Konserler yasaklanınca statlar devreye girdi

HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY

Cumhuriyet’in 100. yılı ve seçim dönemi yaklaştıkça iktidardaki muktedirler, bozdukları ekonomiyi ve kaybettikleri seçmenin acısını örtmek amacıyla daha çok yasakçı yollara başvuruyorlar. İktidardakiler alan daralttıkça, toplum tepkisini ortaya koyacak türlü türlü çıkış yolları buluyor. 

İktidarın yeni dönemin belirleyicisi olan ilk önemli yasağı Haziran ayında Kayseri’den geldi. Bu “Festival yasaklarının” ilkiydi. On binlerce üniversiteli gencin, AK Parti’nin kalesi olarak gördüğü Kayseri’de hep bir ağızdan İzmir Marşı’nı söylemesi, iktidarı panikletmişti. 

Kâbusları haline gelen “Z Kuşağı”, daha ileri atılıp bu coşkuyu kitlesel bir protestoya dönüştürebilir diye DJ Ersin’in programını iptal yoluna gidilmişti. 

 

Bu adımdan sonra seküler kesimin yoğunlukla katıldığı festivallerin iptalleri peş peşe geldi. İki ayda 30’dan fazla konser iptal edildi. Konserlerin 14’ü sadece İsmailağa/Çarşamba Cemaati mensuplarının girişimleriyle iptal ettirildi. 

Aynı cemaat, sırtını iktidara dayadıktan ve göbeğini devlete bağladıktan sonra “Güç bende!” deme hastalığına yakalandı. Bu kez İsmailağa Cemaati mensuplarına ait FM TV hedef büyüttü. 

Konserlerin yasaklanmasından yeterince tatmin olmayan cemaat, bu sefer müziği hedef tahtasına oturttu. Müziğin ve müzik aletlerinin şeytani olduğu ve insanları zinaya çağırdığı gerekçesiyle karşı olduklarını duyurdular:

 

“Müzik ve müzik aletleri şeytanidir, insanları zinaya çağırır. Bir insan müzik dinlemeye başladığında sağ omzuna bir şeytan, sol omzuna bir şeytan gelir.”

STATLAR KONSER ORTAMLARINA DÖNMEYE BAŞLADI

Konser yasaklamaları, işin ayrı boyutu. Muktedirler yasaklama peşinde koşarken toplum çıkış yolunu bulmakta gecikmiyor. Spor salonları, Gülşen’in konserinin iptal edilmesinden sonra yeni bir görev üstlenir oldu.

Beşiktaş’ın 30 Ağustos Zafer Bayramı öncesine denk gelen Sivasspor maçında yapılan tezahüratlar iktidarı korkutacak türdendi. 

 

40 bine yakın insanın hep bir ağızdan söylediği bu marş ve yaptığı tezahürat, tam da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, şarkıcı Gülşen’in tutuklanmasıyla ilgili verdiği kararın ertesine denk geldi.

Erdoğan, bir gün önce Gülşen’e isim vermeden şunları söylemişti:

“Milletimizin en büyük gücü olan kardeşliğine yönelik provokasyonların ibadethanelerimizi ve imam hatiplerimizi hedef alacak şekilde çok ciddi boyutlara ulaştığını görüyorum.”

Partili Cumhurbaşkanı bu sözleri, Gülşen’in imam hatip liseleriyle (İHL) ilgili yakışı kaçmayan esprisi ardından tutuklanması üzerine söylemişti. Okulun tek başına bir kutsallığının olmadığını bir kenara bırakıp kılık kıyafetle uğraşanlar, işin özünü hep gözden kaçırdılar. 

İktidardakiler, İHL’ler için kendi mahallelerinden yıllardır yükselen aşağılama çıkışlarına hep kulak tıkadılar. İHL ve İlahiyat mezunlarına demediklerini bırakmadılar. Ama öteki kesimden yükselen en küçük eleştiri karşısında aslan kesildiler. 

CNN Türk’teki programa katılan Cübbeli Ahmet Hoca (Ahmet Mahmut Ünlü), “Çocuklarınızı İmam Hatip Lisesine göndermeyin, düz okullara gönderin” diyordu:

“Ben bunu gördüm denedim. Bütün çevremdeki insanlar çocuklarımızı gönderdik kız çocuklarımız geliyor ‘Hoca sahabeye hakaret, hadis, mezhep yok…’ Yani müfredat işlemiyor. Müfredattaki şeye yorum katıyor. Hangi cemaate bağlıysa veyahut mezhepsizlik, reformist, mealcilik akımı her neyse orayı empoze etmeye çalışıyor. Bugün ilahiyatta benim reddiye yaptığım adamlardan ‘Kuran değişsin’ diyen adam şu anda Ankara İlahiyatta hoca. 

CUMHUR’UN MİNİK ORTAĞI DOĞU PERİNÇEK’E NE DİYECEKLER?

İmam hatiplere söylenen söz ve oluşturulan baskının sürmesi karşısında toplum çıkış yolu ararken, Cumhur İttifakı’nın minik destekçisi Doğu Perinçek, yeni bir pencere açtı. İHL’ye söylenenleri kutsala saygısızlık olarak değerlendirenler, Doğu Perinçek’e ne diyecekler göreceğiz.

Vatan Partisi lideri Perinçek, sağına Erdoğan’ın yanından yeni gelen Ethem Sancak’ı da alarak Hz. Muhammed’le kendi yaptıkları arasında kıyaslama yapıyor. Kendisini de daha başarılı görüyor:

 

“Hz. Muhammet 1 yılda ancak 40 kişiyi buldu, biz yine 40 bin kişiyi bulduk. Hz. Muhammed’den çok ileri bir noktadayız.”

Perinçek’in, “Hz. Muhammed’den çok ileri bir noktadayız” sözlerine “Ethem arkadaş” da kıkır kıkır gülüyor. 

Bunu iktidarın güç ortağı Doğu Perinçek değil de muhalif kanattan birisi söyleseydi? Kendi yaptıklarını Hz. Muhammed’le kıyaslasa ve kendilerini daha başarılı bulsalardı nasıl tepki görürlerdi?

Bu soruları iktidara yakın medya gündeme getirmeyeceği gibi, gündeme gelmesine bile karşı çıkarlar. 

Hele bir de bu sözü, Batılı bir siyasetçi söylese ve kendi yaptıklarını Hz. Muhammed’in başarılarının üzerinde göstermeye çalışsalardı, iktidar ve yandaşları tüm İslam alemini ayağa kaldırmaya çalışırlardı. 

Bu sarfedilen sözlerin Fransa’da ya da öteki ülkelerde yayınlanan Hz. Muhammed karikatürlerinden daha hafif olduğunu söylemek mümkün mü?

BU TOPLUM KENDİ ÖNÜNÜ AÇACAK YOL BULUR

Bütün bunlar ülke gündeminin sıradan satır başları. Yaşananlar, toplumun gözünün önünden ne kadar kaçırılabilir bunu zaman gösterecek. 

Öyle sanıyorum ki, muktedirler iktidarı bırakmamak için oturdukları yere kendilerini bağlasalar da korkulu rüya görmekten kurtulamayacaklar. 

Konser alanları yasaklansa da statlar yeni bir görev üstlendi bile. İktidarda çok ciddi bir stat fobisi depreşecek.

Aslına bakarsanız, Erdoğan’ın stat fobisi yeni değil. Ocak 2011’de Galatasaray’ın stadı olan TT Arena’nın açılışında bu korkunun doruk noktasını yaşamıştı. Erdoğan, ıslıklar arasında girdiği stadı kısa sürede terk etmek zorunda kalmıştı.

Kanal D adına canlı yayın yapan Mehmet Ali Birand, o anları şöyle aktarmıştı:

Demem o ki alanlardaki konsere izin vermeyenler için statlar kâbus yerine dönecek. 

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

3 YORUMLAR

  1. M. Ahmet Karabay fuhus ve zina merkezlerine dönüsen konserlerin iptal edilmesinden oldukca rahatsiz olmusa benziyorsunuz. Peki sizin islam anlayisiniza göre nasil olmali, birde sizin görüsünüzü alalim., gencler diskolara, konserlere gitsin, kizlar yari ciplak danbs etsinmi?

    • Refah Partisi Konya büyükşehir belediyesini aldıktan sonra yol geçirme bahanesiyle genelevi kapatmış ve başka yerde açılmasına ruhsat vermemişti.

      Genelev kapanmadan önce insanlar oranın yoluna gidenleri ayıplar, bunu önemseyen insanlar oranın civarında görünmekten kaçınırlardı.

      Genelev kapandıktan sonra Konya’nın çeşitli yerlerinde onlarca randevu evi türedi. Oralara giden insanlar da daha rahat hareket eder oldu. Anlayacağınız genelevi kapatmak işe yaramadı.

      Yasaklar işe yaramaz kıymetli kardeşim. Kızlar yarı çıplak değil tamamen de çıplak dansedebilir. Sana düşen oraya gitmemek. Kimse kimsenin ahlak bekçisi değil. Sen kendi çoruna çocuğuna bak. Başkasının kızının giyinişine, rahatlığına dil uzatan çok insanın sonrasında kendi çocuğuna, torununa laf geçiremediğini, neticede kabullendiğini gördüm.

  2. Baktım, geçen hafta da size cevap yazmışım. Cevabımda hayat tarzına dair yasaklardan bahsettiğimi dahi anlamazdan gelip “kırmızı ışıkta durmama”yı konuya dahil etmişsiniz.

    Yaptığınız yorumlardan yarın bir gün devletin başörtüsüz dolaşmayı da yasaklamasına taraftar olacağınızı anlıyorum. Müslümanım diyenlerin zorla camiye götürülmesi de sizce doğru galiba. Çünkü dinin yasak dediği ne varsa “nehy-i ani’l münker” babından devletçe yasaklanabilir o mantıkla. Konu neden konserlerde yarı çıplak dans etmekle kalsın ki? Din başörtüsüz dolaşmayı da yasaklıyor, değil mi?

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin