İLKER DOĞAN | HABER İNCELEME
Eski milli futbolcu Hakan Şükür’e, Babala TV’den yapılan röportaj teklifinin geri çekilmesi Türkiye için sürpriz değil. Ancak bu ve benzeri olaylar bir dizi gerçeği dünyanın gözüne sokması adına çok önemli: Toplumsal yozlaşma inanılmaz boyutlara ulaşmış durumda. Türkiye’de hukuk yok. Tek sorun rejimin hukuksuzlukları da değil. Muhalefet ve medya da Erdoğan rejimin payandaları ve gerçek hiç kimsenin umurunda değil…
Bütün bu çıkarımları sadece YouTube’dan yayın yapan Babala TV’nin sunucusu Oğuzhan Uğur’un Hakan Şükür’e yaptığı teklifi geri çekmesinden çıkarmıyoruz. Bunun gibi onlarca örnek var. Çok da uzağa gitmeye gerek yok…
ÖNCE AYIKLA, SONRA İMHA ET!
Televizyoncu Nevşin Mengü, daha geçtiğimiz hafta CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun ABD ziyareti sırasında araya ‘f.töcü’lerin sızmaması için ‘gazetecilerin ayıklanabileceğini’ söylüyordu. Mengü’ye göre örneğin sürgün gazeteci Adem Yavuz Arslan, Kılıçdaroğlu’nun programına katılmak isterse ‘ayıklanmalıydı.’
Düşünce hürriyetini, basın özgürlüğünü savunması gereken bir televizyoncu bunu nasıl söyleyebilir? Diyelim ki ‘ayıklama’ işlemini yaptınız; peki ya sonra? ‘Ayıklama’dan sonraki aşama ‘imha’ olmalı çünkü Naziler öyle yapmıştı!
CHP’nin, Kemal Kılıçdaroğlu’nun ABD ziyaretinde düşünce kuruluşlarına ‘toplantılara f.töcülerin kesinlikle alınmamasını şart koştuğu’ ortaya çıktı. CHP liderinin ABD programını takip eden KRT TV programcısı Tülin Daloğlu’nun bu açıklaması hiç bir parti yetkilisi tarafından yalanlanmadı.
Muhalefet, rejimin dilini kullanıp aynı hukuksuzlukları yaparsa demokrasi, hukuk ve özgürlük nasıl gelecek? Gelmeyecek çünkü muhalefetin de öyle bir derdi yok!
Babası, Danıştay üyesi Hamit Güney 6 yıldır tutuklu olan 26 yaşındaki üniversite öğrencisi Nahit Emre Güney, Galata Kulesi’ne çıkarak intihar etti geçtiğimiz hafta. Türkiye medyası, söz konusu intiharı resmen kararttı. Nahit Emre’nin ailesine çocuklarının ‘trafik kazasında’ öldüğü bile söylendi. Yozlaşmanın hangi boyutlara geldiğini görebiliyor musunuz?
MUHALEFET TWEET DE ATTI AMA YASA YİNE DE GEÇTİ!
Zafer Partisi’nin iki kurmayının ses kaydı internete düştü. Söz konusu ses kaydında, iki hafta kadar önce genel başkan yardımcılığı görevinden istifa eden İsmail Türk, “Kürtleri kandırarak oy alabiyorsan al. Kardeşim diyerek… Ama bana göre ‘En iyi Kürt, ölü Kürttür.” diyor. Normal bir ülkede böyle bir ses kaydı sonrası yer yerinden oynar; ancak Türkiye’de kimsenin kılı kıpırdamıyor…
AKP ve MHP’nin hazırladığı ve kamuoyunda ‘sansür yasası’ olarak bilinen kanun teklifi Meclis Genel Kurulu’nda kabul edilerek yasalaştı. Yasa sonrasında artık Türkiye’de ‘doların yükseleceğini’ yazmak bile tutuklama sebebi olacak! Muhalefet söz konusu yasanın geçmemesi için tweet atmanın dışında ne yaptı?
‘SAVUNMA HAKKI’NIN CANI CEHENNEME!
Daha geriye giderseniz benzer onlarca skandal açıklama ve olay bulabilirsiniz.
Hakan Şükür olayına dönersek; Oğuzhan Uğur, Hakan Şükür’e yaptığı neden geri çektiğini anlatırken tarihe geçecek ifadeler kullanıyor: “Babamla (Hasan Atilla Uğur) da uzun bir konuşma yaptım. Kendisine konuşma hakkı verip, fetö’ye sempati kazandırma ihtimalini ve tek bir kişiyi bile kandırması riskini göze almamalıyım.”
Ruşen Çakır da geçmişte, “Bu platformda fetöcülere söz vermem.” demişti. Birbirlerinin aynılar…
Bu açıklama Türkiye’nin içinde bulunduğu ‘çukuru’ o kadar güzel gösteriyor ki, üzerine cümle kurmaya gerek yok aslında. Engizisyon mahkemelerinde bile tanınan ‘savunma hakkı’ yok sayılıyor Türkiye’de… Daha ötesi var mı?
“Ya konuşursa ve haklıysa…” korkusu iliklerine kadar işlemiş…
Sedat Peker’in 15 Temmuz’da dağıtılan silahlarla ilgili açıklaması sonrası ne demişti Halk TV’de yayınlanan bir programda Sözcü yazarı Aytunç Erkin: “Ya Fethullahçıların haklılığı ortaya çıkarsa…”
AMAN GERÇEKLER ORTAYA ÇIKMASIN!
Kafa aynı kafa; hiç bir farkları yok… Gerçeğin onlar için hiç bir önemi yok. 15 Temmuz’da ne oldu? Darbeyi kim yaptı? 17/25 asrın yolsuzluk soruşturmasında neler yaşandı? Selam Tevhid soruşturması nasıl kapatıldı? MİT’e ait TIR’lardaki silahlar kime gidiyordu?
Soralım; sizin için önemli olan nedir; gerçeğin ortaya çıkması mı, Cemaat’in haklı çıkmaması mı?
Tabi ki Cemaat’in haklı çıkmaması önemli!
Bunun olmaması için gerekirse bütün gerçeklerin üzeri örtülebilir ve muhalefet dahil rejimin tüm aparatları bunun için canla başla çalışır/çalışıyor…
Gerçek hiç kimsenin umurunda değil. Erdoğan rejimi yıllardır hukukun, adaletin, özgürlüklerin canına okuyor ancak muhalefet film izler gibi izliyor. Toplum yozlaşmış; bütün değer yargılarını kaybetmiş. Bugün Türkiye’de rejim ve ortaklarının -muhalefet ve medya dahil- en büyük korkusu ‘gerçekler.’ Bu yüzden tiyatroya devam!
Velhasıl; Türkiye’nin tek sorunu Erdoğan rejimi değil…