Bursa’da Hırvatlardan futbol dersi aldık 

YORUM | HASAN CÜCÜK 

Euro 2024 yolculuğuna Ermenistan maçıyla başlayan Türkiye’nin gruptaki rakipleri Hırvatistan ve Galler’di. Bu iki ekiple yapacağımız maçlar grup sıralamasını belirleyecek. Ermenistan moraliyle konuk ettiğimiz Hırvatlardan mutlaka puan almalıydık. Zira grubun bir numaralı favorisi Hırvatlar bir başka favori Galler’le berabere kalarak Euro 2024 yolculuğuna başlamıştı. Hırvatlar ilk devre Kovacic’in ayağından bulduğu gollerle Bursa’dan 3 puanla ayrılıp, grubun mutlak favorisi olduğunu gösterdi. 

Hırvatlar, son iki dünya kupasına damga vurdu. 2018 Rusya’da ikinci, 2022 Katar’da üçüncü oldu. Ülkenin nüfusuna bakıp, Hırvatları değerlendirmek çok yanlış. Yugoslavya’nın futbol mirasını devam ettiren Hırvatlar, çöken Balkan futbolunun ayakta kalan tek ülkesi oldu. Son dönemde Sırplar da biraz hareketlense de Hırvatlar açık ara önde bulunuyor. 

Türkiye karşısında sahaya çıkan ilk 11’in ikisi hariç hepsi Avrupa’nın sayılı ekiplerinde top koşturuyor. Luka Modric gibi futbolun yaşayan bir efsanesine sahipler. Mateo Kovacic, Marcelo Brozovic, Ivan Perisic, Mario Pasalic Avrupa futbolunun önemli yıldızları arasında yer alıyor. Keza defansta 21 yaşındaki Josko Gvardiol 21 yaşında Avrupa’nın devlerinin listesine girmeyi başardı. Sağ bek Josip Stasinic yıldızlarla dolu Bayern Münih kadrosunda yer bulan biri. 

Hırvat güzellemesi yapma niyetinde değilim. Zaten buna ihtiyaçları da yok. 1990’da bağımsızlığına kavuşup, dünya kupalarında bir ikincilik, iki üçüncülük yaşayan bir ekipten bahsediyoruz. Kısa sürede dünya çapında çift haneli rakamları geçen yıldız yetiştirdiler. 

Hırvatların gücü ortadayken, gerçekçi olmak zorundaydık. Bir kere bu takım karşısında hata yapmayacaktın. Tehlike bölgesinde kaptırılan her top kalemizde tehlike demek. İkinci olarak ise yakaladığınız pozisyonları mutlaka gole çevirmelisiniz. Türkiye ilk yarı bu iki hayati konuda hata üstüne hata yaptı. Daha 10 dakika dolmadan Cengiz Ünder’le iki, Kerem Aktürkoğlu ile ise bir mutlak pozisyon bulduk. İkisinde kaleci Livakovic’e takıldık, birinde çerçeveyi bulamadık. 

Her kaçan gol sonrası – bir klişe olan – ‘atamayana atarlar’ korkulu cümlesi aklımıza geldi. Korkulan ise kalemize ilk ciddi gelmelerinde dakikalar 20’yi gösterdiğinde Kovacic’le gerçeğe dönüştü. Ceza alanında 6 oyuncuyla savunma yaparken, Hırvatlar’ın dar alanda üç pas yapması golün habercisiydi. İlk devrenin uzatma dakikalarında İsmail Yüksek’in kaptırdığı topla iki pasla kalemize inen Hırvatlar, Mert’ten dönen topu Kovacic’le tamamlayıp soyunma odasına 2-0’lık rahat bir skorla gittiler. 

Hırvatlar’a karşı 2-0’dan geri dönüş yapmak pek mümkün değil. Sadece Türkiye değil, bunu dünya üzerinde başaracak ülke sayısı bir elin parmaklarına ulaşmaz. İkinci devre skorun rahatlığıyla oynadılar. İlk devre cömertçe harcadığımız pozisyonları ikinci devre bulmamız mümkün olmadı. Pasalic’in yakın mesafeden vuruşunu Mert harika bir refleksle çıkarmamış olsa bir saat dolmadan fark üç olacaktı. 

Stefan Kuntz ikinci devre forvet üçlüsünün tamamını değiştirmesine karşılık ne gol ne de pozisyon bulabildik. Genç yetenek Arda Güler’in girmesi takıma biraz hareket kaptı. Arda, topla buluşmaya çok istekliydi. Tıpkı Modric gibi sürekli top aldı, yerinde paslar attı. Tecrübe duvarını geçmekte zorlandı. Maçın uzatma dakikalarında Cenk Tosun’un mutlak gollük pozisyonunda Livakovic gole izin vermeyince, umutlarımız tamamen tükendi. 

Türk futbolunun yıllarca değişmeyen makus hastalıkları var. Makus talih demiyorum, özellikle hastalık kelimesini seçtim. Bir kere kolay gol kaçırıp, kolay yol yiyoruz. İsimler değişiyor ama bu hastalığın çözümü olmuyor. Kabul edelim artık, Hakan Şükür’den sonra forvet çıkaramadık. Ne Burak Yılmaz ne de Cenk Tosun, Hakan Şükür’ün yarısı bile olamadılar. Şimdilerde ömrümüz Enes Ünal’ın yapacağı patlamayı beklemekle geçiyor. Yine büyük maçların takımı değiliz. Zaman zaman galibiyetler alsak da bunun devamı gelmiyor. 

Artık Hırvatistan maçı geride kaldı. Haziran’da Letonya ve Galler maçlarımız var. Galler’i mutlaka yenmek zorundayız. Bu yenilgi sonrası beraberlik işimize yaramaz. Tabii Letonya deplasmanından da kazasız dönmemiz gerekiyor. 5 takımlı grubumuzda güç dengesinde üçüncü sırada bulunuyoruz. Bunu ikinci sıraya taşımak için Galler’i geçmemiz olmazsa olmazımız. Sakın, hâlâ yolun başındayız aldatmasına kendimizi kaptırmayalım. Yoksa Euro 2024’ü de evimizden seyretme üzüntüsünü yaşarız.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. Türkler hukuk devletine saygı duymadıkları müddetçe futbolda başarılı olamaz. Bu ikisi birbiriyle doğrudan ilişkili. Hukuk devletine saygı insanların belirsizlik, kaos yerine birbirlerine olan güveni arttıracaktır. Belirsizlik yerine davranışlar daha tutarlı olacaktır.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin