İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Gezi davası kararı üzerinden iktidara yüklendi. Meselenin Osman Kavala olmadığını söyleyen Akşener, “Ağaçların sökülmesi bardağı taşıran son damlaydı. Bugün meselemiz; milletimizin her bir ferdinin, kısıtlanamaz, devredilemez, engellenemez temel haklarının, hürriyetlerinin, insanca yaşama arayışının, ve buna dair umut ve hayallerinin elinden alınmasıdır. Buradan, bir kez daha ilan ediyorum: Parola vatan, işareti namus! Kahrolsun istibdat, kahrolsun zulüm! Yaşasın hürriyet, adalet, müsavat ve meşveret!” dedi.
Partisinin grup toplantısında gündemi değerlendiren Akşener’in açıklamalarından bazı bölümler şöyle:
İNSANLARIMIZ GÜN BE GÜN AYRIŞTIRILIYOR
- Millet, vatan ve egemenlik bir araya gelmezse ortada devlet yoktur. Bugün milli birliğimiz AK Parti iktidarı eliyle gün be gün zayıflatılıyor. İnsanlarınız gün be gün ayrıştırılıyor. Milletimizin kendi vatanında yabancı hissetmesi isteniyor.
- Tüm bunlar bir tek adamın iktidarı sürebilsin diye gözümüzün içine baka baka yapılıyor. Bugün vatan topraklarımız türlü yağmanın ve peşkeşin içinde parsel parsel satılıyor. İktidar, iktidarda kalabileceği her bir gün adına kapalı kapılar ardında Anadolu’yu rehin ediyor.
- Kimi zaman da müflis tüccarın evini, barkını satması gibi nereden üç kuruş alacaklarsa ona satıyorlar. Büyük Türk Milleti bugün kronikleşmiş derin bir devlet krizinin içindeyiz. Öfkemizi de umutlarımızı da kırgınlıklarımızı da yeniden tesis etmek, hukuk ve adaleti tek parola yapmak için kullanmak mecburiyetindeyiz. Dün 1920’lerin tarihsel eşiğinde önümüzdeki imtihan buydu.
ALTIL MASA AÇIKLAMASI: TÜRKİYE İÇİN ORTAK GÖRÜŞLERİMİZ VAR
- İşte 6 siyasi parti olarak, buluşmamızın ortak noktası da tam olarak budur. Siyasette durduğumuz yerler farklı, vaatlerimiz farklı, gündem karşısında aldığımız tavırlar farklı hatta çoğu zaman söylemlerimiz de farklı ama tüm farklılıklarımıza rağmen Türkiye için ortak görüşlerimiz var. Bu ucube sistemin Türkiye’yi taşıyamacağı konusunda fikir birliğine sahibiz.
FİKİR BİRLİĞİNE SAHİBİZ
- Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’in esasları konusunda fikir birliğine sahibiz. Rantı, yolsuzlukları, hırsızlıkları engellemek için Siyasi Ahlak Yasası çıkarılması konusunda fikir birliğine sahibiz. Mesela Merkez Bankası’nın bağımsızlığı konusunda fikir birliğine sahibiz. Demokrasinin işletilmesi, Türkiye’nin bir hukuk devleti olması konularından fikir birliğine sahibiz.
- Bu vesileyle buradan başta, ev sahipliği yapan Sayın Gültekin Uysal olmak üzere, toplantıya katılan Sayın Genel Başkanlara, huzurunuzda bir kez daha, teşekkür etmek istiyorum. Allah bizleri milletimize karşı utandırmasın.
AĞAÇLARIN KESİLMESİ SON DAMLAYDI
- Millet iradesinin önünde hiçbir güç duramaz. AK Parti’nin insanlarımızı ayrıştırıp, bir millet yerine iki düşman topluluk oluşturma siyasetinin bir parçası olarak 27 Mayıs 2013 tarihinde İstanbul’da ağaçların sökülmesiyle başlayan olaylardan bugüne 9 yıl geçti.
- Ağaçların sökülmesi bardağı taşıran son damlaydı. Hatırlayın bu yıla gelinceye kadar iktidarı yönetenlerin ağzından Atatürk’ün ailesine, Cumhuriyet’in değerlerine ve en tepeden Atatürk ve İsmet İnönü’ye iki ayyaş denildiği bir süreçti. En son iki ayyaşla o bardak doldu, ağaçların sökülmesiyle de bardak taştı.
- Gezi başlangıcından Bay Kriz’in türlü provokasyon ve müdahalelerle rayından çıkarmasına kadar geçen süreçte ülkücüsünden solcusuna, dindarından sekülerine, kadınından erkeğine, gençlerimizin o dönemki rejime karşı bir duruş, bir direniştir. Bu direniş çaresizlere ümit olmuştur.
GEZİ, MİLLİ ŞUURUN AYAĞA KALKMASIDIR
- Cumhuriyet’imizi tek bir adama mahkum etmek isteyenlere karşı adeta bir duvar olmuştur ve o duvar sayın Erdoğan ve avareleri eliyle rayından çıkarılana kadar da dimdik durmuştur. Gezi, Türk gençliği için yalnızca bir protesto değildir aynı zamanda milli şuurun da ayağa kalkmasıdır.
- Erdoğan’ın Gezi Direnişi’ne iyi gözle bakmasına imkan yoktur. Bu sebeple ‘Gezi’ kelimesinden hep korkmuştur, bu sebeple rayından çıkarmak için elinden geleni yapmış ve başarmıştır. Akıl ve vicdan sahibi hiçbir Türk evladı istibdata boyun eğmez. Şanlı tarihimiz her dönemi ‘Yaşasın Hürriyet, kahrolsun İstibdat!’ diye haykıran cesur vatan evlatlarıyla doludur.
OSMAN KAVALA MEVCUT YASALARLA ZATEN AKLANMIŞTI
- Nitekim dün Saray tiyatroları ile galası yapılan Osman Kavala davası toplum vicdanına ve millet varlığına hançer vuran binlerce yargı trajedisinden yalnızca bir tanesidir. Bugün, meselemiz, Osman Kavala değildir.
- Çünkü Osman Kavala, mevcut yasalarla, zaten aklanmış, mahkeme bile bunu kabul etmiştir. Bugün meselemiz; milletimizin her bir ferdinin, kısıtlanamaz, devredilemez, engellenemez temel haklarının, hürriyetlerinin, insanca yaşama arayışının, ve buna dair umut ve hayallerinin elinden alınmasıdır.
MESELE OSMAN KAVALA DEĞİLDİR
- Bugün meselemiz; iktidar araçları ve devlet organları eliyle, paramparça edilen, yabancılaştırılan, mayası ve özü değiştirilen, 1920 yılında, bu çatı altında birleşmiş bir millet ile, onun vatanını ve devletini, bu ucube zihniyetten kurtarma meselesidir.
- Bugün meselemiz; istibdat karşısında, hürriyet için dik durabilme meselesidir. Çünkü, 1908’de istibdata karşı koyan ruh neyse, Gezi de odur. 31 Mart’ta, meşrutiyeti yıkmaya kalkışan darbecilerin, karşısında duran irade neyse, Gezi de odur.
- Buradan, bir kez daha ilan ediyorum: Parola vatan, işareti namus! Kahrolsun istibdat, kahrolsun zulüm! Yaşasın hürriyet, adalet, müsavat ve meşveret!
Laf, laf, laf…
17-25 Aralık’dan sonra neyi düzeltebildiniz. 2010 referandumunda HSYK ilgili madde yüzünden söylediklerinizi millet unuttuğundan yuvarlak masada aynı maddeyi konuşup ortak beyanınıza koydunuz. Size ne diyeyim bilmiyorum ki. Yapacaksanız bugün yapın, yarın size ihtiyacım olmayacak, kader buruşturup bir kenara atacak…