Borsadan uzak durduğunuz kadar başka bir şeyden uzak durmayın

M. AHMET KARABAY | HABER YORUM 

Borsa İstanbul, 150. kuruluş yıldönümünü kutladı. 1873 yılında Dersaadet Tahvilat Borsası adıyla kurulan, sonra 1986’da İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) adını alan, 2013’ten bu yana da Borsa İstanbul (BİST) adıyla anılan borsanın tarihinden söz etmeyeceğim. Borsanın bundan sonra sıradan yatırımcı için nasıl soygun aracına dönüştürülmekte olduğunu anlatacağım.

150. yılını kutlayan Türkiye’deki borsaya bakıp da, “Vaaav. Ne kadar kökü eskiye dayanıyormuş!” falan demeyin. Belçika’daki borsa daha Amerika kıtası keşfedilmeden 1409’da kurulmuştu. Dedim ya, konumuz borsa tarihi değil.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Borsa İstanbul’un kuruluş yıldönümü törenine katıldı. 150. kuruluş gongunu çaldı, borsanın önemine değindi. Bugünden itibaren “BİST 500 Endeksi”nin hesaplanacağını duyurdu.

Muhalefete vurmak için kendince bir sebep daha bulup saydırdı, Borsa İstanbul’u dinamik hale getirdiklerini ve casino kapitalizminin cenderesinden kurtardıklarını söyledi. “Battık, bittik” senaryolarıyla yatırımcının korkutulduğunu iddia eden Erdoğan, “Yatırımcı dövize, altına ve üretime doğrudan katkısı olmayan diğer araçlara yönlendirilmek istendi. Bu furyaya mandacı kimi ekonomistler de alkış tuttu.” diye konuştu.

 

Erdoğan, “Vatandaşımızın gönül huzuruyla birikimlerini değerlendireceği ve reel ekonominin istifadesine sunacağı bir iklimi tesis etmekte kararlıyız.” dedi. Erdoğan bu sözleri söylediyse gözünü Borsaya dikmiş demektir. Erdoğan adres vererek işaret ettiyse Borsa İstanbul yatırım alanı değil risk alanına dönüşmüştür.

Bu sözümü ne olur Erdoğan muhalifliğinden söylenmiş söz olarak algılamayın, daha önce “Dolardan uzak durun!” diyerek insanları TL’ye yönlendirenlerin yaşadıklarını hatırlayın. Umarım ki siz o zamanki yatırım tavsiyesine uymayanlardan olmuş ve kaybedenler kulübündeki yerinizi sağlamlaştırmamışsınızdır.

HALKA ARZLARLA YAPILAN SOYGUN

Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Başkanı İbrahim Ömer Gönül’ün verdiği bilgiye göre, 15 Aralık itibariyle 2023 yılında 54 şirket halka arz edildi. Şirketler, halka arz yoluyla 79,3 milyar TL fon sağladı.

Yılın 50 haftasını geride bıraktığımıza göre, ortalama her hafta bir şirket arzı gerçekleşti. Son 3 yıldan bu yana benzeri bir seyir var. 2021’de 52, 2022’de 40 şirket…

Esas itibariyle gelişmiş ekonomilerde şirketler bankalardan borç almak yerine halka açılarak sermaye piyasasından para temin eder. Böylece şirket faizsiz ve risksiz bir yöntemle para bulurken, tasarruf oranı artırılmış ve sermayenin tabana yayılmasını sağlamış olur.

Ne var ki aynı kural Türkiye için geçerli olmuyor. Türkiye’de sistem düzgün çalıştırılmadığı için her kapıdan soyguna giden bir yol açılıyor. SPK, halka arz rakamlarının şirketler tarafından şişirilmesine göz yumduğu için bu soygunun demeyelim ama oyunun bir parçası olarak görev yapıyor.

En son AVPGY kısaltmasıyla halka açılan Avrupa Konutları markasının sahibi Avrupakent Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş.’yi ele alalım. Benim yazılarımı takip eden okuyucularıma daha önce Artaş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Çetinsaya’yı bir vesile ile anlatmaya çalışmıştım.

Geçtiğimiz yıl Kasım ayında Aydınlı Grup’un kurucusu Mustafa Kavurmacı’nın vefatı sonrasında yazdığım, Mustafa Kavurmacı hakkında bilinmeyenler başlıklı yazımda, Süleyman Çetinsaya’nın Vadi İstanbul’da Aydınlı İnşaat’ın hisselerine nasıl çöktüğünü anlatmıştım.

Bu kamuoyunda “dindar, iyiliksever” imajı çizilen Çetinsaya’nın iş yapma anlayışını ortaya koyma anlamında önemli bir göstergeydi. Şimdi Süleyman Çetinsaya’nın halka arzla 3 milyon 750 bin ortağı oldu. En ince ayrıntısına kadar hazırlanıp imzalanmış bir ortaklıkta dün büyük hissedarın payına çöken bir işadamının sadece parasını aldığı Borsa yatırımcısı ortağına neler yapabileceğini size bırakıyorum.

Avrupakent GYO, halka arz yoluyla mikro ortaklarından 5,5 milyar TL para topladı. Bu kadar parayı kasasına koyan Artaş Holding, halen devam eden 6 ayrı inşaatı için can suyu niteliğinde para bulmuş oldu.

ÇALIŞANLARININ İNANMADIĞI ŞİRKETE HALK İNANDIRILDI

Ben yatırım uzmanı değilim. 1980’li yılların ortalarından itibaren ekonomi ve siyaseti yakından takip ediyorum. Bu bakımdan pek çok iş insanı gibi Çetinsaya’yı da yakından tanıma fırsatım oldu.

2010’da kurulan şirketin bugün 20 milyar TL’lik bir portföy değerine sahip olduğu ortaya konuldu. Oysa arz öncesi defter değeri Ocak ayında 35 TL idi. Yıl ortası yeniden değerlemede ise 38 TL oldu. Avrupakent GYO, yüzde 10 iskontolu fiyatla 55 TL’den halka satıldı.

Portföy değeri 20 milyar TL olan, 35 TL defter değeri bulunan şirketin arazilerinden petrol fışkırmadı, altın da bulunmadı. 2023 yılı başı ile ortası arasında bu kadar değişim nasıl yaşandı? Makul bir izahı yok.

Halka açılan şirketler, “bu fırsattan” çalışanların da yararlanmasını sağlamak amacıyla belli bir kısmını ayırır. Avrupakent GYO, grup çalışanlarına 1,5 milyon lot ayırmıştı. Başarılı halka arzlarda çoğu kez çalışanlara ayrılan pay çok önceden biter. Dışarıya satışta iki kat dolayında talep gelirken, Çetinsaya’nın şirketinde çalışanların talebi 1,3 milyon lot düzeyinde kaldı.

Anlaşıldığı kadarıyla bu şirketin halka arzına çalışanları bile inanıp güvenmemiş.

ÖRDEKÇİLİĞİN NE OLDUĞUNU BİLİR MİSİNİZ?

Anadolu’daki olduğu gibi İstanbul’da otogarın Topkapı’da bulunduğu dönemde “ördekçilik” çok yaygındı. Adında ördek geçiyor ama bunun ördek satmayla hiçbir alakası yok. Otogara elinde bavullarıyla gelen birini yakalayıp, kendi çalıştığı firmaya götüren ve ona bilet aldıran kişiye meslek jargonunda ördekçi denirdi.

Sosyal medyada da borsaya gelgel yapan çok sayıda sanal ördekçi var. Sanal ördekçiler sırf yatırımcı para kazansın diye kendini paralayan iyilikseverlik abideleri gibi tavır takınırlar. Bunlar Borsa dizginlerinden boşanmış gibi alıp başını giderken, “Bak ben şunu söyledim, gördünüz mü o gün bu fiyattı, beni dinleyenler bu kadar kâr etti.” tarzında her gün onlarca paylaşım yaparlar. İnandırıcı olmak için de önceki paylaşımının görseline mutlaka yer verirler.

Gelişmiş ülkelerde borsalardan söz ederken yatırımcının yaptığı işe “hisse senedi almak” adı veriliyor, bizde ise aynı işlemin adı “borsada oynamak”… Kumar oynamayı çağrıştıran bir tabir. Türkiye’de Borsada yatırımcı sayısı uzun yıllar 1,5 milyon civarında seyretti. Bugün ise 8,5 milyona ulaştığı söylenilerek övünülüyor.

Bu kadar geniş bir yatırımcı kitlesine ulaşıldıysa, orada para olduğunu gören tilkiler, kurtlar, timsahlar pusuda yatmış avını bekliyor, tarihinde hiç olmadığı kadar büyük bir keriz silkeleme operasyonu da kapıda demektir.

Ördekçiler, belli hisseleri allayıp pullar ve talebin artırılmasını sağlanarak fiyatları yukarı çekerler. Ördekçiliğin artık çok gerilerde kalmış saçma sapan bir meslek olduğunu düşünüyorsanız, influencerlar üzerine hiç kafa yormamışsınız demektir. Bizim dönemimizde ördekçiler genelde giyimi ortalamanın çok altında olurdu. Bugünün ördekçileri şık ve gösterişli yaşam tarzlarıyla karşısındakileri imrendiriyorlar. Dün ile bugünkü arasındaki tek fark dış görünüşleri.

Alıcının bol olduğu, bırakın bilanço okumayı, halka arz olan şirketin izahnamesini okumayı, şirketin faaliyet gösterdiği alanı bile bilmeden yatırımcı görünümlü “ördekler” büyük bir yıkıma uğrayacak.

Borsanın en kötü tarafı yatırımcıda tatmin duygusunu yok etmesi. Susayanın deniz suyu içtiğinde susuzluğunun gitmesi yerine daha çok içmek istemesi gibi. Borsa çıkarken daha çok kâr hırsı ile daha çok para koymak istenir.

Bir dönem geldiğinde sektörün avcıları silahlarını ele alır ve borsaya giren ördekleri acımasızca avlarlar. Erdoğan, insanları borsaya çağırıyorsa benim görüşüme göre artık oradan kaçmanın zamanı geldi demektir. Belli bir süre daha çıkış trendinde olması, ancak avlanacak daha çok kişinin gelmesini beklemekten başka bir şey olmaz.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin