M. AHMET KARABAY | HABER ANALİZ
21 yıldan bu yana ülkenin başında olan Tayyip Erdoğan’ın siyaset yapma tarzıyla ilgili çok şey anlatıldı, çok şey yazıldı. Biraz arşiv tarayanlar veya hafızasına güvenenler, aynı konuda onun hem siyah dediğini de beyaz dediğini de bulabilirler. Gün neyi gerektiriyorsa o yönde yol aldığı su götürmez bir gerçek.
Erdoğan’ın sürekli tornistan hareketleri, bütün ülkeyi etkilemese sorun yok. Dilediğini söyleyip istediğini yapabilir. Ancak memleketin dümeni elinde olunca, koca ülke içindekilerle birlikte okyanusta fırtınaya tutulmuş transatlantik gibi savrulup duruyor.
Erdoğan’ın kavgalı olduğu kesimle canciğer kuzu sarması olmasının ve içli dışlı olduklarını bir çırpıda yok etmeye kalkışmasının yakın dönemde çok örneği var. Nedense suç her defasında karşı tarafa yıkılıyor. Sahip olduğu medya tekeli ve emrindeki yargı manivelası ile bunu gerçekleştiriyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, söylediklerini her zaman iki kılıf içinde sunuyor. Ya dini bir kılıf hazırlıyor ya da milli bir ambalajla ortaya koyuyor. “Faiz sebeptir, enflasyon sonuç” ve “Nas var, nas!” diyerek ülkeyi ne hale getirdiğini son 3-5 yılda yaşadık, yaşıyoruz.
“Nas” diyerek, sözlerine karşı çıkanları, dinin temel ilkelerine aykırı davranmakla itham eden Erdoğan, faizle ilgili yaptığı çıkışların iktisat biliminin gerçekleriyle örtüşmediğini söyleyen ekonomistleri de “mandacı iktisatçılar” diye suçladı. Birinde dini, ötekinde milliyetçi kavramları mızrağının ucuna taktı.
Erdoğan, “Verin yetkiyi bu kardeşinize o zaman görün” deyip Tek Adam seçildiği 24 Haziran 2018’de, 5,71 TL olan dolar, 5 yılda yüzde 500’den fazla artıp 28 TL’nin üzerine çıktı.
Hiçbir altyapı oluşturulmadan yüzde 8’lere indirilen faiz, şimdilerde peş peşe yapılan artışlarla yüzde 40’a çıkarıldı.
Erdoğan’ın cemaatlerle ilgili sözünü başlık yaptığım yazıya ekonomiyle ve para politikalarıyla ilgili giriş yapmamın bir nedeni var.
ŞİMŞEK VE ERKAN’IN BULUNDUĞU TOPLANTIDA SÖYLEDİKLERİ
Erdoğan, “nas” diye diye ekonominin bütün dengesini bozup işin içinden çıkamayacağını anladığında ülke ekonomisini, IMF’nin isteklerini yerine getireceğini bildiği bir ekibe teslim etmeyi tercih etti. Daha önce görev yaptığı dönemde bir bakandan çok bürokrat gibi çalışan Mehmet Şimşek minnet rica ile işin başına getirildi.
Şimşek daha devir tesliminde, “Türkiye’nin rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeceği kalmamıştır” diyerek durumun vahametini ortaya koydu. İlk işi, Saray’ın emirlerini yerine getiren isim Şahap Kavcıoğlu’nu Merkez Bankası’nın başından uzaklaştırmak oldu. Onun yerine, dünya finans çevrelerinin yakından tanıdığı, 2018 yılında San Francisco Business Times’ın “40 Yaş Altı 40” listesine ve Crain New York Business’ın “40 Yaş Altı” listesinde yer alan Hafize Gaye Erkan’ı getirdi.
Gaye Erkan, ABD’de görev yapsa da Türk ekonomisini yakından takip ediyordu. Göreve başlayıp rakamların içine girdiğinde sorunun sandığından çok daha büyük ve derin olduğunu fark etti. Bu durumu da yakın dostlarıyla paylaştı.
Ekonomide atılması gereken rasyonel adımları atma ortamı yoktu. Gerekçe de ülkenin yerel seçimlere gidiyor olmasıydı. Elinin kolunun bir ölçüde bağlı olduğunu gören Mehmet Şimşek, 16 Haziran’da TÜSİAD ve Bankalar Birliği yönetim kurulu üyeleriyle yaptığı görüşmede, “Keşke yerel seçimler yarın olup bitseydi” diye yakındı.
Bakan Şimşek ve TCMB Başkanı Erkan’ın yakınmaları, ilgili çevrelerde konuşulur da ülkeyi bir istihbarat birimi gibi çalıştıran Beştepe Sarayı duymaz mı? Ekonomideki son çıkış umudu gibi gördüğü Mehmet Şimşek ve Gaye Erkan’ın bırakıp gitmesinden korkmuş olmalı ki Erdoğan bu ikilinin de bulunduğu bir ortamda onları rahatlatması gerektiğini düşünmüş.
Şimşek ve Erkan’a ekonominin gereklerinin yerine getirilmesinde bir tereddütlerinin olmaması yolunda teminat veren Erdoğan, cemaat ve tarikatlarla ilgili de konuşma gereği duyar. Bu konuya girmesinin nedeni, Erkan’ın bıraktığı Türkiye ile döndüğündeki Türkiye’nin cemaatlere teslim edildiğini gördüğü için olabilir.
Ülkenin laik bir cumhuriyet olduğunun altını çizen Erdoğan, “Türkiye hiçbir zaman tarikat ve cemaatlere teslim edilmeyecek. Zamanı geldiğinde hepsinden hesap sorulacak” anlamında teminat verdi.
SADETTİN USTAOSMANOĞLU’NUN ÇIKIŞI
Uzun yıllar İsmailağa Cemaatinin tartışmasız lideri Mahmut Ustaosmanoğlu idi. Sağlığı ile sorun yaşandığı son döneminde farklı isimler öne çıkmaya çalıştı. Çarşamba Cemaatinin lideri 2022’de öldüğünde 93 yaşında idi. Yerine getirilen Hasan Kılıç ise 92 yaşında.
Bu durum cemaatte şeyhlik olmasa da öne çıkma yarışını bitirmedi, aksine hızlandırdı “Cübbeli Hoca” olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü, kurduğu farklı ilişkilerle bunu sağlamada birkaç adım öne çıktı. Mahmut Ustaosmanoğlu’nun yeğeni Sadettin Ustaosmanoğlu ise İBDA C ilişkileriyle benzeri adımlar atmaya çalıştı.
İsmailağa cemaatinin ölen lideri Mahmut Ustaosmanoğlu'nun yeğeni Saadettin Ustaosmanoğlu:
Hamas’ın Filistin’de yaptığını biz Türkiye’de yapmak zorundayız. Vakti zamanı iyi değerlendirebilirsek Türkiye’de bir devrimin olmaması için hiçbir sebep yok.
— Metropol Haber (@metropolmedya_) November 23, 2023
Söylediklerinin özeti şu:
“Hamas’ın Filistin’de yaptığını biz Türkiye’de yapmak zorundayız. Vakti zamanı iyi değerlendirebilirsek Türkiye’de bir devrimin olmaması için hiçbir sebep yok.”
“Vallahi ben yaparım. Fazla adama ihtiyaç yok, buradakilerle bu işi hallederiz.”
“Vallahi de, Billahi de, Tallahi de zafere az kaldı.”
“Hamas’ın kıymetini biliyoruz. Fiziki şartlarda adamlar bize öyle bir şey gösterdi ki, biz Türkiye’de bunun idrak boyutuyla alakalı bir hamle yapmak zorundayız.”
Ustaosmanoğlu, Hamas, İsrail’de nasıl Yahudilere karşı ayaklanıp başarılı olduysa, Türkiye’de de benzeri bir yola girişip devrimi gerçekleştirmeleri gerektiğini söylüyor.
Ustaosmanoğlu, iş yargıya intikal ettiğinde kendi açısından bir de çıkış yolu bırakıyor. Devrimi “İdrak yolu ile bunu yapabiliriz” diyor. Başı sıkıştığında, “Ben fiilen demedim, idrak yolu ile dedim” demeye çalışacak.
ÇARŞAMBA CEMAATİ KANLI BIÇAKLI
Ustaosmanoğlu’nun çıkışından sonra Cübbeli Ahmet taraftarları ile İBDA C taraftarları birbirine girdi. İki taraf kendi sosyal medya hesaplarından birbirlerini “Siyonist uşağı”, “maşa” ve cemaat içi cinayetleri organize etmekle suçlamalara girişti.
Cübbeli Ahmet Hoca da sosyal medya hesabından bir açıklama yaparak, Ustaosmanoğlu’nun çıkışının büyük bir provokasyon olduğunu öne sürdü. Kimsenin devletin asker ve polisine karşı ayaklanarak iç savaş provaları yapmak isteyenlere alet olmamlarını isteyen Ahmet Mahmut Ünlü, “Değil Müslüman, hiçbir akıl sahibi Türk askerini ve polisini Yahudi ile eş tutan birine prim vermez” dedi.
Hukuk devleti olmaktan çok uzak düşen Türkiye’de Ustaosmanoğlu’nun çıkışıyla ilgili sürecin nasıl bir evreye dönüşeceğine ilişkin bir öngörüm yok.
Erdoğan, zorda kaldığında faiz konusunda “nas” kelimesini kullanmaz olup ekonomiyi Şimşek’e teslim ettiği gibi kendi için çıkar yol gördüğünde bugün hayat damarı olarak gördüğü cemaat ve tarikatlara da tırpan atacağından kuşkunuz olmasın.
Bu operasyon da muhtemelen Sadettin Ustaosmanoğlu olayı veya benzeri bir çıkışı gerekçe gösterilerek başlatılacak.
Yazının tamamı tornistan ile alakalı yazının sonuna geliyoruz başka bir sonuç. Sonucu destekleyen hiçbir bilgi yok. Evet Erdoğan aka dediğine kara kara dediğine ak der ama cemeatleri yokedeceğini nereden çıkarıyoruz. Ama muhaliflerini bir bir yokettiğini gördük. Gücünün paylaşılmadını asla istemiyor. Cemeatlerde onun istediği gibi hareket ediyorsa oy deposunu neden yoketsin.
“İdrak yolu ile bunu yapabiliriz” diyor
Başı sıkıştığında, “Ben fiilen demedim, idrak yolu ile dedim” demeye çalışacak.
Bunlarda idrak farklı çalıştığı kesin