2 ARALIK’TA YAYINDA | Tenkil Müzesi, hukuksuzlukları ‘unutturmayacak’!

Saray rejiminin Türkiye’de 15 Temmuz’dan sonra işlediği insanlığa karşı suçları ve suçların mağdurlarının unutulmamasını misyon edinen Tenkil Müzesi, yeni bir etkinlik hazırladı. Bu kapsamda Tenkil Müzesi’nin tanıtım etkinliği ‘Unutturma’ 2 Aralık’ta yayında.

Hukuksuzlukları kaydedip gelecek nesillere aktarma amacı güden Tenkil Müzesi, yeni etkinliği için şu mesajı paylaştı: “Toplumlar, yaşadıkları acıların üzerine konuşarak, hatırlayarak ve yüzleşerek iyileşebilirler. Tenkil Müzesi, Türkiye’de yaşanan zulüm ve hukuksuzlukları tarihe kaydedip hatırlatarak bunların üstesinden gelmek ve gelecekte benzer felaketlerin tekrar yaşanmasını engellemek için toplumsal bir hafıza görevini ifa etmek idealiyle yola çıktı.

KHK’lı avukat Özben’in hikayesi ilk kez yayınlanacak

Tenkil Müzesi belgesel serisine vicdanları harekete geçirecek bir film geliyor. Kaçırılarak işkence yapılan Mustafa Özben’le ilgili hazırlanan 18 dakikalık belgeselin ilk gösterimi de 2 Aralık’taki ‘Unutturma’ gecesinde yapılacak.

18 dakikalık belgeselde Mustafa Özben’in yaşadığı 92 gün ve sonrası var. Belgeselin çekimleri Frankfurt’taki ‘Gestapo’ hapishanesinde yapıldı. MİT elemanlarınca kaçırılıp, işkence edilen Özben, burada o 92 günü yeniden yaşadı. “İntikam değil, adalet peşindeyim’’ diyen Özben, Ankara’da ‘Çiftlik’ olarak adlandırılan işkence merkezinde başına gelenleri anlattı.

Bedrettin Uğur’un yönetmenliğini yaptığı belgesel, anlatım tarzı ve 4K görüntü kalitesi ile seyirci ile buluşuyor. Tarihi bugünden yazan ve insan hikayesinin gücünü aktaran bu çalışma ilk kez 2 Aralık’ta Tenkil Müzesi’nin ‘’Unutturma’’ gecesinde yayınlanacak. Mustafa Özben’in; işkenceye direnişi, hukuk mücadelesi ve tarihe geçecek açıklamalarına şahit olacaksınız.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. Zamanında Kerbela zulmü gibi geçmişe dair olaylar anlatılırken “bunları tekrarla anlatıp düşman arayarak huzur ortamını bozmak yanlıştır” deniliyordu. Şimdi yaşanan süreçte, geçmiş olaylardan tekrar ve tekrar örnekler verildiği gibi, yaşanan olaylar da devamlı anlatılıyor. Bu yazıda da “Toplumlar, yaşadıkları acıların üzerine konuşarak, hatırlayarak ve yüzleşerek iyileşebilirler” denilmiş. Demek ki insanların acısını anlamak empati ile olmuyormuş, sempati lazımmış. Bir seviye katedilmiş oldu. Bilmeyenler için “empati” kendisi benzer bir durum yaşamasa dahi karşıdakinin durumunu anlayabilmektir. Sempati ise seninle benzer durumu yaşayan kişinin durumunu anlamak ve yakınlık göstermektir. Mesela geçmişte Kürt sorununu, milliyetçi damarın ağırlığı nedeniyle gözardı eden bu topluluk, şimdilerde oralarda yaşanan acıları devamlı anlatıyor. Halbuki geçmişte yakınlarını kaybetmiş Cumartesi annelerini dahi eleştiren insanlar vardı. Gerçi hala arada benzer anlayışta olanları görüyorum. Acıyı dibine kadar çekenlerin ise diğer acı çekenlere daha ılımlı baktığını görüyorum. Demek ki bu işler böyle yolunu buluyor. Hayırlısı bakalım

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin