Kur’an yakma eylemi ve Er Dogan’ı kurtarmak

HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY

İsveç’te bir faşistin Müslümanların kutsal kitabı Kur’an’ı yakma eylemi, önümüzdeki günlerin en çok konuşulan konularından biri olacak. Batı’nın kullanışlı ismini, 14 Mayıs seçimleri öncesinde, “Batı’ya kafa tutan lider” olarak yeniden parlatma operasyonunun nasıl işlediğine bakalım.

İsveç’te Rasmus Paludan isimli aşırı sağcı bir siyasetçi, önceden ilan ettiği gibi dün Türkiye’nin Stockholm Büyükelçiliği önüne gidip Kur’an yaktı. Paludan, saygısız ve kışkırtıcı eylemini, İsveç polisinin oluşturduğu güvenlik çemberi altında gerçekleştirdi. 

İsveç makamları, başkasının kutsalına saygısızlığı “düşünce özgürlüğü” çerçevesinde değerlendirdi ve engel olmadığı gibi, yapan kişinin güvenliğini de garanti altına almaya çalıştı.

https://twitter.com/i/status/1616786767360950276  /V/ Kuran yakma görüntüsü

Türkiye’de medya, “Paludan eylemini yapması için koruma altına alındı” mantığı ve yaklaşımıyla haberi sundu. Oysa işin bir başka yönü var. Paludan taraftarları, geçtiğimiz haftalarda Malmö kentinde Cuma namazı sırasında Kur’an yakmaya kalkışmış ve engellenmesi üzerine geniş çaplı vandallıklar yapmışlardı.

Üstelik dünkü Kur’an yakma eylemi, Paludan’in yaptığı ilk eylem de değil. Yalnızca geçtiğimiz yıl içinde provokasyon amaçlı 4 eylem sergiledi. Taraftarlarının eylemleri ise çok daha fazla. 2022’de birkaç kez şehirleri karıştıran eylemler ortaya koydular. 

https://youtu.be/C00R1gjsT6A  /V/ Paluden eylemleri

İsveç polisi, Paludan’in geçtiğimiz aylarda İsveç’teki bir Türk camii önünde yakma eylemine engel olmaya çalışmasıyla yaşanan olayların ardından eylemini kontrollü bir şekilde yapmasına izin verme yoluna gitti. Bunu kendi açısından daha pratik bir çözüm olarak gördü.

Paludan Malmö’deki eylemleri / FOTO

Esas söylemek istediklerime geçmeden önce bu Rasmus Paludan denilen faşist kim önce ona bakalım. Köken itibariyle 1982 Danimarka doğumlu olan Paludan, ülkesinde ırkçı bir parti kurdu ve yüzde 1 dolayında oy aldı. 

Irkçılığı ve nefret suçu işlediği gerekçesiyle hapis cezasına çarptırıldı. Daha sonraki suçlarında avukatlık lisansının yanında ehliyeti de iptal edildi. 

Paludan, Stram Kurs’u (Sıkı Yön), Danimarka’da 2017’de kurduğu partiyi, İsveç vatandaşı olduktan sonra aynı isimle 2021’de bu kez hareket olarak hayata geçirdi.

Kişisel ahlaksızlıklarına ilişkin daha fazla bilgi paylaşmak istemiyorum. Merak edenler Google translate aracılığıyla Danca yayınlanan Dagens Nyheter sitesinde çok daha fazla bilgi bulabilir. Kur’an yakma ve Ankara-Stockholm ilişkilerinin perde arkasında nelerin olduğuna dair analizi de okunmaya değer. 

PALUDAN, RUS YANLISI BİR FAŞİST

Provokatör Paludan hakkında en çarpıcı değerlendirmeyi, “Tek amacı şiddet ve bölünmeye yol açmak olan aşırı sağcı bir aptal” sözleriyle İsveç Adalet Bakanı Anna-Maja Henriksson yaptı. 

Paludan bu eylemiyle, İsveç hükümeti de bu eylemi koruma altına alarak esas itibariyle birkaç hedef birden vurmuş oluyorlar.

🟠 Irkçı ve Rusya destekçisi olarak tanınan Paludan, bu çirkin hareketiyle Türkiye’de ve İslam dünyasında Batı karşıtlığını körüklemiş oldu. Kendi potansiyel tabanında da popülerliğini artırdı.
🟠 Kur’an yakan bu kişi, aslında düşmanlık ettiğini sandığı İslamcılara en büyük desteği sağlamış oldu.
🟠 Hemen her ülkede böyle saygısızca provokatif eylemler zaman zaman olur. Bu eylemlere cevap verip gündemde tutanlar, provokatörlerin amaçlarına hizmet etmiş olur.

ERDOĞAN’A HER SEÇİM ÖNCESİ VERİLEN DESTEK

Tr724’te yazmaya başladığım Mayıs 2021’den bu yana sık sık dile getirmeye çalıştığım gibi Tayyip Erdoğan, Batı dünyası için en kullanışlı lider. Bugün itibariyle de hâlâ bu özelliğini koruyor. 

Bir amaca iki çeşit hizmet edilir. Biri doğrudan taraftarı ve sempatizanı olarak, diğeri de ters vuruşla yapılır. Batı dünyası (İsrail de dahil buna), liderleri en çok kendine düşmanmış gibi tavırlar sergiletmek yoluyla hizmet ettirirler. 

Erdoğan’ın, her seçim öncesinde “Avrupa’ya haddini bildiren lider” imajını güçlendirmek amacıyla Batı’da buna zemin hazırlandı. Erdoğan ve çevresi de bu pası alıp her defasında gole çevirmeyi başardı. Bugün de bundan farklı bir tavır sergilenmiyor.

Erdoğan yönetimi, bir süredir İsveç’i teröre destek veren ülke olarak suçluyor. Kur’an yakma eylemi, şimdi ete kemiğe bürünmüş ve seçim boyunca kullanılacak bir malzemeye dönüşmüş durumda.

Hatırlarsanız 2017 Anayasa referandumu sırasında dönemin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Kaya Sayan’ın Hollanda’ya sokulmamasıyla sular köpürtülmüştü. Polis gözetiminde Almanya’ya götürülen Bakan Kaya, oradan Türkiye’ye dönmüş ve ikili ilişkiler kopma noktasına getirilmişti. 

Fatma Betül Kaya Hollanda krizi / FOTO

Erdoğan da Hollanda polisinin ortaya koyduğu tavrı, “Avrupa’ya kafa tutan lider” olarak sömürmeye çalıştı. Sonunda da “atı alan Üsküdar’ı geçmişti”

Bir adım geriye gidildiğinde 2015 seçimlerinde Fransa’da mizah dergisi Charlie Hebdo’ya yapılan saldırı olayı vardı. 

ER RYAN’DAN ER DOGAN’I KURTARMAYA…

Yönetmen Steven Spielberg, “Er Ryan’ı Kurtarmak” (Saving Private Ryan) filmini 1998’de çekip vizyona koydu. Türkiye’de, uzun yıllardan bu yana her seçim öncesinde Er Dogan’ı kurtarmak filmi yeniden farklı bir versiyonuyla vizyona giriyor.

Rus yanlısı ırkçı Paludan, başka Müslüman ülke yokmuş gibi gidip Türkiye Büyükelçiliği önünde çirkin eylemini yaptı. 

Ünlü İngiliz dergisi The Economist, son 10 yıldan bu yana her seçim döneminde Erdoğan’ı tersten yönlendirme yöntemiyle kapak yaptı. 2013’te, 2017’de ve 2023’te. Erdoğan’ın diktatörlüğe doğru gittiğini anlatıp durdu. 

The Economist’in Erdoğn kapakları / FOTO

Erdoğan, diktatörlüğünü 2013’te kurdu ve o tarihten bu yana ülke demokrasiyle değil, kimilerince “Tayyokrasi” denilen bir sistemle yönetiliyor.

The Economist bu kapak yazısında da iktidar yandaşlarının bir seçim boyunca kullanacakları malzemeleri sundu. 

MUHALEFET İKTİDARDAN HIZLI ÇIKMAYA ÇALIŞTI

Ankara, Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla tepki ortaya koydu. Bakan Mevlüt Çavuşoğlu, “Kimse kutsal kitabımıza el uzatmasın” dedi. İsveç Büyükelçisi çağrılıp nota verildi. 

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, 27 Nisan’da İsveçli mevkidaşı Johnson’un Türkiye’ye yapacağı ziyareti “önemi de anlamı da kalmadı” diyerek iptal etti. 

İktidarın bu konuyu nasıl kullanacağını bilen muhalefet, daha hızlı hareket etmeye kalktı. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “Nefret suçunun zirvesi olan bu faşizmi lanetliyorum” dedi. Muhalefetin öteki isimleri de en sert biçimde kınama yoluna gitti.

Erdoğan iktidarının bu kadar sert çıktığına bakmayın siz. İsveç’in bu tersten desteğini Erdoğan karşılıksız bırakmaz. Türkiye, önümüzdeki aylarda İsveç’in NATO’ya girmesine onay verecek. 

Danimarka Başbakanı Anders Rasmussen’e, Hz. Muhammed karikatürlerinin yayınlanmasına izin verdiği gerekçesiyle Ankara o yıllarda ciddi tepkiler göstermişti. Türkiye onay vermezse, Rasmussen NATO Genel Sekreteri olamayacaktı. Sonra sürecin nasıl işlediğini hepimiz biliyoruz. 

KUR’AN’IN İÇERİĞİNİ YAKANLARA NE DEMELİ?

Paludan, Kur’an’ın metnini yaktı. (İslam tarihini okuyanlar, Kur’an yakmanın Hz. Ömer döneminden bu yana sürdüğünü bilirler. Bu epey su götürecek konu. Belki başka zaman ele alırım) Müslümanlar, Kur’an’ın mesajlarını her gün ayaklar altına alıyor… 

Kul hakkıyla ilgili hükümlerini yakıyorlar,
Liyakatla ilgili hükümlerini,
Adaletle ilgili emirlerini,
Yalanla ilgili hükümlerini,
Kardeşlikle ilgili hükümlerini…

Bütün bunlara sesini çıkarmayan Müslümanların, İsveçli çamur bir adamın mushafı yakması kanlarına dokunuyor. Meraklıları arama motorlarından birine “paludan burning the Qur’an” yazıp arattıklarında karşılarına çıkanları bir tarabilirler. 

Dünkü olay, ilk olmadığı gibi, muhtemelen son da olmayacak. Bu çirkinliklere yasal ve makul sınırları aşarak tepki vermek, Er Dogan’ı kurtarmaktan başka bir amaca hizmet etmez. Bu kadar üst perdeden tepki verenler, geçmişte Kur’an yakma eylemlerinde nerelerdeydiler. 

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin