatı’nın 50’nci yılı: Güney Kıbrıs Cumhurbaşkanı birleşme istiyor; Erdoğan iki devletli çözümde ısrarcı

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde, 20 Temmuz 1974’te gerçekleşen Kıbrıs Harekatı’nın 50’nci yılı anma törenleri gerçekleştiriliyor.

Güney Kıbrıs Cumhurbaşkanı Nikos Christodoulides Lefkoşa’da gazetecilere yaptığı açıklamada yeniden birleşmeden başka “bir seçenek olmadığını” söylerken, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ziyaret eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kıbrıs’ın geleceğine ilişkin BM öncülüğündeki görüşmelere yeniden başlamanın hiçbir yararı olmadığını söyledi.

Tören sonrası Lefkoşa’daki Fazıl Küçük Bulvarı’nda konuşma yapan Cumhurbaşkanı, “Aynı suda iki kez yıkanılmaz. Adadaki gerçekleri görmezden gelerek hiçbir yere varılmaz. Kıbrıs’ta federal bir çözümün mümkün olmadığına inanıyoruz” dedi.

Erdoğan, “Bugüne kadar çözümü samimiyetle isteyen, bunun için fedakarlıkta bulunan, riski alan, irade sergileyen taraf Kıbrıs Türkü ve Türkiye olmuştur. Biz müzakereye, görüşmeye, Kıbrıs’ta kalıcı barışı ve çözümü sağlamaya hazırız. Çözüm yolunda uzatılan hiçbir eli havada da bırakmayız” ifadelerini kullandı.

Christodoulides, Avrupa’nın son bölünmüş başkenti Lefkoşa’nın güney kesimindeki bir anma töreninin ardından yaptığı açıklamada, “Sayın Erdoğan ve işgal altındaki bölgelerdeki temsilcileri ne yaparsa yapsın ya da ne söylerse söylesin, 50 yıl sonra Türkiye, tüm Kıbrıs halkının insan haklarının ihlalinden ve uluslararası hukukun çiğnenmesinden sorumlu olmaya devam ediyor” dedi.

On yıllardır süren Birleşmiş Milletler destekli görüşmeler adayı yeniden birleştirmeyi başaramadı. İsviçre’nin Crans-Montana kentinde yapılan barış görüşmelerinin son turu 2017 yılında sonuçsuz kaldı.

Adanın uluslararası olarak tanınan güneyindeki Kıbrıslı Rumlar 2004 yılında BM destekli yeniden birleşme planı kapsamında yapılan referandumu büyük bir çoğunlukla reddetti.

1974 yılında Kıbrıs, Yunanistan’a bağlanma yanlısı milliyetçi Kıbrıslı Rumlar tarafından gerçekleştirilen bir hükümet darbesine tanık oldu. Buna karşılık, Türkiye Türkofon nüfusunu korumak için askeri harekat düzenledi ve bu da adanın ikiye bölünmesine yol açtı.