Almanya: Avrupa’nın hasta adamı mı?

TR724 HABER İNCELEME

Avrupa Birliği’nin Fransa ile birlikte lokomotifi olan Almanya’nın ekonomik göstergeleri iyi sinyaller vermiyor. AB’nin lider ülkesinden gelen olumsuz veriler medyanın da dikkatini çekti ve önemli basın kuruluşlarında Alman ekonomisinin geleceği hakkında negatif yazıların çıkmasına sebep oldu. Birçok makalenin dikkat çeken yönüyse hepsinde “hasta adam” ifadesinin kullanılmış olmasıydı.   

Bu yazıların başında ise The Economist’in “Is Germany once again the sick man of Europe?” (Almanya bir kez daha Avrupa’nın hasta adamı mı?)  manşeti geliyor. 

Ünlü İngiliz dergisi, başlığı 1999 yılında yayınladıkları “The sick man of the euro” adlı makaleye gönderme yaparak yeni bir analizde bulundu. Yazıda, 2000’li yılların başında Gerhard Schröder’le başlayan reformların başarılı olup Almanya’yı hızlı büyüme trendine soktuğu vurgulandı. Fakat bu büyümenin getirdiği refahın ardından gerekli yeni reformların yapılmadığına dikkat çekildi . IMF’ye göre Almanya önümüzdeki beş yılda Amerika, İngiltere, Fransa ve İspanya’dan daha yavaş büyüyecek. Dergi bu hatanın en büyük sebebi olarak ise siyasi erki gösteriyor. Sosyal Demokratlar, Liberal Hür Demokratlar ve Yeşiller’den oluşan bugünkü hükümette çok az kişinin durumu kavradığını düşünüyor. Yazıda koalisyonun huysuz taraflara sahip olduğunu ve Almanya’nın buna bir çare bulmakta zorlanacağı değerlendirmesi yer aldı.

The Economist’in bir diğer dikkat çektiği nokta ise özellikle IT alanında yaşanan gecikme. Ülkede IT alanına yapılan yatırımın GSYH içindeki payı, Amerika ve Fransa’dakinin yarısından bile daha az. Makale bunun sebebi olarak bürokratik muhafazakarlığı gösteriyor. Bir işletme ruhsatı almak 120 gün sürüyor ve bu da OECD ortalamasının iki katı. Buna, kötüleşen jeopolitik, karbon emisyonlarını ortadan kaldırmanın zorluğu ve yaşlanan bir nüfusun sancıları da ekleniyor.

Deutsche Welle: Almanya; Avrupa’nın hasta adamının dönüşü?

Devlet destekli Alman Deutsche Welle de yine 1999 yılında ki The Economist’in manşetine atıf yaptı. Henrik Böhme’nin “Germany: The return of the ‘sick man’ of Europe?” (Almanya: Avrupa’nın hasta adamının dönüşü?) adlı makalede çeşitli değerlendirmeler ve birçok ekonomistin görüşüne yer verildi.  

İngiliz ekonomi dergisi The Economist, 21. yüzyılın başlangıcından hemen önce, Almanya’yı Avrupa’nın hasta adamı olarak nitelemiş ekonomik refahın sarhoşluğu içinde olunduğunu ve reformlar konusunda ayak süründüğünü ilan etmişti. Bu uyarı Alman siyasetçiler için etkili oldu. Şansölye Gerhard Schröder’in hükümeti daha sonra işgücü piyasasında reform yaptı ve sonunda meyvesini verdi: 2014’te Berlin ve Londra’dan bir grup ekonomist, Almanya’nın “Avrupa’nın hasta adamından ekonomik bir süper stara” dönüştüğünü yazdı.

Fakat bu başarı da çok uzun sürmedi. The Economist tekrar Almanya’yı Avrupa’nın ‘hasta adamı’ ilan etti. Zora giren Alman ekonomisi arka arkaya iki çeyrekte, kötü sinyaller verdi. Ekonomistler bu durumu “teknik resesyon” olarak adlandırdı.  

Münih Üniversitesi Leibniz Ekonomik Araştırmalar Enstitüsü başkanı Clemens Fuest, “Almanya’nın ekonomik durumu kararıyor” sonucuna varırken, Commerzbank baş ekonomisti Jörg Krämer için de durum açık: “Maalesef görünürde bir iyileşme yok”. Yine Ifo Başkanı Clemens Fuest ise “Alman ekonomisi karanlığa sürükleniyor” değerlendirmesinde bulundu.

Julius Probst: Alman ekonomisini etkileyen 5 sorun

The Economist’ten önce Recruitonomics’te “Almanya Yine Avrupa’nın Hasta Adamı mı?”  başlıklı Julius Probst imzalı bir makale yayınlandı. İki parçalı makalenin ikinci bölümünde Alman ekonomisinin geleceğini etkileyecek 5 sebep gösterildi. 

  • Almanya’nın sanayi sektöründeki durgunluğu 
  • Enerji fiyatlarında büyük artış
  • Küresel büyümenin yavaşlaması 
  • Ülkenin vasıflı işçi açığı 
  • Mali harcama eksikliği ve durgun iç tüketim

Volkswogen, Nokia olur mu?

The Economist’te Alman ekonomisine yönelik olumsuz tek makale bu değildi. “What if Germany stopped making cars?” (Almanya araba üretmeyi bıraksa ne olur?) adlı makalede de oldukça karamsar tablo çizildi. Yazıda Alman ekonomisinin lokomotifi olan otomotiv sektörünün gelecekte bir krizle kalabileceği tehlikesinden bahsediyor. Alman endüstrisinin beşte birini tek başına karşılayan otomotiv sektörünün en büyük düşmanı olarak Çin’in bu sektörde yükselişi gösteriliyor. 

Dergi, Çin’in dünyanın en büyük araba üreticisi olan Volkswagen’e büyük darbe vuracağına Volkswagen’in kaderinin de Nokia’ya benzeyebileceğine dikkat çekti.  Dünyanın en büyük ciro yapan otomotiv şirketi VW bu sene de satışlarda %17’lik artış gösterse de durum iyi görünmüyor. Bu artış WV’nin Çin otomotiv şirketleri karşısında Pazar payını kaybetmesine engel olamadı. Volkswagen sadece Çin’de değil dünyada da Çin otomotiv şirketlerine karşı pazar payını kaybetti. Almanya 2,6 milyon otomobil ihraç ederken, Çin şirketleri 3 milyon araç ihraç etti. 

Makalede Volkswagen’de 600 bin üretimde 300 bin de hizmet birimlerinde toplam 900 bin işçi çalıştığı, VW’de yaşanacak olumsuz bir durumun Alman ekonomisini temelden sarsabileceği vurgulandı.    

Alman ekonomisi COVID salgını sonrası eski gücüne yaklaşmışken Rusya’nın Ukrayna’yı işgali patlak verdi. Ortaya çıkan enerji krizinden en çok etkilenen ülke Almanya oldu. Alman ekonomisini etkileyen bir diğer faktör de Çin ile girilen rekabet. Ucuz iş gücü ve yazılımda atağa kalkan Çin, Alman ekonomisinin lokomotifi otomotiv sektörüyle yıkıcı bir rekabete girdi. Ayrıca İngiltere ve ABD’nin Çin ile yaşadığı siyasi gerginlikten de yine en çok etkilenen ülke Almanya olacağa benziyor, iki ülke arasındaki ticaret 314 milyar doları buluyor.  Olası bir Batı-Pasifik geriliminde Almanya’nın vereceği siyasi karar ekonomisi için oldukça önem taşıyacak. 

Almanya’nın yaşadığı bir diğer sorun ise vasıflı işçi problemi. Alman bürokrasinin yabancı işçilere karşı muhalefeti, bürokraside yaşanan engeller Alman siyasetçilerin elini zayıflatıyor. Ukrayna’dan gelen mülteciler diğer mültecilerin aksine genelde çocuk ve kadınlardan oluşuyor. Bu da Almanya’nın istihdam açığını karşılamıyor. 

Enerji politikası ise başka bir sorun. Olaf Scholz hükümetin tam enerji krizinin içindeyken nükleer santralleri kapatıp, kömürle çalışan termik santralleri açması ABD’nin ünlü gazetesi Wall Street Journal tarafından “World’s Dumbest Energy Policy” (Dünyanın en aptal enerji politikası) olarak değerlendirilerek manşete çekildi. 

Bugün Almanya’da %3 işsizlik ve piyasalar stabil görünse de ekonomistler üçüncü çeyrekte yaşanacak bir daralmada büyük ekonomiler içinde küçülen tek devletin Almanya olacağını söylüyor. Avrupa’nın lokomotifi olan Almanya’da yaşanacak herhangi bir kriz bütün Avrupa’yı tehlikeye sokabilir. Fakat siyasilerin vereceği akıllı kararlar ve yapılacak reformlarla Almanya bu krizi de 1999’daki gibi aşabilir.

Kaynak: 

The Economist: Is Germany once again the sick man of Europe?

Deutsche Welle: Germany: The return of the ‘sick man’ of Europe?

Wall Street Journal: World’s Dumbest Energy Policy

Recruitonomics: Is Germany the Sick Man of Europe Again? Germany: From Sick Man of Europe to Success Story

The Economist: What if Germany stopped making cars?

The Economist: The German economy: from European leader to laggard

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin