Zülal ve Zümra çocuk şubede yaşadıkları işkenceyi anlattı: Kan kusturulacak ne yapmış olabilirim

İstanbul’da ‘terör operasyonu’ adı altında gözaltına alınan çocuklar, polis çocuk şubede yaşadıkları işkenceyi DEM Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’na anlattı. “Şuanda kapı çalınca dahi korkuyoruz” diye sözlerine başlayan Zülal ve Zümra kardeşler, kanser hastası annesi ve hukuk fakültesi 1. sınıfta okuyan ablalarının tutuklandığını hatırlattı.

Sabah saat 5’teki polis baskınında en çok 9 yaşındaki kardeşinin korktuğunu belirten Zümra, şunları söyledi: “Sabah baskına geldiklerinde 9 yaşındaki kardeşimin yanında anneme çok hakaret ettiler, bağırdılar. Polis deyince bizim aklımıza büyük insanlar bizi koruyup kollayacak memurlar gelirdi. Ancak hiç öyle değilmiş açıkçası bunu fark etmiş olduk. Bu yayını yaptığımız için dahi korkularımız var. Tekrardan böyle bir şey başımıza gelebilir mi diye. Evden polis merkezine giderken yolda sorgulanmaya başladıklarını vurgulayan Zümra, “Ablamla farklı arabalarda götürüldük. Beni ilk önce arabada sorgulamaya başladılar. Şuan sorguda mıyım dedim. Oraya gittiğimizde birçok kız vardı. Akşama kadar bize yemek vermediler ailelerimiz bizim için içeriye yemek getirdi ama ona dahi izin vermediler.”

“AN KUSTURACAK NE YAPMIŞ OLABİLİRİM”

Kendilerine sürekli hakaret edildiğini vurgulayan Zülal sözlerine şöyle devam etti: “Yaklaşık 10-15 polis sabah 5’te evimize geldiler. Bizi hemen salon aldılar. Anneme kötü davrandılar. Annemin odasından bağırma sesleri geliyordu. Eve geldiğimizde de annemin odasının baştan aşağıya dağıtıldığını gördük. Bize polis merkezinde ‘yalancısınız, korkaksınız” diye bağırdılar. Karakol’da başınızda duran bir polis memur vardı kadın. Ona sorduk ‘neden buradayız’ diye. Bize dedi ki ‘Siz içerde göreceksiniz, size kan kusturacaklar’. Bir polis geçiyor mesela onu gösteriyor, ‘Bu size kan kusturacak’ diye. Biz anlamadık yani niye oradayız. Bir kız çocuğu olarak ne yaptık ki bize kan kusturacak! Bu sabah 5’ten gece 10’a kadar sürdü. Şuanda annem ve ablam tutuklandı. Annem çok ağır hasta, ilaçlarını alıp almadığını bilmiyoruz. Annem siroz kanseriydi. Abim karaciğerini anneme vermişti. Karaciğer kontrolleri devam ediyordu. Şuan cezaevinde tedavisine devam edemiyor. Annemi ve ablamı ziyaret edemedik. Onları çok merak ediyoruz.”

Bakırköy Kadın Cezaevi’ndeki anne ve ablasıyla hiçbir şekilde iletişim kuramadıklarını belirten iki kız devamla şunları anlattı: “Polisler anne ve ablama gönderdiğimiz eşyaları kaybettiklerini söylediler. Bir hafta boyunca ne yaptılar bilmiyoruz. Çok küçük, başı örtülü kızlar vardı. Bunların sorguları çok uzun sürdü. Ben 17 yaşındayım ve o çocuklar arasındaki en büyük kişiydim. Başı örtülü bu küçük kızlara çeşitli ibadetleri yapıyor musun diye sorguluyorlardı. Sanki bu bir suçmuş gibi itham edip psikolojik baskı uyguluyorlardı. Genel olarak suç olmayan şeyleri yapıyor musun diye sorular soruyorlardı…”

16 saat sorgudan dolayı çok bunaldığını hatırlatan Zülal, dar mekanda bir iki adım atmasına bile polislerin izin vermediğini aktardı: “Bulunduğumuz 10 metrekare yerde ayağa kalktım, biraz yürümek istedim, hemen bana ‘otur yerine’ dendi. Bu yetmezmiş gibi kardeşim benden sonra sorgulaya alındı o çıktıktan sonra gün boyu çok korkmuştuk. O an sadece kardeşime sarılmak istedim. Arkadan bir memur ‘O ikisini ayırın beraber oturmayacaklar’ diye bağırdı ve kardeşime dahi sarılmama izin verilmedi. Birbirimizle iletişim kurmamızı engellediler. Bir ses çıkarsak dahi susturdular. Çok korktuk. Yaşadıkları travmayı hiç unutamayacağını belirten Zümra, biz hepimiz çocuklarız ama bize çocuk gibi davranmadılar diyerek şöyle devam etti; “Çocuk şubede ifade verdik ve memurlar çocuk şubenin memurlarıydı ama bize çocuk gibi davranmadılar. Sorgudan sonra alındığım odanın camından ailelerimiz görünüyordu. Ailemize el sallamak istedik ona dahi engel oldular.”

HUKUK OKUYAN ABLAMIN GELECEĞİNİ KARARTTILAR

Zülal, hukuk 1. sınıf öğrencisi ablasına da çok üzüldüğünü dile getirdi: “Bu bende travma gibi kaldı şuan kapı çaldığında korkarak gidiyorum. Şuanda annem içerde onu düşünüyoruz. Ama diğer taraftan ablam 1. Sınıf hukuk öğrencisi. Final sınavlarına giremedi, geleceği karardı gibi bir şey oldu şuanda. Son günlerde hep bunları düşünüyoruz. Genel olarak çok fazla haksızlığa uğradık ablam ve annem adına çok endişeleniyoruz. Polis deyince bizim aklımıza büyük insanlar bizi koruyup kollayacak memurlar gelirdi. Ancak hiç öyle değilmiş açıkçası bunu fark etmiş olduk. Bu yayını yaptığımız için dahi korkularımız var. Tekrardan böyle bir şey başımıza gelebilir mi diye endişeliyiz. Ders çalışmak matematik, fizik çalışmak, namaz kılmak ibadet etmek ne zamandan beri suç. Bizler çocuk haklarının hiçbir siyasi çıkar veya politik kavga arasında ihlal edilmesini istemiyoruz. Buradan tüm insan hakları derneklerine ve insan hakları kuruluşlarına seslenmek istiyorum lütfen bu konuda duyarlı olun.”

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

4 YORUMLAR

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin