Emekli/KHK’lı Deniz Kurmay Albay Mustafa Koç, 15 Temmuz ve o süreçte yaşadıklarına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Koç, “Peter H. Lunt, NATO’da benim amirimdi. Hala NATO’da çalışıyor. Pazartesi (18 Temmuz) kapıyı açtı, baktı ve dedi ki, ‘Böyle bir şeyi hiç bir asker yapmaz’ dedi. Bu sizin hükümetin dizayn ettiği bir şey. Çok üzgünüm. Senin için de çok üzgünüm.” ifadelerini kullandı. Mustafa Koç, yaşanan hukuksuzlukları ise şöyle anlatıyor: “Bu kadar ileri gidebilecekleri, hatta Harbiyelilerin tutuklanabileceği, millete bu kadar kötülük yapılabilecekleri aklımıza gelmedi.” dedi.
Zaman zaman boğazı düğümlenen Mustafa Koç, bir başka soru üzerine ise TSK’nın ‘iflas’ ettirildiğini söyledi.
KHK’lı subaylar tarafından kurulan Alesta’nın son konuğu emekli/KHK’lı Deniz Kurmay Albay Mustafa Koç’tu. 15 Temmuz’dan hemen önce 4 Temmuz’da emeklilik başvurusunda bulunduğunu anlattı.
DARBE YAPACAK ADAM İZNE ÇIKAR MI?
15 Temmuz’a ilişkin bir soru üzerine Koç, “Ben 15 Temmuz’da ev taşıyordum. Zaten 4 Temmuz’da emeklilik dilekçemi vermiştim. İki amiralle görüşmem olmuştu. 15 Temmuz öncesinde. Şimdi ikisi de tutuklu. Biri bana, “Ya Mustafa çok daraldım, bu Karargah’ta öldüm dedi. Bir de bir sürü kendini bilmezle uğraşıyorum. İzne çıkıyorum artık. 15-20 gün kendime gelmek istiyorum’ dedi. Bu adam şu anda hapiste. Bir diğeri de aynı şekilde izne çıkmak istediğini söyledi. Zaten izindeydi. Cumartesi günü yola çıkacaktı. Oğlum (Harbiyeli) Cemil, 16 Temmuz’da, Cumartesi günü bunların evine kahvaltıya gidecekti. Çamaşırlarını yıkatacak. Düşünsenize bu adam darbe yapacak; biri izne çıkacak, kızını götürecek; diğeri de arkadaşının oğlunu kahvaltıya mı çağıracak. 15 Temmuz’da hatırladığım net şey bu.” ifadelerini kullandı.
15 Temmuz gecesi gördükleri ve dönemin başbakanı Binali Yıldırım’ın açıklamaları sonrası, “Bu komedi bir şey demiştik. Peter H. Lunt, NATO’da benim amirimdi. Hala NATO’da çalışıyor. Biz 28 ülkenin savunma kapasitesini dizayn etmeye çalışıyorduk. O şubenin müdürü de bendim. O dairenin başkanı da Peter Lunt’tu. Pazartesi kapıyı açtı, baktı ve dedi ki, ‘Böyle bir şeyi hiç bir asker yapmaz’ dedi. Bu sizin hükümetin dizayn ettiği bir şey. Çok üzgünüm. Senin için de çok üzgünüm. 15 Temmuz’da bunu gördük. Ama bu kadar ileri gideceğini, hatta Harbiyelilerin tutuklanabileceği vs. aklımıza gelmedi. Yani millete bu kadar kötülük yapılabileceği aklımıza gelmedi.” dedi.
OĞLUMUN HARPOKULU TERCİHİNİ HAZMEDEMEDİM
Mustafa Koç’un oğlu Cemil Koç, Harbiye 3. sınıf öğrencisi. O da diğer Harbiyeliler gibi 15 Temmuz’da ‘terör eylemi var’ denilerek otobüse bindirilenlerden. Oğluyla ilgili bir soru üzerine duygulanan Mustafa Koç, şunları anlatıyor:
Gece yarısı mesaj geldi. ‘Bana bizi şeye götürüyorlar’ Ben zaten Cemil’in Harpokulu’na girmesini hazmedemedim hiç. ABD’ye göndermek istemiştim. Tam gönderecekken ‘Bana ben Harpokulu’na gitmek istiyorum’ dedi. Ama o yemin töreninin olduğu günden kasım ayına kadar ben kendime gelemedim. Hazmedemedim yani…
GECE YARISI GELEN MESAJ: BABA TUTUKLANIYORUZ
Son geldiğinde çok ciddi sıkıntılar gözlemledim. Askeri bir mektep yani. ‘Oğlum en azından Harbiye’yi bitir, sonra ayrılırsın. 8 Temmuz’da falan konuştuk bunu. O esnada bunları Hava Ulaştırma Komutanlığı’na helikopterlerle transfer ettiler. Fakat oraya yerleştirildiklerinde onların komutanları, o çocuklara çok büyük bir kazık attı.
Ayın 22’siydi. Gece 12 gibi bir mesaj geldi. Ama hissediyorsunuz tabi… ‘Baba tutuklanıyoruz’. 22 Temmuz’dan 27 Temmuz’a kadar ben çocuktan haber alamadım. Kimseyle irtibat kuramıyorsunuz. Bütün karakolları aradık, yok çocuklar. Ankara Emniyeti’ndelermiş. Cemil yaşadıklarını çok anlatmıyor. İşkence yapıldı mı, bunları söylemiyor.
RÖPORTAJIN TAMAMINI İZLEMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNKE TIKLAYABİLİRSİNİZ
MORGLARA BAKIN
Kardeşim buldu Cemil’i… Her gittikleri yerde ‘Morga bakın’ diyorlarmış.
Hakim çocukları tutuklarken, “Çocuklar ben sizin suçunuz olmadığını biliyorum. Emir kulu olduğunuzu da biliyorum. Ama sizi bırakamam.” diyor. Ey hakim! O çocukların yıllarını aldın, görevini hakkıyla yapamayacaksan neden oradasın?
EVLADI TUTUKLU OLANLARIN HER GÜNÜ BİR IZDIRAP
Benim evladım 7 ay tutuklu kaldı. 6 yıldır evladı tutuklu olanları düşünemiyorum. Her anınız bir ızdırap. Bir de birinci derece akraba haricinde çocukla kimse görüşemiyor. Çocuk tutuklu… Biz Belçika’dayız. Sırf çocukla 15 günde bir görüşsün diye bir avukat tuttuk. Aralık ayında dedeleri, nineleri gitmeye başladı ama onlarda yaşlı. 83 yaşında ya! Böyle bir 7 ay geçirdik…
İÇERİDE HALA 270 ÖĞRENCİ VAR
Öğrenciler çıktığında en az onların aileleri kadar sevindim. Arabanın içinde havaya sıçradım. Ama içeride hala 270 çocuk var. Onlar da çıkacak.
28 ŞUBAT SÜRECİNDE ‘ALEVİ’ OLARAK FİŞLENDİĞİM İÇİN YIRTTIM
Bu yaşananların (fişleme) ayak sesleri vardı. Çalıştığım dönemde bana gelip, ‘Efendim sizin için şucu bucu diyorlar’ . Ne zaman başladı bu; Ergenekon davaları süresince oldu bu. Sanki onunla ilişkilendirme süreci oldu bu. 28 Şubat döneminde ‘Alevi’ olarak fişlendiğim için yırttığımı biliyorum. Ben o listeyi de gördüm. Kesin olarak biliyorum. Fakat bu dönemde zannediyorum ‘şucu-bucu’ diyerek bizi bir gruba lanse etmişler. Fakat ilk aşamada sadece emekli ettiler.
ALİ TÜRKŞEN’İN ALÇAKLIĞI
(İşkenceci) Ali Türkşen, Sabah gazetesine açıklamalarda bulundu. Sanki ben gelmişim, darbeyi planlayan ekibe katılmışım ve sonra tekrar kaçmışım. Böyle bir alçaklık yaptı bu. Ondan sonra 701 Nolu KHK’yla bizi ihraç ettiler. Delil vs. yok. Mahkemesi vs. yok. Bizim ihracımız böyle oldu. Emin ol hiç üzülmedim. Hakikaten değer vermiyordum zaten…
O MEMLEKETTE GÜL BİTMEZ
Ben de ümitsiz değilim hayattan. Ama oradan olmaz! İnsanlara işkence yapıldı. 64 yaşındaki insanın (Akın Öztürk) kulağı kesildi. Anlatamayacağı işkenceler gördü. TSK eski günlerine döner mi? Olmaz! Siz bu kurumu iflas ettirdiniz. Keşke haksız çıksam. Yeniden dünyaya gelsem bu mesleği yapmam. O halk bunu hak etmiyor. Kutsallarım değişti. O toplum için 28 yıl ölümü göze aldım. Ama ben sizin gibi diyemiyorum. Yeni hayat zor fakat çok güzel. Başkaları için yaşamaya çalışıyoruz. Bu değişmez yani. Her yağlı yumurta yediğimde hapishanedekiler aklıma geliyor. Çünkü onlar yiyemiyor. Umarım arkadaşlarımız hür olurlar ve buralara gelirler. Çünkü o memlekette ben gül bitmeyeceğine inanıyorum.