Avukat Deniz Özbilgin: AİHM’nin Yalçınkaya kararı hatalı delil tespitidir; mümkün olan her yere sunulmalı!

İstanbul Barosu Avukatlarından Türkiye Barolar Birliği Avukat Hakları Merkezi Başkanı Deniz Özbilgin, AİHM’nin Yüksel Yalçınkaya kararının Türkiye’de uygulatılması konusunda neler yapılması gerektiğiyle ilgili önemli değerlendirmelerde bulundu. KHK’lı ceza hukukçusu Dr. Günal Kurşun’un ‘Kampana News’ kanalında yayınlanan ‘Türkiye’de İnsan Hakları programına konuk olan Özbilgin, Türkiye’de hukukun dışına çıkılmasıyla AYM ve AİHM’nin ‘standartaların’ dışına çıkarak kararlar vermek zorunda kaldığını hatırlattı. Deniz Özbilgin, “Yüksel Yalçınkaya kararı bir ByLock kararı değildir. Delil tartışmasının, delil değerlendirmesinin hatalı olduğu kararıdır. Bir dosyanın ‘delil olup olmayacağına siyasal iktidarın ihtiyaçları doğrultusunda karar verilemeyeceğinin’ belgesidir. Dolayısıyla bunu sohbet, sendika ve Bank Asya değerlendirmeleri için de tartışmak gerekir. Bu karar mümkün olan her yere sunulmalıdır.” dedi.  

 Avukat Deniz Özbilgin’in açıklamalarından bazı bölümler şöyle:  

  • Tuz koktuğunda AİHM de ‘Ben de tuzu tuzlarım ve standartlarımın dışına çıkarım’ diyor. AİHM de kendi kararlarının uygulanmayacağının farkında. Google’a AİHM’nin kararları nasıl uygulanır diye yazsanız, Adalat Bakanlığı’nın sayfası çıkıyor. Yüksel Yalçınkaya kararı sadece Yalçınkaya’yı değil, derdest durumda olan benzer bütün davaları etkileyecek. (AİHM, derdest dosya sayısını 8 bin 500 olarak açıklamıştı).  
  • AİHM’nin kararı mahkemeye sunulur. Bu zaten avukatların yaptığı birşeydir. İkinci aşamada hakimi ikna etmeniz gerekiyor. HSK’ya bağlı. HSK ise Adalet Bakanlığı’na bağlı. Dolaylı yoldan disiplin amiri Adalet Bakanı… Adalet Bakanı ise bu kararın uygulanmaması yönünde demeç veriyor!  
  • Karar nasıl uygulanır? Derdest davam var, müvekkilim ByLock’la itham edildi… Şöyle yargılamalar gördük biz Cemaat yargılamalarında; ‘şüphelinin üzerine atılan suçun unsurlarının oluştuğu, ByLock olup olmadığının kovuşturma aşamasında değerlendirilmesine, tutukluluk halinin devamına’ diye iddianame yazan savcılar gördük. Bunlar münferit vakıalar değil, yüzlerce örneği var!  
  • Yani ByLock olup olmadığını araştırmamış ama ByLock’tan iddianame hazırlamış. Aynısını ankesörlü aramalarda da yapmış. Delilleri toplayamamış, zamanı da daraldığı için iddianame yazmış, mahkemeye göndermiş.  
  • ByLock olsa ne olacak? İçerikte ne var? Örgütsel ne görüşülmüş? Biz baştan beri bunların olması gerektiğini söyledik. AİHM aslında Yalçınkaya kararında bunu da söylüyor. Derdest dosyaların tamamına Yalçınkaya kararını sunup, delil tartışması yapılması gerek. Bu ülkenin hukuk sisteminin ‘delil değerlendirme’ konusunda evrensel hukuk ilkelerine aykırı kararlar verdiği tespit edilmiş.  
  • AİHM bize bu konuda göz kırpıyor; ‘sizin ülkenizde yargının ne kadar kötü olduğunun farkındayım ve elinizi korkak alıştırmayın ve getirin bana dosyaları’ diyor. Bu kararı da mı tanımayacaklar; mümkün… Avrupa Konseyi’nin burada devreye girme ihtimali var.  
  • Kamuoyuna da burada büyük iş düşüyor. Sosyal medya hesaplarına kadar bu hakkın herkes peşine düşmeli. Kamuoyu oluşturulmalı. Dilekçe verilebilecek her türlü merciiye başvurulmalı. Bu karar her yerde kullanılabilir.  
  • Yüksel Yalçınkaya kararı bir ByLock kararı değildir. Delil tartışmasının, delil değerlendirmesinin hatalı olduğu kararıdır. Bir dosyanın ‘delil olup olmayacağına siyasal iktidarın ihtiyaçları doğrultusunda karar verilemeyeceği belgesidir.  
  • Bunu sohbet değerledirmeleri, Bank Asya, sendika vs… Her suçlamada kullanabileceğiniz bir karar verdi AİHM… Uyuşturucu suçlarında bile kullanılabilir. Aklınıza gelebilecek her yere sunun bu kararı. Oturup, sıfırdan delil tartışacağız. ‘Delil’ kavramını oturup baştan yazmak zorunda, bu kararla beraber.  
  • Hakimlik güvencesi aleni hataları kapsamıyor. Bu kararı uygulamayan hakimler sorumlu olur. Tazminat öder. Bunun için de bütün avukatların dosyalarını eksiksiz sunması gerekiyor. Hakimin, AİHM’nin kararını bilmesine rağmen hukuksuzluğa devam ettiğinin tespit edilmesi durumunda sorumlu olacak.
  • Hakimleri şikayet etmekten vazgeçmemek lazım. 3-5 kişiyle sonuç alınmayabilir ama bu sayı 300-500’e çıktığında HSK da direnemez. ‘Münferit’ diyemez…

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin