Kök kazımak

YORUM | ALPER ENDER FIRAT

22 Nisan tarihli Agos Gazetesinde bir mektup yayınlandı. Dersim Katliamları sırasında Tunceli Valisi olan Korgeneral Abdullah Alpdoğan’ın korumalığını yapan Ali Öz’ün bir mektubuydu bu. Askerliğini 1937-38 yıllarında Dersim’de çavuş rütbesiyle yapmış olan Ali Öz’ün yazdığı mektubun tarihi de 17 Aralık 1946. Mektuptan anladığımıza göre Çavuş Ali Öz birçok cinayete hem şahitlik etmiş hem de doğrudan bizzat katılmış. Mektup hem bunları hem de özellikle Abdullah Alpdoğan’ın doğrudan işlediği cinayetleri anlatıyor. 

Mektubu hürmetli bakanı Şükrü Bey’e hitaben yazıyor. (Muhtemelen 1927-38 döneminde İçişleri Bakanlığı yapan Şükrü Kaya). İzmir’den yanına gelen bir asker arkadaşını anlatırken, “On beş gün misafir ettim. Sayın Bakanım, kafayı tamamen üşütmüş fırlayarak yataktan kalkıyor. Komutanım ben yapmayacağım, elini ayağını öpeyim diye bağırarak sokağa çıkıyor, zor zapt ediyorum. Öldürdükleri çocuklar sürekli rahatsız ediyorlarmış. Uyku filan uyumuyor, zor bela İzmir’e ailesinin yanına götürüp teslim ettim. Ben geldikten sonra haber aldım. Bileklerini kesip intihar etmiş, çok üzüldüm, Bakanım.”

Mektup Dersim’de işlenen cinayetlerle ilgili ayrıntılı bilgi veriyor. Mazgirt’in Tersemek nahiyesinde kaçan çocuk ve kadınları bir dere kenarında sıkıştırıyorlar ancak asker bunlara zarar vermek istemiyor, bunun üzerine paşa çok sinirleniyor bir cemse askerle gidip çocuklara zarar vermek istemeyen askerlere konuşma yapıyor:

Şimdi askerler size sesleniyorum, bu kızılbaş dölleri hepsi vatan hainlerinin piçleri, arkadaşlarınızın katillerinin piçleri, bunlar büyürse kardeşlerinizi öldürmeye devam edecekler. Bunların kökü kazınmalı, ermeni döllerinin kökünü kuruttuk, bir tek bu kürtlerle, kızılbaşlar kaldı. Çocuklarınızın bu ülkede mutlu yaşamasını istiyorsanız acımadan öldüreceksiniz, hükümet, Cumhur Reisimiz taş üstünde taş bırakmayın yakın yıkın talimatını vermiştir. Kimse bu yaptıklarınızdan dolayı yargılanmayacak size söz veriyorum”. 

Cümleler size bir yerden tanıdık geliyor mu? Recep T. Erdoğan ne diyordu “Acımayın, acırsanız acınacak hale gelirsiniz” Kök kazıma, yaptıklarınızın cezasız kalacağına dair verilen sözler de bir hayli tanıdık. 

Bu memleketi yönetenler her dönemde birilerinin kökünü kazımakla uğraştılar ve uğraşmaya da devam ediyorlar. Ülkenin kendilerince ferah fahur bir hale gelebilmesi için köklerinin kazılması gereken birileri her zaman oldu. Ancak adaleti askıya almak, memleketin üzerine biraz daha ‘ah’, biraz daha intizar, biraz daha lanet yüklemekten başka bir işe yaramadı. Kök kazımak, birileriyle mücadele etmek, birilerinin hakkından gelmek bu topraklarda gelenek oldu ama hiçbir zaman huzura kapı açmadı. 

Kazınan kök başkasının olunca da herkes oturup izledi. Kökü kazınmayan diğer mahallelerin bir kısmı seyirci kaldı, bazıları bununla yetinmeyip destek verdi, kimisi de zalimle kolkola girip zalimden daha çok zulmetti. Ama kimse kötü işlerden ders çıkarıp adaleti askıya alanlara karşı birlik olup “herkes için adalet” direnişini geliştirmedi. 

Aksine ya Garo Paylan gibi soykırımcıların diliyle konuştu ya da Cem Aziz Çakmak gibi “Bunların çocuklarına bile acımayacağız’’ diyerek soykırım uygulamaya yemin ettiler. 

Agos’ta yayınlanan Ali Öz’ün mektubunu okuyup o dönemde yaşanan hunhar katliamlara karşı öfke büyütenler, bu topraklarda bir daha buna benzer acılar yaşanmaması için bir duyarlılık geliştirmediler. Diğer bütün mahalleler gibi duyarlılıkları sadece kendi acılarına karşıydı.

Şimdi Dersimli bir isim Cumhurbaşkanlığına çok yakın; ümit ediyorum ki diğerleri gibi davranmayıp ülkenin bütün geçmiş acılarından ders çıkarıp adalet ve hukuk üzerine inşaa edilmiş bir ülke kurulmasına ön ayak olur. 

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

3 YORUMLAR

  1. Yediği dayaktan morarmış gözleriyle tarih ameliyatı yaparak “Devlet her zaman zalimdi, her zaman kralın türküleri söylendi” diyen kardeşlerime:
    Yok aslında birbirinizden farkınız.
    Dua edin doğru taraftasınız.
    Şu anda “mazlumiyet” sıfatıyken hakkınız,
    renk, desen, ritm benzerliği görünce,
    dönüp bütün bir tarihe zulmettiniz.
    Kardeş katli fetvasını uygulayan bütün padişahlara,
    ilk başlatan Fatih’e,
    hatta adaleti mahza-adaleti hakiki seçkisi nedeniyle
    Hz. Muaviye’ye (RA) bile küfredenleriniz çıktı.
    En azından küfürleri görmeyen/duymayan,
    görmezden gelenleriniz…

    Bir tek masumu öldüren, bütün bir insanlığı öldürmüş gibidir. Hangi dinden olursa olsun, Ermeni masumlarını, Kızılbaş masumlarını, Kürt masumlarını, Süryani masumlarını öldürenler Rum masumlarını öldürenler, yöneticisiyle, itaat edeniyle zalimdir ve cezasını çekecekir.

    Herbir olayı ayrı ayrı ele almayıp, toptancı kolaycılığıyla, bütün bir tarihini zulüm ve idarecileri zalimlerden ibaret görenler de zalimdirler ve onlar da karşılığını görecektir.

  2. Afrikada köle pazarında yerlilere karşı zorlandıkları zaman kölelerin arasından onbaşı çavuş gibi payeler vererek kendi halkına karşı kullandıkları zenciler beyazlardan daha şedit ve zalimce davranmışlar. Mağdurken iktidara getirilen islâm’cı taife gibi, umarım bu tuncelili de öyle olmaz!…

  3. Umudun olmadığı bir ülkede büyüdük. Ve yine umudun olmayacağı bir ülkede insanlar yaşamaya devam edecek. Umut hiçbir zaman olmadı ve olmayacakta. Çünkü umudumuzu kinimizle yoğurup, öcümüze odaklandık. Öcümüzü aldığımızda da herseyimizi tamamladığını kabul ettik.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin