HABER-ANALİZ | TUNA YILDIZ
Ankara Üniversitesi eski öğretim üyesi Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu, Ankara’daki evinin önünde 18 Aralık 2002 akşamı uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti. Öğretim görevlisinin ölümünün üzerinden yaklaşık 20 yıl geçti. Bu zaman diliminde Hablemitoğlu’nun eşi ve yakınları cinayetin aydınlatılması için devletin bütün kapılarını aşındırdı. Ancak aileye cinayeti işleyen katiller ya da azmettiricilerle ilgili hiçbir bilgi verilmedi.
Oysa ki, Kasım 2012’de dönemin Ankara Emniyet Müdürlüğü İstihbarat ve TEM Şubesi, Portakal Çiçeği Sokak’ta işlenen cinayete ilişkin önemli ayrıntılara ulaşmıştı. Hazırlanan istihbari bilgiler, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ile paylaşıldı. Söz konusu raporda, cinayetin Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde örtülü operasyonlar yapan Özel Kuvvetler Komutanlığı içerisinde görevli bazı derin ekiplerce yapıldığı delillerle ortaya konuldu. Cinayetin talimatını kimlerin verdiği ve katili olay yerine kimlerin getirdiği de söz konusu raporda ayrıntılı olarak yer alıyor. Kısacası cinayetin, iddia edilen Ergenekon örgütü içerisindeki bir grup asker tarafından yapıldığı belirtiliyordu.
Ne var ki, 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturması hem emniyetin hem de adliyelerin kimyasını bozdu. Bir dönem kritik soruşturmaları yürüten savcılar, hakimler ve polisler açığa alındı. Ardından meslekten ihraç edildi. 15 Temmuz hain darbe girişimi sonrasında da tutuklanarak cezaevlerine konuldu. Bir anda bütün soruşturmalar tersine döndürüldü. Ergenekon olarak isimlendirilen örgütün bütün faili meçhul suçlamaları delil, belge olmadan, tutulan gizli tanık ifadeleriyle Gülen Hareketi üzerine atıldı.
Yandaş medya hala Hablemitoğlu’nu cemaate yıkma derdinde | ÇIKIŞ YOLU
Bu soruşturmalardan birisi de Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu dosyasıydı. Önceki gün faili meçhul cinayet dosyasıyla ilgili kritik bir gözaltı dalgası yapıldı. Aralarında 2001 yılında Özel Kuvvetler Komutanlığı’na bağlı MAK Alay Komutanı olan Levent Göktaş ile aynı birimde çalışan İstihbarat Şube Müdürü Fikret Emek’in yanı sıra Tarkan Mumcuoğlu, Tan Dervişoğlu, Altan Bora, Bülent Kutsal, Kamil Metin, Memiş Aytekin ve Osman Tuncer hakkında gözaltı kararı çıkarıldı. Aslında gözaltına alınan isimlere bakıldığında Ergenekon örgütüyle irtibatlı oldukları aşikardı. Çünkü 2007 sonrasında yürütülen soruşturmalar sonrasında Göktaş ve Emek tutuklanmış, yaklaşık 5 yıl tutuklu kalmıştı. Ancak yolsuzluk soruşturmaları sonrasında affedilenler arasında onlar da vardı. Hatta tutuklanma gerekçeleri arasında Hablemitoğlu dosyasındaki şüpheler de yer alıyordu.
Dün havuz medyasının amiral gemisi Sabah gazetesi, operasyonel bir habere imza attı. Hükümetin basın bülteni Sabah, Ergenekoncu Albay Levent Göktaş ve emekli Binbaşı Fikret Emek’in aslında derin yapıların adamı olmadığını, aksine Gülen Hareketi’ne yakın birer asker olduklarını ileri sürmekten çekinmedi. Meğer hem Göktaş hem de Emek kriptoymuş. Özel Kuvvetler Komutanlığı’nın iki önemli ismi yıllarca Hizmet Hareketi adına “tedbir” yapmışlar! Deşifre olmamak için de Ergenekon soruşturmaları kapsamında 5 yıl gibi bir süre tutuklu kalmışlar!
Ergenekon sanıkları gözaltında, yandaş Cemaate yamama derdinde | MEDYADA BUGÜN
Dönemin Başbakanı Erdoğan’ın affetmesi üzerine de cezaevinden çıktıktan sonra Gülen Hareketi’ne yakın TSK içerisindeki subay ve astsubayların deşifre olması için yaklaşık 2 yıl aralıksız mücadele vermişler. 15 Temmuz hain darbe girişiminde de kendilerini deşifre etmemek için Ergenekon, Perinçekgiller ve Saray ekibiyle ikbal birlikteliğine imza atmışlar!
Sadece havuz medyası değil iktidarla iltisaklı Sözcü, Cumhuriyet ve Odatv gibi medya grupları da dillerinin altındaki baklayı çıkardılar. Ergenekoncu Levent Göktaş, Binbaşı Fikret Emek, Yüzbaşı Gökhan Nuri Bozkır gibi eski askerlerin kim olduğu ve hangi karanlık işleri çevirdikleri belgeleriyle aşikarken, Hablemitoğlu cinayetini cemaate yamamaya çalışıyorlar. Ancak bu sökük yama tutmaz.
Mustafa Özcan’ın avukatı: Müvekkilimin Hablemitoğlu suikastıyla ilgisi yoktur
