Serhat, Erdoğan’a bu kazığı neden attı? 

YORUM | ADEM YAVUZ ARSLAN

Başlıktaki ‘Serhat’, Serhat Albayrak. 

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın damadı, eski bakan Berat Albayrak’ın abisi. 

Aynı zamanda Erdoğan rejiminin ‘Medya İmam’larından. Sadece Sabah, ATV’yi değil aynı zamanda Hürriyet başta olmak üzere Havuz Medyası’nı yönetiyor.

Ayrıca paraları millet hazinesinden ödenen Aktrollerin de patronlarından. Kurdurduğu tetikçi sitelerle karakter suikastleri yapması da cabası. 

Yani Saray’ın kilit adamlarından birisi. 

Özellikle tek adam rejiminin inşası süresince etkin roller üstlendi. Ancak Berat Albayrak’ın bakanlıktan kovulması ardından da kızağa alınması ile yıldızları dökülmeye başladı.

Bir yandan Saray’a ‘her daim emrinizdeyim’ mesajı verirken öbür yandan fırsat kolluyor. Zira Erdoğan’ın güvenini bir kez kaybedince bir daha kazanamayacağını bilecek kadar aileye yakın. 

Bu yüzden Sabah ve ATV’de yer alan haberlere bu gözle bakmanızda fayda var. Mesela Necip Hablemitoğlu soruşturması ve İstanbul Taksim saldırısı sonrasında Sabah’ın yaptığı ‘haberler’ bu iç çatışmanın yansımasıydı.

Ancak bu yazıdaki konumuz başka bir olay. 

Şu videoda detaylarıyla anlattım. Adalet Bakanlığı eski müsteşarı Birol Erdem’in Gülen Cemaati üyeliği iddiasıyla yargılandığı dosya da ilginç bir gelişme oldu. 

Konuyu takip etmeyen, videoyu da izleme imkanı bulamayanlar için kısa bir özet geçeyim; 

Adalet Bakanlığı eski müsteşarı, HSYK üyesi ve eski Personel Genel Müdürü Birol Erdem ‘yöneticilik’ suçlamasıyla Yargıtay 9.Ceza Dairesi’nde yargılanmış ve beraat etmişti. Yargıtay Başsavcılığı karara itiraz edince konu Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na geldi ve Birol Erdem burada da beraat etti. 

Aslına bakılırsa Birol Erdem’in beraatinden çok ‘Cemaatçi’ suçlamasıyla yargılanmasına şaşıranlardanım. Çünkü Ankara’da çalıştığım yıllardan kendisini tanırım ve özellikle 2013 sonrası yargıda yaşanan büyük çöküşün mimarlarındandır. İstihbarat ve Saray ile işbirliği yapıp meslektaşlarını fişleyen, Yargıda Birlik Platformu’nun kurulması sürecinde aktif olarak çalışan birisiydi. 

Yine de Saray rejimine yaranamadı ve kendini hakim önünde buldu. Ancak yargılama esnasında ‘hizmetlerinin karşılığı’nı verelim dediler ve beraat ettirdiler.

Buraya kadar her şey normal. Asıl kıyamet Birol Erdem’in hangi maddeye dayandırılarak beraat ettirildiğinde koptu.

Çünkü Birol Erdem’in Cemaat geçmişi saklanamayacak kadar açıktı. Ayrıca birçok tanık ifadesi de var. Doğrudan beraat veremediler. Böyle olunca ‘dahiyane’ bir yöntemle Birol Erdem’in kariyerini üçe böldüler. 

Dediler ki “Birol Erdem’in üç dönemi var; 1992-2004, 2004-2010 ve 2010 sonrası. 1992 ile 2004 arasında örgüt hiyerarşisine yer aldı ama sonrasında bu örgütle mücadele etti”.

Hal böyle olunca da ya delil yetersizliğinden beraat ya da ‘suçun manevi unsurunun yokluğu’ nedeniyle beraat vermek durumunda kalacaklardı.

Peki ‘manevi unsur eksikliği’ ile ‘delil yetersizliği’ nedeniyle beraat arasındaki fark ne? İşte ‘milyon dolarlık soru’ burada karşımıza çıkıyor.

Eğer ‘manevi unsur’ yani nihai amaçtan habersiz diye Birol Erdem’i beraat ettirirseniz onun gibi kritik bir görevde bulunan kişinin bilmediği nihai amacı ev hanımı, memur, esnaf, gazeteci, akademisyen, kısacası sıradan Cemaat mensubunun bilmesi mümkün olamaz. Yani tüm Cemaat davaları düşer.

Eğer ‘delil yetersizliği’ nedeniyle beraat verilirse; yani Bylock ya da Bank Asya gibi zorlama deliller Birol Erdem’de yoktu. O yüzden beraat etti denirse sadece Birol Erdem’in işine yarar. 

Birol Erdem’e beraat verip kararı hiçbir yerde yayınlamadılar

İşte tam bu noktada çok kritik bir gelişme oldu. Sabah gazetesi 5 Aralık’ta Birol Erdem kararının ‘manevi unsur yüzünden beraat’ gerekçesiyle bozulduğunu yazdı. 

Sabah’ın ‘habercilik’ yapmak gibi bir kaygısı olmadığı malum. 

Haberin her satırı ince bir işçilik ürünüydü. ‘Manevi unsur yönünden beraat’in aleni olması çok kritik çünkü Birol Erdem kararına imza atanlar bu kararı saklamayı planlıyordu.

Karar alenileşti. 

Bir başka gelişme ise ertesi gün yaşandı; enteresan bağlantıları ve ilişkileri nedeniyle şaibeli bir isim olan Zihni Çakır, seri tweetler atarak Sabah’ın haberini teyit etti. 

Dahası Çakır karardan pasajlar paylaşıp 21 kişiden 19’unun Birol Erdem lehine oy kullandığını ve kararın hangi gerekçeyle onandığını yazdı. 

Ankara’nın ‘karanlık koridorları’nda ilginç bir güç mücadelesi yaşanıyordu ve bu kez devreye bir diğer şaibeli isim; Nedim Şener girdi. 

Şener, 8 Aralık’ta yazdığı yazıda kararın onandığını ancak gerekçeli kararı görmek gerektiğini yazdı. Bu dikkat çekici çünkü Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun kararı Ankara’da bazı güç odaklarını rahatsızlık etmişti

Kararın değiştirilmesi yönünde girişimler olduğu alenileşti. Tam da bu noktada devreye yine istihbarat ve yüksek yargı ile içli dışlı bir isim; Habertürk’ten Yasemin Güneri girdi.

Güneri, 13 Aralık’ta yayınlanan haberinde Sabah’ın aksine Birol Erdem’in ‘delil yetersizliği’nden beraat ettiğini iddia edip gerekçeli kararın da Ocak ayı içinde yayınlanacağını yazdı. 

Kısacası son derece dikkat çekici hamleler bunlar.

İktidarın gazetesi tarafından duyurulan karar yine iktidarın bir başka cenahı tarafından yalanlanmaya çalışılıyor. Üstelik yine iktidarın önemli kalemlerinden birisi sanki karar toplantısına girmiş gibi detaylar vererek karardan görseller paylaşıyor. 

Yani yarın bir gün karar değişse Yargıtay Ceza Genel Kurulu üyelerinin evrakta sahtecilik yaptığı ortaya çıkacak. 

Gelelim işin bam teline.

Birol Erdem’in TCK 30/1’den beraat ettirilmesi hukuksuz tüm yargılamaların bizzat kendi elleriyle çöpe atılması demek.

Çünkü Birol Erdem’in bilemeyeceği ‘nihai amacı’ başkaları da bilemez. 

Eğer Birol Erdem’i delil yetersizliğinden beraat ettirseler ki bu çok zor, o zaman da gelecekteki muhtemel yargılamalarda yeni sorunlar çıkacak.

Yapmak istedikleri şuydu; Birol Erdem’i öyle bir şekilde beraat ettirecekler ki, gelecekte benzer durumda olan AKP’liler (Cumhurbaşkanı Erdoğan ve yakın kurmayları dahil) sorumlu tutulamasın, yargılanamasın. 

Bu yönde adım da attılar.

Ancak ilginç bir şekilde Serhat Albayrak’ın başında olduğu Sabah grubu kararı deşifre etti ve alenileştirdi. 

Yargı çevreleri şimdi –evrakta sahtecilik suçu işleme pahasına- durumu toparlamaya çalışıyor. 

Bütün bu ‘Bizans Oyunları’ dönerken mağdur edilen milyonlarca insandan, yerle bir edilen hukuk devletinden bahseden bile yok tabi.

Bu satırların yazarı yıllardır aynı şeyi söylüyor; “Fetö diye bir örgüt yok, bunların tamamı Erdoğan’ın siyasi ömrüyle sınırlı suçlamalar ve hepsi tek kalemde düşürülecek.”

Her şey bir yana, Yargıtay böyle kritik bir kararı Saray’a sormadan alamazken Serhat Albayrak’ın başında olduğu medya grubu böyle bir ‘haber’i nasıl yaptı? 

Bütün Cemaat davalarını bitirecek bu hamleyi neden ve neyin karşılığında yaptılar? 

Birol Erdem’in nasıl beraat ettiğinden çok bu sorunun cevabını merak ediyorum. 

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin